9. Bölüm

15 1 0
                                    

3 Kasım 2021
Hakan'ın anlatımıyla
Bir sonraki hastamı beklerken yorgunlukla oğlumun masamın üstünde duran fotoğrafına baktım. Kerem... şu hayattaki en büyük yatırımım oğlum Kerem. Onu kendim gibi biri yapmak için çok uğraşıyorum. İstiyorum ki ileride benim gibi herkesin saygı duyduğu, tanınan, özgüveni yüksek, bilgili, mutlu bir insan olsun. Kendisinin de bunun farkında olması güzel. Neyseki yaşının gerektirdiği ve kendi geleceğiyle ilgili olan şeyleri dengeli bir şekilde yapıyor. Onunla her zaman gurur duyuyorum.
Kerem'i düşünürken asistanım Zeynep bir sonraki hastamla beraber odamın kapısını tıklattı.
"Hakan bey Defne hanım geldi." Defne'nin pek benim hastammış gibi bir hali yoktu. Daha çok toplantıya gelmiş gibi bir hali vardı. Ayağa kalkıp "Teşekkür ederim Zeynep." Dedim ve Zeynep çıktıktan sonra oturması için Defne'ye koltuğu gösterdim.
Oturdu. Biraz etrafı inceledi. Derin bir iç çekti. Stresli bir hali vardı. Dışarıdan bakıncada belli oluyordu. Gözü kocaman odanın içinde döndü, dolaştı ve beni buldu. Yüzümü inceledi. Hiçbir şey söylemedi. En sonunda ben sormaya karar verdim.
"Defne, anlatmak ister misin?"
"Demek Hakan sensin. Seninle bu yüzden bu şekilde tanışacağım aklıma gelmezdi fakat." Duraksadı. Kararsız bir hâli vardı. Defne bugünkü üç hastamdan sonuncusuydu bu yüzden istediği kadar onu bekleyebilirdim.
"Fakat beni çok zorladı." Kimden bahsettiğini bilmiyordum fakat hasta olarak gelmediğine artık emindim.
"Defne sen buraya hasta olarak gelmedin, öyle değil mi?"
"Evet ben buraya hastan olarak gelmedim. Ben buraya on dört yıl boyunca senden saklanan gerçeği sana söylemeye geldim." Ne gerçeği olabilirdi ki?
"Hakan senin annesi Ceyda olan on dört yaşında lise bire giden bir kızın var." Ceyda mı? Ceyda... İngilterede tanıştığım Ceyda mıydı? Peki kız? Bir kızım  mı vardı?
"Bak ne diyorsun bilmiyorum ama Ceyda diye birini tanımıyorum. Beni biriyle mi karıştırdın acaba?"
"Yoook. Ben seni kimseyle karıştırmadım. Sen Ceyda'yı hamile bırakıp sonra terk ettin. Hatırlıyor musun? Londra'daydınız." Evet, Londra'daki Ceyda'dan bahsediyordu. Allah kahretsin! Birde çocuğumuz mu vardı? Bu kız bana niye bunları söylüyordu peki?
"Sen kimsin peki?"
"Ben düne kadar Ceyda'nın en yakın arkadaşıydım. O zamanlarda en yakınları olarak bana ve Efe'ye anlatmıştı. Dönünce babasının çok istediği damat adayı olan Batuhan ile evlendi zaten. Kimse de bir şey bilmedi."
"Sen bunu nasıl bana söylemezsin!" Diyerek öfkeyle bağırdığımda bir an ürktü. Benim bir kızım vardı ve bu gerizekalılar bana hiçbir şey anlatmamışlardı.
"Dur, Hakan bir sakinleş."
"Nasıl sakinleşeyim ben! Sen bana gelmiş bir kızın var ve annesi senin karın değil diyorsun." Öfkeyle elimi masaya yumruk yaparak vurdum. "Ne yapayım ben şimdi?"
"Bir şey yapmadan önce sakinleşsene sen! Beraber mahvedeceğiz Ceyda'yı. Merak etme." Söyledikleri mantıklı geldi. Sakinleşip yerime oturdum.
"Kocası biliyor mu bu saçmalığı?"
"Hayır Batuhan hiçbir şey bilmiyor." Biraz düşündüm. Bu üçü niye benden saklamışlardı bunu?
"Söylesene niye benden sakladınız?"
"Ne yapsaydık? Ceyda'ya ihanet mi etseydik?"
"Şu an onun izni dahilinde mi yaptın peki?"
"Hayır." Bu kız cidden salaktı.
"Şu anda ihanet etmiş sayılmıyor musun?"
"Ceyda benim canımı yaktı. Bende onu mahvedeceğim. Aklıma sen geldin. Bende sana geldim." Bir şey söylemediğimi görünce devam etti. "Şimdi planımızı yapmamız gerekiyor."
Evet, bir şeyler düşünmemiz gerekiyordu. Mesela, Defne'ye tam olarak güvenmediğim için bir DNA testine ihtiyacım vardı.
"Benim kızım hangi okula gidiyor ve ismi ne?"
"İsmi Kumsal. Fakat Kumsal esmer. Beyazıt Koleji'ne gidiyor."
"Beyazıt Koleji mi? Emin misin?"
"Eminim."
Kerem ile aynı okula gidiyordu. Acaba tanışmışlar mıydı? Tanıştılarsa ne konuştular? Umarım birbirlerinden hoşlanmamışlardır. Oh, hayır. Böyle bir şey olsaydı her şey çok kötü olurdu. Bugün sadece üç hastam vardı ve sonuncusu Defneydi. Yani artık boştum. Okula gidip durumu kontrol edebilirdim. Fakat Kerem'e bir şey belli etmemem gerekiyordu.
"Tamam Defne. Gidebilirsin. Gitmeden önce bana numaranı ver ve benden haber bekle."
"Tamamdır Hakan."
Defne'nin numarasını aldıktan sonra onunla beraber çıktım. Kimdi bu kız, benim kızımsa nasıl görünüyordu? Davranışları nasıldı? Eminim annesi gibi çok güzeldir. Beni görünce ne tepki verecekti ve daha da önemlisi ona nasıl anlatmalıydım? Kafamda bu sorularla arabaya bindim ve koleje doğru sürmeye başladım.

Okula geldiğimde öğle arasındalardı. Kerem'e gözükmemem gerekiyordu aksi halde ne için geldiğimi ona açıklamam gerekti. Büyük bahçede Kerem görünmüyordu. Sonra bütün kızlara daha dikkatli bakmaya başladım. Hangisi benim kızımdı? Sonra baktıklarımda Ceyda'nın yüzünü aramaya başladım. Filede voleybol oynayan çocuklar vardı. Yürüyüş yapan çocuklar vardı. Merakıma yenik düşerek bir tane kıza sordum.
"Bakar mısın? Kumsal'ı tanıyor musun?"
"Evet, şurada. Voleybol oynuyor. Ön ortadaki kız."
Ön ortada bir takımda erkek bir takımda kız vardı. Kız olan Kumsal'dı. Kumsal... Esmerdi. Gri, buz mavisi rengi gözlükleri vardı. Çok iyi oynayamıyordu fakat özgüveni çok yüksekti. Yüzü Ceyda'yı andırıyordu. Annesi gibi güzeldi. Benim gibi de özgüvenli, kendinden emindi. Güzel bir gülümsemesi vardı. Daha sonra zil çaldı ve kapıya doğru yürürken göz göze geldik. Başıyla selam verip içeri geçti. Bende müdürün odasına gittim.

Saat Kulesinin AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin