21.Bölüm

128 26 23
                                    

Hücrenin içinde huzursuz bir hava vardı. San bile duydukları karşısında şok olmuştu. Kral da mı yaşıyordu? Seonghwa nasıl oldu da herkesin öldüğüne bu kadar inanmıştı? Kraliçe hariç herkes yaşıyordu. Belki o bile hala hayattaydı. Seonghwa ise yıllarca kendi korkuları içinde boğulmuştu belli ki. San çocukluğunu hatırlıyordu. Seonghwa ailesinin öldüğü anı rüyalarında görüyordu ve ağlayarak uyanıyordu. Hepsi kendi korkusunun bir parçası mıydı?

Seonghwa karşısındaki adama sessizlik içinde baktı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Jongho'yu öğrendikten sonra sindirmek için vakti olmuştu ama şu an... Vakit yoktu. Oyalanacak vakti bile yoktu. Kendine gelmesi gerektiğini bilse bile nasıl hareket edeceğini unutmuştu. Babası yaşıyordu. Yıllardır sarayda mahkum kalmıştı. Seonghwa elindeki kılıcı sıktı ve havaya kaldırdı. Buradan çıkmaları gerekiyordu. Aile ilişkileri için vakti yoktu.

Seonghwa dişlerini sıktı ve babasını duvara bağlayan zincirleri kesti. Rahatsız edici ses kemiklerinin bile uyuşmasına sebep oluyordu. İlk önce Changmin'in zincirlerini kesti. Ardından ise Wooyoung'un önüne geçerek onunda zincirlerini kesti. Prangalar ağır olsa bile kılıçla onları kesmesi mümkün değildi bu yüzden zincirleri kesebilmişti sadece. San Wooyoung'un kalkmasına yardım ederken Seonghwa yeniden babasının yanına döndü. Changmin'in önünde eğilip kalkmasına yardımcı oldu.

Seonghwa konuşmamaya devam ediyordu. Changmin ise bir şey diyemiyordu. San ve Wooyoung olaya karışmak istemiyorlardı.  Hücrenin içinden yavaş adımlarla çıktılar. Changmin'in bacakları zar zor tutuyordu. Seonghwa olmada yürüyemezdi bile. Changmin kendini bir yük gibi hissetti. Buraya sadece Wooyoung için gelmişlerdi. Oysaki Changmin ayakta bile zor dururken onlara dahil olmuştu. Koridorda ilerlerken Changmin bir anda durdu.

"Şeytanlar sizi fark etmiştir. Seonghwa beni bırakın ve çıkın buradan."

Seonghwa kaşlarını çatarak babasına döndü. Bu duyduğu en saçma fikirdi. Yıllardır burada olmak babasının düşünme şeklini mi etkilemişti? Seonghwa Changmin'i çekiştirerek yürümeye devam etti.

"Seni bir kez daha arkamda bırakmayacağım. Bu yüzden dayan ve yürümeye devam et baba."

Changmin'in kalbinden bir acı geçti. Seonghwa'nın o gün ne kadar korktuğunu hala hatırlıyordu. Onu gönderdiği için asla pişman olmamıştı. Eğer yapmamış olsaydı yıllarca bu sarayda acı çekmiş olabilirdi. Böyle bir durumda Elysium asla yeniden dirilemezdi.

Dörtlü karanlık koridorlarda yollarına devam ederken bazen şeytanlarla karşılaşıyorlardı. San ve Seonghwa kılıçlarını çekerek şeytanlardan kurtuluyor,ardından yola devam ediyorlardı.

Sonunda zindanlardan çıkmayı başarmışlardı. Changmin'in gözleri ışığa çıktıkları anda kapanmak zorunda kalmıştı. Gözlerini açmak bile onun için büyük bir acıydı. Seonghwa sarayın gizli köşelerinden ilerlerken Changmin'in rahatça ilerlemesine yardım etti.

Bir süre daha gizli gizli ilerledikten sonra Mingi ve Hongjoong ile buluşmuşlardı. İkisi büyü kitabını bulmuştu. Saraydan çıkmadan önce Seonghwa büyünün doğru büyü olduğunu onaylamak istiyordu. Hongjoong o sayfayı açarak kitabı Seonghwa'ya uzattı. Seonghwa babasının da duyması için mırıldanmaya başlamıştı ki Hongjoong uzanıp kitabın yazılarını kapattı.

"Majesteleri... Bunu okumamalısınız. Büyü bu gibi duruyor fakat bazı kısımlarına lanet yerleştirilmiş. Nasıl ayıracağımı bilmiyorum. Böyle bir şeyle ilk kez karşılaştım. Orijinal büyünün harflerine başka bir büyü yerleştirilmiş resmen."

Seonghwa bakışlarını kitaptan çekerek Hongjoong'a baktı. Ne demek lanet yerleştirilmiş? Şeytan mı yapmıştı bunu? Seonghwa bakışlarını hızla babasına çevirdi. Büyüyü ezbere biliyor olmalıydı.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin