11. Bölüm: Kerem'in kararı

15 1 0
                                    

Aynı gün
Kerem'in anlatımıyla
Cezalı olarak etüte kaldıktan sonra babamın yoğun ısrarıyla ofisine gittim. Beni pek ofisine çağırmazdı. Daha önce birkaç kez gelmiştim buraya. Kapıyı Zeynep abla gülümseyen bir yüzle açtı. O kapıyı açar açmaz babam odadan çıkıp kapıya gelmişti.
"Tamam Zeynep. Sen çıkabilirsin. Biz Kerem ile biraz baş başa konuşalım."
"Tamam Hakan bey. İyi akşamlar."
"İyi akşamlar Zeynep." Dedi. Bizde vedalaştıktan sonra Zeynep abla gitti ve babamla baş başa kaldık.
"Odama geçelim oğlum." Dedi. Beraber onun büyük, görkemli odasına geçtik.
"Otur." Dedi. Yüzü biraz ciddi gibiydi. Bende oturdum.
"Bak oğlum. Sen güvendiğim tek kişisin. Bu yüzden bunu sana anlatıyorum. Belki anlattıktan sonra benden nefret edeceksin, belki bana hak vereceksin belki de beni sırtımdan bıçaklayacaksın ama ben sana her ne olursa olsun, gözüm kapalı güveniyorum. Sadece şunu bilmeni istiyorum: sen her ne yapmış olursan ol ben seni her zaman çok seveceğim ve her zaman seninle gurur duyacağım." Diyeceği şeyi merak etmeye başlamıştım açıkçası.
"Tamam, baba. Sıkıntı yok." Diyerek dinlemeye başladım. Gelmeden önce çok önemli bir şey konuşacağımızı söylemişti.
"Altı aylıktın." Diyerek başladı sözlerine "Bir proje için Londra'ya gitmiştim. Orada tanıştım onunla. Çok güzeldi ya! Çok sıcak kanlıydı. Bana huzur ve güven hissini çok iyi vermişti."
Bir kadından mı bahsediyordu ?
"Kimden bahsediyorsun ?" Diye sordum heyecanla.
"Ceyda'dan." Dedi sanki normal bir şeymiş gibi.
"Bu kadınla arkadaş mıydın, yoksa sen bu kadına aşık mıydın?" Dedim sanki bilmiyormuşumcasına.
"Hayatımın her alanına kendini işleyen aşık olduğum, kötü ayrıldığımız bir kadın."
Bir dakika, bu işin sonu nereye gidiyordu? Cevap vermeden dinlemeye devam ettim.
"Otelde asansörde kalmıştım. Çıktıktan sonra bütün herkese bağırıp çağırırken o geldi. Babası otelin ortaklarından bir tanesiymiş. O da Türkiye' de genel müdürmüş. Görünce bütün duygularım söndü bir anda. Sadece göz göze gelmek bile sakinleştirmeye yermişti beni." Sinirlenmeye başlamıştım ama. Bahsettiği kişi başka bir kadındı ve babam evliyken nasıl aşık olduğunu oğluna anlatıyordu. Ne kadar kötü bir adamdı?
"Beni sakinleştirdikten sonra karşıma oturdu. Sakinleştiğimi anlamasın diye laf sokmaya başladım. Sanırım çok ileri gittim. Bana öyle bir cevap vermişti ki on dakika kendime gelemedim." Ne kadar kötü bir babam vardı. Oysaki annem babamı çok seviyordu. Tamam, babamın annemi severek evlenmediğini biliyordum ama anneme bu yapılmazdı.
"Ertesi gün Big Ben'e falan gittik. Beraber Londra'da çok eğlendik. Onun doğum gününü kutladık. Her şey başta çok güzeldi. Sonra..." dedi ve bir yudum su içti ve öyle devam etti.
"Özet olarak çıkmaya başladık. Fakat ben onu Türkiye'ye döneceğim gün terk ettim. Benim için geçici bir hevesti. Amaç heyecan."
"Ya başlarım senin heyecanına!" Diyip babama bağırmaya başladım. "Anlatırken yüzün bile kızarmıyor. Çok rahatsın. Utansana biraz." Dedim ve babam devam etmek için eliyle "sus" işareti yaptı. Devamını dinlemek bile istemiyordum aslında. Ama dinlemeye karar verdim.
"Ben onu terk ettiğimde hamileymiş." Bu sefer çok ileri gitmişti.
"Eeeee!" Dedim sinirlendiğimi belli etmeye çalışarak. Anladı fakat bozuntuya vermeden devam etti.
"Dönünce Batuhan diye biriyle evlenmiş. İki arkadaşıyla beraber on dört yıl boyunca herkese yalan söylemişler. Defne diye bir arkadaşı Ceyda ile araları bozulunca gelip bana anlattı."
"Hepiniz iğrençsiniz." Dedim. Fakat duymamış gibi devam etti sözlerine.
"Kzın adı Kumsal. Sizin okula gidiyor." Kumsal mı? Kumsal benim kardeşim miydi? Aslında bu duyduklarımdan sonra şaşırmamıştım.
"Bugün okula gelip ona da anlattım her şeyi." Ne kadar üzüldüğünü tahmin bile edemiyorum.
"Sen deli misin? Kıza bu anlatılır mı? Ne dedin? Ben senin anneni kullandım sen de yanlışlıkla mı oldun o sırada dedin? Ne dedin kıza?"
"Oğlum sakin olur musun? Kızın tarağını aldım. Defne denen kadının yalan söyleme ihtimaline karşı bir DNA testi yaptıracağım." Şu an babamı öldürmemek için kendimi çok zor tutuyordum.
"Senin amacın ne peki?" Diye sordum. Babam anlaşılan gerçekleri duyduktan sonra bu kadına sinirlenmişti ve ona karşı her şeyi yapabilirdi.
"Ceyda'nın otelinde özel bir davet düzenleyeceğim. Gelenler Ceyda ve ailesi, Ceyda'nın iki yakın arkadaşı ve biz olacağız. Parti adı altında hepsini öldüreceğim." Dediğinde tüylerim diken diken olmuştu. Sanırım oğlu olduğum için bana sonsuz güveniyordu ve ne yaparsa yapsın onunla beraber olacağımı zannediyordu. Asıl ileri gittiği nokta tam da burasıydı. Planın özetini öğrenmiştim fakat ayrıntıları başka bir zaman öğrenmek istiyordum. Öğrendiklerimi sindirmek için zamana ihtiyacım vardı.
"Kerem bunu annene anlatacağız." Babam olmasaydı mal derdim gerçekten.
"Ne saçmalıyorsun sen! Kadın kalp krizinden dolayı gitsin mi? Ayrıca o bunu dedeme söylerse, ki söyler, dedem herkesten önce seni öldürür biliyorsun değil mi?"
"Oteli kapattırdığımızda söyleyeceğiz herhalde! Şimdi söyleyecek kadar aptal değilim." En azından bunu akıl edebilmesi güzeldi.
"Hadi eve gidiyoruz." Dedi kalkarken. "Bir süre normal davranmak zorundasın. Tamam mı? Sana güveniyorum oğlum. Sen benim en büyük destekçimsin."
"Tamam baba. Teşekkür ederim." Diyerek kalktım ve ofisten çıkıp arabaya gittik. Kim haklıydı ya da kim haksızdı bilmiyordum. Sadece Kumsal'ın suçsuz olduğunu biliyordum.

Eve gittiğimizde annem bizi her zamanki gibi mutlu bir şekilde karşıladı. Anneme üzüldüm. Bilmediği ne çok şey vardı? Öğrenince yıkılacaktı.
"Merhaba anne." Dedim bir şey belli etmemeye çalışarak. Annem sırayla bana ve babama sarıldı. Babama sarılırken kendimi bir şey dememek için çok zor tuttum gerçekten. Şeytan diyordu ki her şeyi pat diye söyle sonra da babanın mahvoluşunu izle. Babamla beraber elimizi yıkamaya gittik. Bana "Normal davranır mısın lütfen." Diye bir uyarı yaptı.

Yemek yerken on beş dakikalığına da olsa üçümüz de eskisi gibiydik. Ara sıra babamla göz göze gelip gözlerimizi kaçırıyorduk. Odama gittiğimde düşündüm. İki seçeneğim vardı. Ya babama yardım edip insanların ölümüne sebep olabilirdim ya da Kumsal'a yardım edebilirdim. Kumsal benim kardeşimdi. Onu sınav sonucu için teselli ettiğim zamanı, beraber görev aldığımız projeyi düşündüm. Birbirimiz hakkında pek bir fikrimiz yoktu fakat iyi anlaşıyorduk. O sırada babam kapımı tıklattı.
"Oğlum sana söylemem gereken önemli gelişmeler var." Ben bu adama gelişmeleri merak ediyorum dedim mi? Demedim.
"Söyle bakalım." Dedim soğuk bir sesle. Bozuldu fakat belli etmedi.
"DNA testinin sonuçları Cuma günü elimizde olacakmış."
"Tamam." Demekle yetindim. Ve evet, tatsız bir konu ama karar vermem gerekiyordu. İyi bir insan olarak Kumsal'a mı yardım edecektim, yoksa kötü, çok kötü bir insan olan babama mı yardım edecektim? Bunun kararını planın detaylarını öğrendikten sonra vermeye karar verdim.
"Baba bana detayları tam olarak anlatır mısın?" Dedim meraklı görünmeye çalışarak. Ona hak verdiğimi düşünüp umutlandı ve anlatmaya başladı.
"Şimdi biz bunları Ceyda'nın oteline bir organizasyonmuş gibi çağıracağız. Otelde yerin altında bir salon var. Orada kimse bunların çığlıklarını falan duymaz. Bi yirmi dakika sonra falan bütün salonun kapılarını kilitletip başlayacağız işe."
"Öldürmeye mi?" Dedim tüylerim ürpererek.
"Aynen. Herkesi bayıltacağız. Otelin güvenlik kameralarına sızacağız. Kameralar yokken bayılttığımız herkesin telefonlarını alacağız. Onları güçlü halatlarla sandalyelere bağladıktan sonra işte o zaman aramızdan bazıları ölmüş olacak." Bu dediğinde mantıksız şeyler vardı. Birincisi, hapse girme tehlikesiydi.
"Hapse girme tehliken var. Biliyorsun değil mi?"
"Adamlarım var. Onlardan birine yaptırdıktan sonra onları kurtarmak içinse ismimi kullanacağım." Bunuda düşünmüştü fakat planın hepsi buysa açıkları vardı.
"Peki, kimleri öldüreceksin?" Niye hemen öldürmeye çalışmıştı bilmiyordum fakat isim listesine ihtiyacım vardı.
"Ceyda,Defne ve Efe denen çocuğu kesin öldüreceğim. Kumsal ve babasını da, belki diyelim."
"Kendi kızını öldürmeyi mi düşünüyorsun yani?"
"Öldüreceğim demedim. Belki, dedim." Bu sefer çok ileri gitmişti işte. Kumsal ve babasının bir suçu yoktu.
"Tamam, baba biraz uyuyabilir miyim?"
"Peki oğlum." Diyerek sırtıma vurdu. "Bugün zor bir gün geçirdin." Gülümseyip odamdan gitmesini bekledim. Kararımı vermiştim. Kumsal'a yardım edecektim. Her ne olursa olsun, gerekirse babam bana da zarar versin fakat ben Kumsal'a yardım edecektim. Kötü bir insan değildim ben. Babamın iyice uzaklaşmasını bekledikten sonra Kumsal'ı aradım. Fakat Kerem bu sırada babasının bunun önlemini alabileceğini hiç düşünmemişti

Saat Kulesinin AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin