VI | OYUN ARKADAŞI

9.6K 449 110
                                    

Merhaba, ben geldim. Nasılsınız?

Yıldıza dokunup oy vermeyi ve satır aralarında düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen. Yorumlarınız ve oylarınız her zaman motivasyonumu arttırıyor❤️‍🩹

Kitabımla ilgili gelişmelerden haberdar olmak için beni instagramda; Meilkev ve authormeilkev hesaplarından, tiktokta ise yine Meilkev hesabından takip edebilirsiniz🧚‍♀️

Desteğiniz benim için çok önemli. Daha iyi yerlere gelmemizi isterseniz tiktok ve instagramda editler paylaşarak destek olabilirsiniz. Paylaşımlarınıza beni de etiketlerseniz ben de haberdar olmuş olurum💗

Aynı zamanda burada da Meilkev basarak takip ederseniz beni çok mutlu edersiniz✨️Keyifli okumalar.

Sufle& Canozan Hiç Kimsenin Günahı Yok

Geçmişle geleceğin kesişiminde,

Kayıp bir beden duruyor,

Renksiz ve solgun çiçekler,

O gün kırmızıya dönüyor.

Siyah bir sayfanın ortasına yine siyah bir kalemle yazılmış yazı gibiydim. Vardım, oradaydım ama kimse görmüyordu. Üstelik siyah olmam karanlıkta kaybolmama engel değildi. Dışım kimine göre güzel, kimine göre sıradandı fakat içim bakmasını bilen herkes için ölüydü. Aynadaki aksim canlı bir yüze ait olsa ne olurdu? Gün geçtikçe biraz daha çürüyen ruhumun geride bıraktığı nahoş koku burnuma sinmişti bir kere.

Dış görünüşüm kocaman bir yanılsamaydı. Tek parça, yıkılmaz duruşumun altında saklanan kırık dökük bir çocukluk vardı. İçimde can çekişen küçük kız o harabeyi kendine ev bilmişti. O küçük kızı sevmiyordum, hiçbir zaman da sevmeyecektim çünkü umudu vardı. Umut bir insanın başına gelebilecek en tehlikeli duygulardan biriydi. Soğuk, doğal afetler ya da üzücü olaylar belki sizi öldürmezdi ama kırılan umudunuz sizi öldürürdü. Kırık bir umudun ardında tutulan yas hiç var olmayan bir şeyin özlemini çekmek gibiydi. Geride bıraktığı his kanlı canlı kalbimin ortasındaydı ama muhatabı yoktu.

O boşluğu ise geride kalan acı ve hüzün dolduruyordu. Bu yaşıma dek o kadar çok umudum kırılmıştı ki kalbimin tüm odacıkları kırık bir umudun ardında saklanan acıyla doluydu. Benim kalbim acıydı, ruhum acıydı, damarlarımda dolanan kan bile acının esiriydi. Aldığım her solukta çatlak kaburgalarımı sızlatan keskin bir hüznün sığınağıydı bedenim. Ve bunca yıkımın arasında gözleri yaşlı bir şekilde umut eden küçük bir kız çocuğu vardı.

Benim her seferinde acımadan katlettiğim ama gün sonunda hayatta kalmayı beceren bir kız çocuğu. Çünkü onun umudu boşaydı, imkansızdı. Kalbimin ortasında taht kuran o boşluk acıdan arınıp sahibiyle dolmazdı, kırık ruhlar eskisi gibi olmazdı ve gidenler her zaman geri gelmezdi. Kalbinde yer edinen her terk ediliş beraberinde senden de bir çalardı. Ve insan eksile eksile tükenirdi. Bir süre sonra ne eksilen parçalarının yasını tutar ne de elinde kalanlara sahip çıkmaya çalışırdı. Sadece mutlak sonu bekler ve sonunda çektiği acıya karşı duyarsızlaşacağı için dudaklarında ruhsuz bir tebessüm canlanırdı.

Ben ise sonunu ezbere bildiğim bu yolları koşarak geçerken kaç veda sonra yitip gideceğimi hesaplamaya çalışıyordum.

Kaç terk edilişe daha dayanırdı yüreğim? Bu acıyı kaç sene daha kalbimde bir madalyon gibi taşımaya gücüm yeterdi?

Mİ'LATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin