4

4.2K 139 77
                                    


Bahçenin ortasına kadar arkamdan geldiler ama tek kelime daha edemediler.. Arkamdan konuştukları birkaç şeyi duydum sadece..

“Mehmet amcaya oturur konuyu özetlersin şimdi Atay! Kendi güvenlik müdürünü neden takip ettirdiğin konusunu gerçekten bende merak ediyorum..” diye tısladı Okan.

Atay yanıt vermedi.

Aslında bu konuda haklıydı. Pat diye içlerine düşen birisi, aklı başında herkesin vereceği tepkiyi verdi. Yaptığı hata, bu işte profesyonel birini peşime takmalıydı. Amatör birilerini kolaylıkla yakalayacağım konusunu düşünemedi. Çünkü zeki insanlar için çevresindeki herkes normal zeka seviyesindedir. Onun planlarını anlayamaz, göremez, anlam veremezsin. Farklı bir boyutta düşünürler. Kimsenin onların asıl kafasının içindekini anlamayacağını sanırlar, ta ki karşılarına en az kendi gibi zeki biri çıkana kadar. İşte o zaman afallarlar!!

Okan da beni takip ettirmeyi dememişti, belki en iyi ekibini gönderdiği halde fark ettiğim için tekrar deneyip risk almadı. Okan akıllı biriydi. Ve bu kadar kolay inanacak, ikna olacak biri elbette değildi. Fakat zamana yaydı bunu.. En yakınında tutarak bunu kolaylaştırmaya çalıştı. Hem kendi gerilmeden, hem ortamı germeden hakkımda bilgi toplamaya devam edecekti. Ama Atay’ın bu kadar sabrı yoktu. Görüldüğü üzere tek başına zeka birşey ifade etmiyor. Kazanmak için sabır da en az zeka kadar önemliydi..

Arabama bindim ve arkama bakmadan yola çıktım. Yolda ilk olarak Fırat abimi aradım. Bu saatlerde gelmiş olmalıydı..

“Ferah..”

“Abi geldin mi? Nerdesin?”

“Geldim. İstanbul Emniyeti’ndeyim. İşim bitmek üzere..”

“Uçakla geldin değil mi? Araban yok.”

“Aynen. Alabileceksen gel sen! Uzaksa evin taksiyle gelirim konum at.”

“Yoldayım geliyorum. Görüşürüz..”

Yarım saat sonra emniyetin önüne gelmiştim bile. Fırat abi çıkarken iki kişiyle yüz ifadelerinden ciddi olduğunu düşündüğüm birşeyler konuştu. Sonra tokalaşıp onlardan ayrıldı. Artık emniyet personeli olmadığım için otoparka girmedim, aracı yolun karşısına park etmiştim. Çıkışa doğru hareketlendiğinde karşıya geçtim, dörtlüleri yakıp arabadan indim. Gülümseyerek Fırat abiye koşmaya başladım. Beni gördüğünde adımlarını hızlandırdı..

Yanına ulaştığımda boynuna atladım. Belime sarılıp birkaç tur döndürdü beni..

“Hoşgeldin...” dedim neşeli bir kahkaha ile..

Yere indirdi beni. Gülümseyerek baktı yüzüme.

“Hoşbuldum ufaklık.. Görmeyeli boyun mu uzadı senin?” dedi gözlerini kısarak..

“Daha çok dilim uzadı ama onu bir yarım saat içinde falan fark edersin zaten..”

“Aman aman başım çatlıyor Ferah, yarın başla anlatmaya...” konuşurken arabaya bindik .

“Senin İstanbul 'da ne işin vardı ki?”

“Bir operasyon ile ilgili, ucu İstanbul ‘a dayandı da bilgilendirme toplantısı istediler.”

“Ne kadar buradasın?”

“2 gün sonra dönüyorum. Ama sık sık gelecek gibiyim..” Yanağımdan makas aldığında gülümseyerek ona çevirdim başımı..

“Nereye götüreyim seni? Aç mısın?”

“Yorgunum. Eve gidelim.. Dışardan birşeyler söyleriz.”

FEDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin