18.Bölüm

131 26 32
                                    

Yeosang Seonghwa'nın isteği üzerine biraz daha olduğu yerde durdu. Yinede heyecanla arasına girdiği bu kollar Yeosang sakinleştikçe utanmasına sebep olmuştu. Yinede kalmasını isteyen Seonghwa olduğu için sessizce sakinleşmeye çalıştı.

Seonghwa ise anlık istediğinin üzerine şimdi ne diyeceğini bilmiyordu. Yeosang'a sarılmak hoşuna gitse bile şu an çok tuhaf bir durumdaydılar. İkisi de tek kelime etmeden öylece duruyordu. Ayrıca Yeosang'ın gerildiğini Seonghwa rahatlıkla hissedebiliyordu. Bu yüzden ellerini yavaşça geri çekti ve Yeosang'dan ayrıldı.

Seonghwa gerileyince Yeosang da anında geriye kaçmıştı. İkisi de birbirlerine sarılmaya devam edemeyeceklerini bilseler bile ayrıldıkları için içlerinde tuhaf bir boşluk hissi oluşmasına engel olamamışlardı.

Aralarında bir süre rahatsız edici bir sesslik oluştu. İkisi içinde katlanılmaz olan bu sessizliği ise Yeosang bozdu.

"Neden uyumuyorsun?"

Seonghwa Yeosang'dan kaçırdığı bakışlarını yerden kaldırdı. Hafifçe gülümsedi Seonghwa. Yeosang'ın kendisi ile konuşmaya çalışması hoşuna gidiyordu.

"Uykuya dalamıyorum sadece. Belirli bir sebebi yok."

"Senin için uykunu getirecek bir karışım hazırlayabilirim istersen."

Seonghwa gülümseyerek reddetti.

"Hayır fazla uyumaya gerek yok. Savaştan sonra çok fazla işle uğraşmam gerekecek. Gece uykusuna alışmasam iyi olur."

Yeosang Seonghwa böyle dediğinde savaşın gerçekten geldiğinin farkına vardı.

"Şu savaş... Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"

Seonghwa bir an Yeosang'ın savaşa karışacağını hayal etti. Bu düş onu hiç mutlu etmezsen oturduğu yerde bedenini Yeosang'a doğru çevirdi.

"Sadece saraydan uzakta kal ve işini yapmaya devam et."

"Ya sarayın yakınlarında yardıma ihtiyaç olursa?"

Seonghwa derin bir nefes alarak Yeosang'a baktı. Yeosang yeterince dikkatli bakarsa Seonghwa'nın gözlerinde endişeyi görebilirdi.

"Olmaz. Sarayın yakınları... Kaosun merkezi olacak. Ne kadar uzak durursanız o kadar iyi."

Yeosang sarayın yanında daha çok yardıma ihtiyaç duyulacağını hissetse bile bir krala karşı çıkmaya cesaret edemedi. Seonghwa kendisi ile rahatça konuşmasını söylemiş olsa bile emirlerine uyulmaması onu sinirlendirebilirdi.

Yinede Yeosang Seonghwa'nın endişesini anladı. Yeni tanışmış olsalar bile Seonghwa'nın burada yaşayan her insana ne kadar değer verdiği görüyordu Yeosang. Çocukluğunda burada yaşadığı şeylerden sonra bile bu travma etkisinden kurtularak yeniden burayı kurtarmak için geri dönmüştü. Sadece bu bile ne kadar güçlü olduğunun kanıtıydı. Sadece Seonghwa zamanla direneniliyordu. Bir anda gelişen duygusal durumlar onu fazlasıyla etkiliyor sonrasında ise bunu başarılı bir şekilde yok edebiliyordu. Ya da sadece saklıyordu.

Yeosang hafifçe gülümseyerek Seonghwa'yı izledi. Seonghwa ise bir elini yere koymuş ve çimenlerin üzerinde gezdiriyordu. Yeosang aklından neler geçtiğini bilmese bile Seonghwa'nın içinde bir yerde endişeli hissedebileceğini düşündü. Bu yüzden elini uzattı ve Seonghwa'nın elinin üzerine koydu.

"Eminim en az zararla halledeceksiniz bu savaşı ve hepimiz huzura kavuşacağız."

Seonghwa ilk önce Yeosang'ın eline baktı. Bundan mutluluk duyuyordu. İçindeki o küçük çocuk biri kendi elini tuttuğu için mutluluktan çıldırmak üzereydi. Yinede kafasında tacı olan adam sakinliğini korumaya devam etti.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin