XXXIV | SEVGİLİ DEĞİL SEVGİSİZ

3.7K 220 147
                                    

Gerçekten çok çok üzgünüm ve tüm haberleri gözlerim dolu dolu izliyorum🥺 Öncelikle herkese çok geçmiş olsun. Yaralılara acil şifa, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına ise sabır diliyorum. Çok zor bir olay. Oradaki insanların bizlere, bizlerden gelecek yardımlara çok ihtiyaçları var o yüzden elimizden gelen yardımları az çok demeden yapalım lütfen💗 

Battaniye, elektirikli ısıtıcı, gıda, bebek bezi, kıyafet aklınıza ne gelirse kullanılmamış her şey olur. AFAD ve Kızılay'a mesaj atarak da bağış gönderebilirsiniz. Elinizden geleni yaptığınızdan eminim ama tekrar hatırlatmak istedim çünkü gerçekten çok zor durumdalar...

Beni merak edenler için ben iyiyim, deprem bölgesinde değildim. Umarım sizler de iyisinizdir.

Sevgisiz Karer,

Biliyorum mektuplara sevgili diye başlanır ama sen sevgisizliğini öyle bir ezberlettin ki, başka türlü başlama imkanı bırakmadın bana. Hala güzel bir söz duyma ümidiyle okuyorsan bu satırları okuma, yak gitsin çünkü duyamayacaksın. Buna rağmen hala okumaya devam ediyorsan ise yansın canın. Bu sefer de senin canın yansın. Yansın ki beni anla.

İnsan öleceğini hisseder mi bilmiyorum ama bugün farklı bir his var içimde. Sona gelmişim gibi hissediyorum. Son kez oturuyormuşum gibi mesela yatağımda. Bu hissi anlatmak istiyorum ama kalemimden kağıda akmıyor kelimeler. Yazmakla aram iyiymiş bunu da sen gittikten sonra günlük tutarken anladım. Kelimeler bazen insanların nefesi, yalnızlığına dost olabiliyormuş.  Acımı kağıtlarla paylaşmaktan başka çarem olmayacak kadar böylesine yalnız olmam ne acı değil mi?

Ama kağıtlar seni yarı yolda bırakmazlar, terk etmezler seni ve acına saygı duyarlar hatta acını hissedebilecek insanların eline geçerse paylaşılır, azalır bile acın. Ben yazdım, yazdım ama bu zamana kadar hiç okumalarına izim vermemiştim, artık izin veriyorum. Daha fazla susmak istemiyorum çünkü susmak, acını konuşmamak insanın ruhunu paramparça ediyor.On altıma bir sözüm vardı. Yüzüne söylemek için ayırdıklarımı yazmadan saklamıştım inatla. Yüzüne söylemek için zamanım kalmaz belki, belki o orman evinden geri dönemem. Hayat kısa, acılar sayfalarca roman olacak kadar uzun. Belki dönsem bile anlatmaya ömrüm yetmez içimde biriken kırgınlığı. Acı nasıl tasvir edilir? Dağlar kadar dersem dağlar az kalır. Benim acım dünyam kadar, seni içinde taşıdığım kalbim kadar. Benim sevgim bile acıyor.

Ve ölürsem sen mezarıma çiçek bile getirme.

Karanlıktan korkuyorum ama ölümden korkmuyorum çünkü sayısız kere öldüm ben. Sen beni nefes alıyorum diye yaşıyorum mu sandın? Ölüyüm ben, mezar taşını mezarına kendi elleriyle dikmiş bir ölü.Şimdi ise sen mezarıma çiçek bırakmaktan bile yoksun olacağını bilerek yan, kavrul ama kül olma. Kül olursan yangının diner, acın hafifler. Benim acım bir saniye bile hafiflemedi.

Tam  göğüs kafesimin ortasında, kalbime yakın bir yerde yandı, durdu. Sen dumanını görmedin diye yanmadım sanma ,buz tuttu benim yüreğim. İnsanı sadece ateş değil buz da yakar. Öyle alevler olmaz, duman çıkmaz, kokusunu alamazsın. Buz yanığı nasıl olur biliyor musun? Önce üşürsün, tüm iliğinle kemiğinle üşürsün. Sonra uyuşur uzvun, morarır yavaş yavaş. His kaybı başlar, çürür içten içe. Bir bakarsın katran karası olmuş.

Buz yanığı benim kalbim.

Simsiyah.

Simsiyah ama kötülüğünden değil çok sevdiğinden.

Herkese yaktığın benliğin kara kış ortasında bana bir kibrit çöpü bile olamadığından.

Anlıyor musun? Benim anlayacağına pek ümidim yok. Elleri üşümesin diye yanımda hep eldiven taşıdığım, soğuğu kıştan bilen adama buz yanığını anlatıyorum çünkü. Anlama ama bil.
Anlamasan bile bil, hayat sana er ya da geç anlatacak. O gün geldiğinde tekrar oku bu satırları. Gör gidişinin sebep olduğu enkazı. Sen gittin sonra benim gece lambam kırıldı biliyor musun? Bir daha hiç rahat uyuyamadım.

Mİ'LATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin