1

13.5K 219 90
                                    

  Güneşli ılık bir Mayıs günüydü.. Mevsimlerden en çok ilkbaharı sevdiğim doğrudur. Ne çok sıcak, ne de soğuk. Ara ara yağmur yağsa da genel tabloyu bozmayan bir güzelliktir. Bugün yağmur yoktu, pırıl pırıl güneşli bir gün biraz alışveriş yapmak için gayet uygundu.. 

Kadınların hiç bir zaman giyecek birşeyleri olmaz. Hele ki mevsim geçişlerinde hiç olmaz. Yaz için kıyafet, ayakkabı alışverişine çıkmıştım. Fakat alışveriş için yanlış günü seçtiğimi arabamın tamirde olduğu aklıma geldiğinde anladım. Zaten alış veriş yaparken mağazadan mağazaya geziyorsun, gidip gelirken de taksi tutsam tamamdır.

Alışverişin büyük çoğunluğu bitmişti ama bende bitmek üzereydim. Kollarım ağrıyordu taşımaktan. Ufak tefekleri de arabam gelince almaya çıkarım diye düşündüm. Evime giden güzergahın tam tersi yönünde giderken, sonra gelirim diye düşünüp arka sokağa daldım. Diğer caddeye kısa yoldan yürümek istemiştim. Ordan taksi çevirip evime gidecektim..

Burası da biraz tenha bir arka caddeymiş girince fark ettim.! Adımlarım hızlandı. Ana caddeye ulaşmama az bir mesafe kalmışken arkamdan 2 el ateş edildi. Caddeye adımlamayı bırakıp biraz gerideki konteynerın arkasına saklandım.

Çevreye bakındım biraz. Tam güvenli herhalde artık çıkabilirim diye düşünürken, arkamdaki yıkık dökük camları kırılmış eski ve boş binadan bir sürü adamın elinde silahlar ile çıktığını ve karşılıklı olarak birbirlerine ateş ettiklerini gördüm. Umarım bu tarafa gelmezler diye düşünürken ikiye bölündüler. İki farklı grup birbirine durmadan ateş ediyordu. Grubun biri benim olduğum tarafa geldi. Poşetleri elimde sıkıca tuttum. Tam poşetleri yüklendim kalkarken biri kolumdan aşağıya çekti ve ağzımı kapattı.

Kahve tonunda saçları, kahverengi gözleri olan, buğday tenli yakışıklı bir adam.. İşaret parmağını dudaklarına götürüp sus işareti yaptı bana. Gözlerimle onayladım. Ağzımı kapattığı elini çekti.

“Sen kimsin ve burda ne işin var? 5 sn içinde mantıklı bir cevap ver yoksa kafana sıkarım!” dedi kısık sesle. Önümüzde hala çatışma devam ediyordu.

“Yaz için giyecek kıyafetim yoktu. İstanbul artık eskisi gibi değil çok sıcak oluyor. Bende doğudan yeni geldim, haliyle bütün kıyafetlerim kışlık.. Alışverişe çıkayım dedim. Arabamda tamirde olduğundan şu karşıdaki caddeden taksiye binmek için buraya gelmiştim. Tam caddeye geçerken silah sesi duydum. Aslında bende tam gitmek üzere..” derken dişlerinin arasından tısladı bana.

“Lan 5 saniye dedim 5! Nerdeyse çıktığın günden başladın anlatmaya!”

“Ayyy vıcık vıcık terbiye aktı şuan yerlere!”

Cevap vermeden ileride binanın çıkıntısına saklanmış olan başka bir adamla işaretleşti. Arkamızda ayak sesi duymam ile başımı çevirdiğimde, gelen kişinin bize doğru silah doğrultması bir olmuştu. Refleks olarak arkamdaki adamın dizine sağlam bir tekme attım. Yere düşmek üzere sendeleyen adamı kolundan tutup yüz üstü yere yatırdım.

Yanımdaki adam şaşkınlık içinde beni izliyordu .

Yerdeki adamın kafasını sertçe yere çarptığımda bayılmıştı.

“Kimsin lan sen?” dedi.

“Ama bebeğim anlatınca kızıyorsun..! Hem şuan benim kim olduğumdan daha büyük sorunların var. Karşı binadaki camlara bakınca, etrafın sarılmış görünüyor ve şuan refleks olarak bile olsa bayılttığım adam onlardan olduğu için sayenizde beni de gömmelerine az kaldı. Narin götümü kurtarmak için bir planın var mı? Yoksa burda böyle saklanıp bizi delik deşik etmelerini mi bekleyeceksin?” dedim.

FEDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin