2.Bölüm

124 26 24
                                    

"Kralımız sizi bekliyor. Eski kral Changmin ile birlikte... Lütfen zorluk çıkarmadan bizimle gelin."

Taeyeon duyduklarına inanamadı. Yüzündeki öfkeyi gizlemeden kılıcını karşısındaki şeytana doğrultu.

"Bu ne cüret!"

Changmin'in kaybettiğine inanmıyordu. Şeytanların onları yakalamak için çevirdikleri bir oyun olduğunu düşündü Taeyeon.

Seonghwa ise yaşadığı tüm bu korkunun üzerine babasından eski kral diye bahsedildiğini duyunca yüzü kül rengine dönmüştü. Annesine güveniyordu fakat bu kadar çok kişinin karşısında korkmadan durmak elinde değildi.

Anne ve oğul gergin bir şekilde beklerken az önce konuşan şeytan yüzüne sıkılmış bir ifade takındı. Bakışlarını bir süre etrafta dolandırdıktan sonra arkasına dönüp geldiği yönde ilerlemeye başladı.

"Yakalayın."

Etraftaki şeytanlar topluca Taeyeon'un üzerine gelirken kadın oğlunu biraz geriye itip kılıcını iki eliyle kavradı. Şeytanlar ona yaklaşmadan önce Taeyeon liderlerinin onlara döndüğünü ve gülümsediğinü görmüştü. İlk hamlesini yaparken bu gülüşü ona ödeteceğe dair yemin etti.

-o-----o-----o-

Changmin boğazına dayanmış olan soğuk metale rağmen duruşunu bozmadan karşısındaki şeytanların kralına bakıyordu. Vücudundaki yaralardan kanlar sızarken ayakta durmak gittikçe zorlaşmıştı.

Askerlerinin hepsi ölmüştü. Kendi ise tek adım bile atamayacak kadar yaralıydı.

Bu adamın onu neden hayatta tuttuğunu pekala biliyordu. Ülkesini bölmesini istiyordu. Tabikide isteyecekti. Tam ortadan bölümdüğünde askeri güç diğer tarafta kalıyordu. Askerler buraya gelemezse şeytanların kazanma şansları çok yüksekti. Eğer birlikleri gelene kadar direnirse...

Daha bir kaç dakika öncesine kadar büyüyü yapması için onu zorluyorlardı fakat şimdi sanki bir haber almış gibi sakinlerdi. Bir şey bekliyorlardı. Ayrıca bekledikleri her neyse kralları bu duruma oldukça mutlu duruyordu.

Changmin elini karnındaki yaraya bastırırken ailesini düşünmeden edemedi. Daha yeni doğmuş oğlunu görememişti bile. Eşi iyi miydi? Ya büyük oğlu? Eğitim alanında güvende miydi? Kaçmayı başarmışlar mıydı? Bedenindeki yaralardan çok bu düşünceler onu korkutuyordu.

Changmin düşüncelerinde boğulmuş bir haldeyken şeytan kralın kahkahası kulaklarına ilişti. Bakışlarını yerden kaldırıp adama bakerken yüzündeki zafer ifadesine kaşlarını çattı. Kral bir süre yanlarındaki anıta baktı. Uzun süre sessizce gülümseyerek anıtı izledi.

Anıt ülkenin tam ortasında bulunan bir kutsaldı. Elysium yüzyıllar önce iki farklı adadan meydana gelen bir krallıktı. Zamanın kralı ülkesinin iki parça olmasından rahatsızlık duymuş ve en güçlü büyücülerle beraber iki adayı birleştirmişti. Tam orta noktasına ise gri dikitlerden oluşan bu anıt yapılmıştı. Üzerine ince ipler halinde sarmaşıklar sarılmıştı. Taşların görüntüsü ise yaprak gibiydi. Yakından bakıldığında taşların üzerinde ince ince kanallar olduğu belli oluyordu. Bu koca taşların damarları vardı.

Şeytan kral anıta yaklaşarak elini taşların üzerinde gezdirdi. Doğduğu andan itibaren bu dünyaya hükmetmek istiyordu. O kadar sabırsız biriydi ki bütün ülkeyi ele geçirecek gücü elde edemeden saldırmıştı. Bütün ülkeye hükmetme düşüncesi elbette kanının kaynamasını sağlıyordu fakat bunun için yeterli gücü yoktu. Elysium'un askeri gücünün ne kadar fazla olduğunu en iyi bilenlerden biriydi. Elindekiyle o güçle boy ölçüşemezdi.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin