4.Bölüm

120 28 40
                                    

Zamanda baya bir geriye dönüyoruz. Savaşın başlayıp bittiği güne :'
Birazda Yeosang'ın başına gelenleri okuyup dertlenelim.

— Aylar öncesi —


Daha bir kaç saat önce huzur dolu olan bu kasaba şimdi korkunç bir yere dönüşmüştü. Sokaklarda insan kalmamıştı. Herkes evlerine saklanmış birinin onları kurtarmasını bekliyordu.

Yerlerde kan izleri vardı. Gelen düşmanlara karşı çıkan herkes öldürülmüştü. Cesetleri ise şeytanlar tarafından oracıkta yenilmişti. Ülkelerini istila eden bu yaratıklar birde komşularını yemek olarak kullanmaya başlamıştı.

Kan gölüne dönmüş sokaklarda belirli aralıklarla şeytanlar dolanıp gülüyorlardı. Evlerinde saklanan insanlar onların seslerini duyabiliyordu. İçten içe o kahkaha atanlardan kurtulmak isteseler bile hiçbir güçleri olmadıklarını düşünerek sessizce saklanmaya devam ettiler.

Yaşanan büyük depremle birlikte insanlar ne yapacaklarını hepten şaşırmışlardı. Evlerinde durmak deprem dolayısıyla tehlikeliydi fakat dışarısı daha tehlikeliydi.

Sokaklara sessizlik hakim sürerken bir anda şeytanlardan zafer nidaları yükselmeye başlamıştı. Evleri içindeki insanlar titreyen bedenleriyle saklanmaya çalışırken bu seslerle beraber karanlığın içine gömüldüler.

"Kraliyet ailesi teslim olmuş!"

"Biliyordum! Kralımızın kazanamayacağı hiçbir savaş yok!"

"Kraliçe ve Kral öldü mü şimdi? Kraliçenin çok güzel biri olduğunu duymuştum. Tadına bakmak isterdim."

Şeytanların gülüşmeleri sokaklara yayılırken evlerden birinde küçük bir çocuk yatağının altına saklanmıştı.

Bu minik çocuk daha biraz önce annesinin parçalara ayrıldığını görmek zorunda kalmıştı. Annesi ona evden çıkmamasını tembihleyip gitmişti. Minik çocuk ise annesinin peşinden camdan bakarken kadının bir kaç şeytanla karşılaştığını görmüştü.

Annesi şeytanlarla kısa bir konuşmanın ardından yanına aldığı kılıcını çekip onlara saldırmıştı fakat üç şeytana karşı kazanamamıştı.

Kadının bedeni önce kılıçlar tarafından kesilmiş ve yere düşmüştü. Kadın acıyla kıvranırken evine doğru baktığında camda ona korkuyla bakan oğlunu görmüştü. Çocuk titreyen bedeniyle olduğu yerde şok geçirmişti. Bakmak istememesine rağmen annesinin bedeninin şeytanlar tarafından koparılıp ısıtılmasına şahit olmuştu. Kadının bakışları donuklaşmadan önce oğluna gülümsemiş ve ağzını oynatarak bir şeyler söylemişti.

Küçük çocuk annesinin dudaklarını okuyarak ne dediğini anlamıştı. Her gün onlarca kez duyduğu bir kelimeydi bu. Annesi ona seslenmişti.

"Yeosang..."

Yeosang gözlerini kapatıp kafasını iki yana sallayarak bu düşünceden kurtulmaya çalıştı. Annesi...

Annesini düşündüğü her an ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu. Artık gözyaşı bile akıtamıyordu. Yatağın altında kollarını kendine sararak iyice duvarın dibine yanaştı.

Babasını görmek istiyordu. Babası onu koruyabilecek kadar güçlüydü. Asker olan babası bütün bu şeytanlara haddini bildirebilirdi.

Bütün bunlara rağmen babası burada değildi. Gideli çok fazla olmamıştı bile. Her zaman işi için uzaklara giderdi be uzun süre dönmezdi. Bu seferde yakın zamanda dönmeyeceğini Yeosang çok iyi biliyordu.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin