10.Bölüm

132 32 45
                                    

Bir kaç saat sonrasında Hongjoong Seonghwa'nın yanına geldi. Gittikçe rahatsız hissetmeye başlayan Seonghwa yorgun gözlerini kaldırıp arkadaşına baktı.

Hongjoong Seonghwa'nın günlerdir ne kadar yorulduğunu görmüştü. Seonghwa odasına kimsenin girmesine izin vermediği için Hongjoong tam olarak ne olduğunu bilmese bile Seonghwa'nın hali bazı fikirleri olmasını sağlıyordu. Seonghwa'nın güçlü olduğunu biliyordu. Yinede çocukluğundan kalma korkularını hiçbir zaman yenememişti. Hongjoong Inferno'ya ulaştıkları zaman bu korkuların daha da kabaracağından endişeleniyordu. Tedirgin bir ses tonuyla Seonghwa'ya durumu bildirdi.

"Varmak üzereyiz..."

Seonghwa kesin olarak ona kral, majesteleri ya da ekselansları denmesini yasaklamıştı. Böyle konuşmaya Hongjoong çok alışık olmasa bile mecburdu. Kimsenin duymasını istemiyorsa bir sebebi vardır.

Seonghwa ise uğuldayan zihnini biraz toparlamaya çalışarak Hongjoong'u onayladı. Yanındaki duvardan destek alarak ayağa kalktı. Dışarıya çıkmak istiyordu. Başı biraz döndüğü için gözlerini kapatarak bir süre durdu. Hongjoong endişeyle yanına gelip kolundan tuttu. Seonghwa anında gözlerini açarak hafifçe gülümsedi ve Hongjoong'un elini yavaşça ittirdi.

"İyiyim ben. Uykusuzum sadece."

"Kaç gündür uyumadın?"

Seonghwa Hongjoong'un önünden yavaşça yürümeye başlarken kafasını toparlamaya çalıştı.

"Emin değilim. Gemiye binmek için hazırlıklara başladığımızdan beri sanırım."

Hongjoong Seonghwa'nın peşinden dışarı çıktı. Hazırlıklara başlayalı neredeyse 1 hafta olmuştu. Seonghwa gerçekten 1 haftadır doğru düzgün uyumamış mıydı? Hongjoong Seonghwa'nın yanına gelerek her an onu tutabileceği şekilde tetikte durdu.

"Maj- Seonghwa 1 haftadır uyumamışsın. Ayakta durmamalısın. Karaya ulaştığımızda sana rahatlaman için büyü yapacağım."

Seonghwa kaşlarını çatarak Hongjoong'a döndü. Seonghwa iyi olduğunu biliyordu. Biraz başı ağrıyordu o kadar. Bir şey söyleyecekti ki güvertedeki sarhoş insanların kahkahaları susmasını sağladı. Gürüldü Seonghwa'nın başını daha da kötü yaparken yüzünü buruşturup geminin kenarına doğru ilerledi. Elleriyle kenarlara tutunarak esen rüzgarla biraz rahatlamayı diledi. Hongjoong ise peşinden gelerek yanına durdu.

Seonghwa gözlerini yeniden açarak kıyıya doğru baktı. Yanan ışıkların arasında bazı insanların olduğu görünebiliyordu. Seonghwa hafifçe gülümseyerek kaç kişi olduklarını saydı.

"6 kişi var orada. San,Mingi ve bize yardımcı olan o 4 kişi olabilir mi?"

Hongjoong da Seonghwa'nın baktığı yere baktı. Gerçekten olma ihtimali vardı. Bu yüzden oyalanmadan zihninden Jongho'ya bunu sordu.

"Limanda duran 6 kişi siz misiniz?"

Beklemesine gerek bile kalmadan Hongjoong kafasının içinde Jongho'nun sesini duyduğunda hafifçe gülümsedi.

"Evet sizi bekliyoruz. Bir saniye San bir şey söylüyor. Ah! Hwa? Yanındaki komutan sanırım. Her neyse. Hwanın iyi olup olmadığını sordu."

Hongjoong derin bir nefes alarak öncelikle Seonghwa'ya cevap verdi.

"Onlarmış. San senden sadece Hwa olarak bahsetmiş sanırım."

Seonghwa başını sallayarak Hongjoong'u onayladı. Kenarlara tuta tuta biraz daha ileri ilerledi.

Hongjoong da  Seonghwa'dan biraz uzaklaşarak arkasını döndü.

"Açıkçası... Hwa'nın durumu kötü. Günlerdir doğru düzgün uyumamış bile. Zorla bir şeyler yedirebildim bugün. Başı dönüp duruyor. Bahsettiğin doktor da yanınızda mı?"

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin