"Teşekkür ederim"

233 116 77
                                    

"Seni seviyorum küçük hanım.."

"Bende seni küçük bey.."

Rüzgar saçmalıyordu. Ama olsun. Saçmlıklarına ayak uydurmakta güzeldi. Tabi keşke şu an uyuyor olmasa. Rüzgar'ın gözlerini açmasını istiyordum ama o uyuya kalmıştı.

"Keşke sana değer vermenin bedeli bu kadar ağır olmasa."

**

Bir saat geçmişti! Tam bir saat! Ve Rüzgar bir saattir uyuyordu! Annemlere Rüzgar'la bir kafede ders çalıştığımızı demiştim.

Rüzgar için endişeleniyordum! Uyanmasını istiyordum! Yeşil gözleri ile gözlerime bakmasını istiyordum! Offf!

"Aysun.. Aysun..."

Rüzgar'ın mırıldanması ile sandalyeden kalkıp yatağın yanına oturdum. Elini tuttum ve "Burdayım ben" diye fısıldadım.

Rüzgar yavaşça gözlerini araladı. "Sen gitmedin mi..?" Rüzgar'ın sesi kısık çıkmıştı. Tebessüm ettim.

"Hayır, gitmedim.."

Rüzgar gözlerime baktı. "Offf! Her yerim acıyor ve ağrıyorrrr!" Dedi Rüzgar. Canı acıdığı her halinden belliydi. Ve bu beni üzüyordu..

"İyi misin Rüzgar?"

"Hı hı! İ-iyiyim!"

Dedi Rüzgar gözlerime bakarak. "Yalan söylemeyi beceremiyorsun." Dedim üzgün bir sesle. "Hayır beceremiyorum, sadece o elaya bakıp yalan söylemek zor geliyor."

Rüzgar'ın dediği şeyle kafamı yere eğdim, kızarmıştım. "Neyse eee" dedi Rüzgar. Ona baktım. "Ne zaman eve gidicez?" Diye sordu.

"Sen ne zaman iyi olursan."

"Nasıl yani?"

"Yani ne zaman on beş dakika yürücek halde olursan o zaman gidicez. He bu arada annemlere ders çalışıyoruz yalanını dedim. Haberin olsun."

Son sözümü söyledikten sonra gözlerim Rüzgar'ın bilekliğimi tuttuğu avucuna kaydı. Açmamıştı avucunu. O bilekliği niye o kadar umursuyordu ki? Nefret ettiği kız verdi sonuçta..

"Bi yarım saatte gideriz. Hâlâ yorgunum ve açımm!" Dedi Rüzgar. "Aç mısın? Şaka mı bu?" Dedim şaşkın bir sesle.

"He! Açım ne oldu?!" Dedi Rüzgar. Tebessüm ettim. "Genelde kavga edip, çok yara alan kişilerin iştahları gider. Ama unutmuşum sen diğerlerinden farklısın. Eh haliyle aç olman normal." Diyip güldüm.

"Zaten ne zaman doydun ki? O börek olayını unutmadım." Dedim gülerek. Rüzgar gülümsedi ve "Hadi kantine inde bana bir şeyler getir. Ben çok acıktım."

"Rüzgar hizmetçin miyim ben! Emir verir gibi konuşma!" Diye çıkıştım. "Tamam tamam! Kızma! Özür dilerim! Bana kantinden yemek getirebilir misin küçük hanım LÜTFEN?!"

"Tamam ne getireyim?" Diye sordum. "Üç poğaça, iki açma, iki ayran, üç çay, 4 tost varsa ezine peynirli tost, üç puding, bir cips yada dur dur! İki cips, üç meyve suyu, beş bitter, iki sütlü çikolata, bir kaç tanede kafana göre abur cubur."

Bizim Apartman -Düzenlenecek Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin