25.Bölüm Final

108 20 7
                                    

Güneşin doğmasıyla birlikte başlayan bir koşuşturma vardı bugün. Bugün tören günüydü. Hem sarayın içinde hem dışarıda yoğun bir hareket ve kalabalık vardı. Koridorda hizmetliler yiyecekleri ve çeşitli eşyaları taşıyorlardı. Aşçılar sabahın erken saatlerinde çalışmaya başlamıştı. Seonghwa'nın emriyle yitecekler sadece sarayın içine değil dışarıda da dağıtılacaktı. Bu sarayın bütçesini biraz zorlasa bile kralın emriydi. Reddetme hakları yoktu.

Seonghwa'nın uzun zaman sonra çalışmadığı ilk gün bu olmuştu. Sabah odasında Yeosangla birlikte kahvaltı yapmışlardı. Şimdi ise sadece beklemeleri gerekiyordu. Seonghwa'nın ortada dolanmamasını istemişti babası. Gelen misafirleri de babası karşılayacağı için sadece balkonda oturup etrafı izleyebiliyordu. Dışarısı güzel gözüküyordu. Saraya çıkan sokakların hepsi süslenmişti ve rengarenk bir görüntü oluşmuştu.

Törene sadece birkaç saat kalmıştı. Öğlen saatlerine doğru tören kısmının bitmesi gerekiyordu. Plan bu yöndeydi en azından. Öğleden sonra ise herkes istediği gibi eğlenecekti. Bugün planlandığı gibi geçerse son derece güzel olacaktı.

Seonghwa'nın bu yüzden keyfi yerindeydi. Arkasına yaslanıp başını yana çevirdi ve Yeosanga baktı.

"Hazır tören yapıyorken seni de benim kralım mı yapsak?"

Yeosang'ın bakışları anında Seonghwa'ya dönmüştü. Kocaman açılmış gözleri birkaç saniye Seonghwa'ya baktıktan sonra diğer tarafa dönmüştü. Bir elini kaldırıp elini ağzının önüne kapattıktan sonra bir şeyler mırıldandı. Seonghwa anlamak için biraz daha öne eğildi.

"Efendim?"

Yeosang yeniden mırıldandığında Seonghwa biraz daha yaklaşıp çenesini omuzuna koydu.

"Anlamıyorum ama..."

Yeosang ağzına kapattığı elini Seonghwa'nın alnına koyup kafasını geriye ittirdi. Seonghwa kahkahasını tutarak geri çekilirken Yeosang yeniden ona bakabilmişti.

"Saçmalama,dedim."

"Gayet ciddiyim ben."

Seonghwa Yeosang'ın avucunun içine bir öpücük kondurduğunda yüzündeki el anınra geri çekilmişti. Hafif çatışmış kaşlarıyla Seonghwa'nın gerçekten ciddi olup olmadığına emin olamıyordu Yeosang. Seonghwa kraldı. Bir gün evlenmesi ve çocuk yapması gerekecekti. Yeosang ise bu durum için hiç uygun değildi. Bunları düşünmek Yeosang'ın moralini bozarken yüzünü de düşürmüştü. Seonghwa bu değişimi anında anlamıştı. Sebebinden emin olamadığı için bir an Yeosang'ın böyle bir evlilik istemeyeceğini düşündü. Ardından bu düşüncesine inanmıştı. Seonghwa'nın da morali bozulurken Yeosang acısını içinde yaşamak yerine kelimelere dökmeyi seçmişti.

"Sen kralsın ben sadece bir doktorum. Ayrıca bir çocuk sahibi olman gerekiyor krallığın devamı için. Ben... Uygun değilim."

Seonghwa'nın zihnindeki o saçma düşünce bu kelimelerle silinirken gülümseyerek Yeosang'a uzandı ve kollarını ona sıkıca sardı. Saçlarına bir öpücük bıraktı ve Yeosang'ın kulağına yaklaşıp konuşmaya başladı.

"Öncelikle doktor olman hiçbir şeyi değiştirmiyor. Bir soyluyla evlenmek zorunda değilim. İkinci olarak ben hala yarı tanrıyım ve bu yüzden bizim bir bebek sahibi olmamız da imkansız değil Yeosangım. Ben sadece seninle olmak istiyorum. Herhangi bir sorun buna engel olamaz."

Seonghwa Yeosang'ın ne kadar endişesi varsa hepsini yok edebilirdi. Yeosang mutlu olsun diye yapmayacağı şey yoktu bu dünyada. İkili bir süre daha balkonda oturduktan sonra yavaş yavaş hazırlanmaya başlamaları gerekmişti.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin