8.Bölüm

122 28 33
                                    

"Jongho... Ben Elysium'dan gizli bir operasyon için gelen Komutan Mingi. Sizi şeytanların elinden kurtarmak için buradayız. Bunun için senden ve zihinsel yeteneklerinden yardım almamız gerekiyor. Bize yardımcı olup ülkeni kurtarmamızı kolaylaştırır mısın?"

Jongho bir anda duyduklarını anlamakta zorlandı. Bu adam kimdi? Gerçekten doğru mu söylüyordu? Ayrıca neden Yunho ve bu adam...

Jongho doğduğundan beri insanlar arasındaki bağları görebiliyordu. Sıradan biri olmasına rağmen ruhsal olarak ona bahşedilen bu güçler normalin üzerindeydi. Jongho'ya verilen yeteneklerden biride ruh bağlarıydı. Sadece gerçek ruh eşleri arasında ince kızıl bir ip görüyordu Jongho.

Yunho'nun ruh ipi bugüne kadar gizli olmasına rağmen şimdi Mingi ile arasındaki o kızıl ip Jongho'nun dikkatini çekmişti. Bunun üzerine birde Mingi'nin söyledikleriyle Jongho neye nasıl tepki vereceğini şaşırmıştı.

Mingi ve Yunho Jongho'nun en ufak bir tepki vermesini beklerken Jongho düz bir şekilde onlara bakıyordu. Yunho bir an Jongho'nun duymadığını bile düşünmüştü fakat Mingi'nin sesi son derece gür çıkıyordu. Böyle bir mesafeden duymaması pek mümkün değildi. Yunho elini kaldırıp Jongho'nun gözlerinin önünde sallamaya başladı.

Jongho ise Mingi'nin yalan söyleyip söylemediğini anlamaya çalışıyordu. Yalan söylediğine dair hiçbir işaret bulamadığında ise hala gözlerinin önünde sallanan eli tutarak aşağı indirdi. Yunho sonunda arkadaşından bir tepki aldığında gülümserek Jongho'nun tuttuğu elini salladı.

"Bir an ayakta bayıldın sandım. Tepki versene geriyorsun burada beni."

Jongho bakışlarını Yunho'ya çevirerek hafifçe gülümsedi. Aralarında 5-6 yaş olmasına rağmen çocukluklarından beri beraberlerdi. Yunho ise Jongho'nun abisi küçükken arkadaş olduğu için Jongho da Yunho ile büyümüştü. Ayrıca Yunho'nun çocukluk arkadaşlarından biri olan Yeosang da onlarla birlikteydi. Yeosang diğerlerine göre daha sakin olduğu için Jongho en çok onunla vakit geçirmeyi seviyordu. Abisi ve Yunho yan yana geldiklerinde biraz fazla çıldırıyorlardı. Buna rağmen Yeosang'ın işleri o kadar fazlaydı ki onu uzun zamandır görememişti Jongho.

Bu dört kişilik grupları yıllardır bu günü bekliyorlardı. Hepsi değer verdiği insanları şeytanlar yüzünden kaybetmişlerdi. Jongho ailesini kaybetmişti. Hiç görmediği ailesi öldüğünde bugüne kadar birlikte kaldığı ailesi onu evlat edinmişti. Abisi de bu savaşta babasını kaybetmişti. Yunho sarayda görevli olan amcası ve kuzenini bir daha görememişti. Yeosang ise babasından ayrı düşüp annesinin parçalara ayrılmasına şahit olmuştu. Hepsinin kalbinde bir boşluk vardı. Elysium'un barışına duydukları bir özlem besliyorlardı. Bu yüzden Jongho Mingi'nin yalan söylemediğine emin olduğu gibi bu teklifi kafasında çoktan kabul etmişti. Eğer yardım edebilecekse tabikide ederdi. Jongho yıllarca bu ülkeyi kurtarmak için savaşmanın hayalini kurmuştu. Şimdi fırsat ayağına gelmişken bunu tabikide kabul edecekti.

Jongho kapıdan biraz kenara çekilerek Yunho ve Mingi'nin içeri girmesini işareti etti.

"Elimden geleni yaparım elbette. İçeri geçin. Detaylıca konuşalım."

Mingi her şeyin böyle güzelce çözülmeye başladığını görünce rahatlamış hissetti. Plana uygun hareket etmeye başlamıştı yeniden. Şimdi Hongjoong'a ulaşabilirlerse o zaman gerçekten bir sorun kalmayacaktı.

Yunho ile beraber içeri girdiklerinde Yunho kendi eviymiş gibi ilerleyerek koltuklardan birine oturdu. Jongho kapıyı kapatırken Mingi de gidip Yunho'nun yanına çömdü. Jongho gelip karşılarına oturduktan sonra gözlerini konuşması için Mingi'ye dikti.

Mingi elini cebine atıp Hongjoong'un ona verdiği bir diğer tılsımı alarak Jongho'ya uzattı. Bu tılsımı Hongjoong ona vermesini istemişti. Mingi üzerinde yazanları pek anlayamasa bile Jongho tılsımı alıp bir süre baktıktan sonra mırıldanarak başını salladı.

A'new / SeongSangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin