Mutfağa kısa bir ziyaret yaptıktan sonra evin salon kapısından bahçeye doğru çıktım. Kapıdan çıkar çıkmaz bahçedeki masada oturan Atay ve Okan ‘ı gördüm. Laptoplarını önlerine açmış epeyce dalgın bir şekilde hararetli hararetli çalışıyorlardı, beni görmediler bile. Sırıttım.“Gençler bakın mutfakta ne buldum!” diye bağırdığımda ikisi de başını bilgisayarlarından kaldırıp bana baktı. Arkama sakladığım kavunu çıkarıp, bir elimin içinde tutarak gösterdim. Soru işaretleri dolu bakış gönderdiler.. Sanırım kavunu tanımıyorlar..!
“O zaman tanıştırayım.” dedim. Kavunu tuttuğum elimi öne doğru uzattım.
“Kavun!!”
Gözlerini devirerek gülmeye başladılar.. Yanlarına gittim. Kavunu masaya koydum.
“Ne yapıyorsunuz siz?”
“Çalışıyoruz..” dedi Okan.
“Valla mı?” dedim alaylı bir tonda..
“Ne yapalım istiyorsun Ferah, yetişmesi gereken işler var..” dedi Atay. Bu adam fazla iş kolik!
“İş her türlü yetişir gençler! Bu akşam içiyoruz.” dedim neşeli bir kıkırdamayla.
“Ne oldu? Sevgilin gidince efkar mı bastı hayırdır?” dedi Okan. Herifte durduk yere travma yarattık.!
“Ee insan özlüyor tabi kokusunu, dudaklarını, nefesini, sıcaklığını, tenini, dokunuşunu...” sırıtarak ve tek tek iç çekerek gözlerine baka baka konuştum. Atay ‘a yan gözle baktığımda gülümseyerek imalı bakıyordu bana. Tekrar bakışlarımı Okan ‘a çevirdim. Gözlerini kısarak bakıyordu, sinirden dişlediği dudakları çok sevimli göründü gözüme.
Yanımıza içecek getirmek için gelen evdeki çalışana başımı çevirdim.
“Canım adın neydi senin?”
“Sıla efendim..” dedi tatlı bir kızdı.
“Zahmet olmazsa eğer bize şu kavunu kesebilir misin? Yanına biraz beyaz peynir ve dolabın en arkasına beğenmeyip itekledikleri büyük rakıyı da getirebilirsen eğer çok sevinirim.” dedim gülümseyerek.
“Hemen efendim.”
“Evin çalışanlarına ne kadar kibarsınız Ferah hanım! Bize gelince sabahtan akşama kadar koymadığın, sikmediğin, sokmadığın yerimiz kalmıyor. Eve gelince direk gusül alıyorum valla. Ne soy kaldı ne sop!!” dedi Okan.
“Ben gayet iyi bir insanım. Sana kötü davranıyorsam muhtemelen sende sıkıntı vardır bebeğim!” dedim.
Atay ile birlikte kahkaha attık. Okan’ın gözlerine baktım. Kırgınlık vardı. Derin bir kırgınlık! Yeni tanıştığı birine birşeyler hissedebilirdi belki ama bu kadar derin şeyler hissetmesi normal miydi!? Ya da dışarıdan sert biri gibi görünse de özünde bu kadar duygusal biri miydi acaba?
“ Ve bu konuşmalarımdan bu kadar rahatsızsanız hatta daha fazlasını da yapacağımı bile bile beni tekrar işe çağırmanızı bundan zevk alıyorsunuz olarak yorumlamalı mıyım?” diyerek alaycı bir bakış gönderdim.
“Değişik zevklerim olduğunu ilk karşılaştığımızda söylemiştim.” dedi Okan.
Masaya gelen beyaz peynir, kavun ve rakı üçlemesi ile servis bitene kadar sustuk. Evin çalışanlarının patronlarının tuhaf zevkleri konusunda bir muhabbete maruz kalmasını istemezdik..
“Teşekkür ederim canım.” dedim Sıla ‘ya..
Rakıdan bir yudum almıştım ki Okan öne doğru eğildi. İçinde taşan birşeyler olduğunu hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FEDA +18
Teen FictionEllerim arkadan sandalyeye kelepçe ile bağlanmıştı.. Az önce dövüştüğümüz için ikimiz de yara, bere ve kan içinde kalmıştık. Kaybeden bendim ve birazdan beynimi dağıtacak kurşunun tenimi delip geçeceğini bildiğim halde düşmanıma gülümseyerek bakıyor...