12

2.8K 117 11
                                    

Gözlerimi yavaşça açmaya çalıştığımda giderek şiddeti artan bir zonklama hissettim beynimde. Gözlerimi geri kapattım. Odadaki ışık, ağrıyı tetikliyordu. Elimi gözlerimin üzerine kapattım ve oluşturduğum karanlık alanda gözlerimi açtım. Düşünmeye başladım. En son başıma aldığım sert darbeyi hatırladım. Bayıltmaya çalışmışlardı. Öldürmek isteselerdi ölmüş olurdum, kalabalıklardı. Kaçırıldım!

Elimi ayağımı hareket ettirebildiğime göre bağlı değildim ve bir yataktaydım. Elimi gözlerimin üzerinden yavaşça çekip kısık gözlerimin aydınlığa alışmasını bekledim. Tamamen gözlerimi açtığımda hala başım ağrıyordu. Muhtemelen dün aldığım darbedendi.

Biraz doğrulup bedenime baktım. Üzerimde bana ait olmayan pijamalar vardı. Tek kaşımı kaldırdım. Başımın ağrısından düşünemiyordum. Olduğum odayı inceledim. Güzel döşenmiş ve ilk kez gördüğüm bir odaydı..

Yataktan yavaş hareketler ile kalktım. Her hareketim başımın ağrısını arttırıyordu. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadığımda nispeten daha iyiydim. Pufun üzerinde üzerimden çıkarılan kıyafetlerimi gördüm.

Odayı kamera var mı diye inceledim ama zaten birileri soyup giydirirken görmüştü beni. Çok umursamadım. Kendi kıyafetlerimi giydim. Etrafta silahımı aradım ama olay yerinde düşmüştü. Zaten beni kaçıran kişi de getirip silahımı yanıma koymazdı herhalde.

Elimi kapının koluna koydum. Kilitli miydi acaba? Yavaşça aşağıya bastırdığımda kapı açıldı. Nasıl kaçırma bu böyle!!

Güzel tablolar ile dolu geniş bir koridora çıktım. Sıralı birçok kapı vardı burda, hepsine tek tek girip bakma ihtiyacı duymadım. Koridoru ortalayıp merdivenleri görmem ile o tarafa yöneldim. Temkinli olarak aşağıya inmeye başladım.

Bağlı ve kilitli olmamam evde hapis olmayacağımı bas bas bağırsa da kontrollü olmak iyidir. Merdivenden direk büyük bir salona indim. Burası Atay ‘ın evinden daha büyüktü, çok daha büyük ve kesinlikle çok pahalı eşyalar ile döşenmiş. Sanırım Mehmet Akıncı ‘nın eviydi.. Gözlerimi devirdim.

Geniş salonun bahçeye bakan açık terasında oturan, arkası bana dönük biri vardı.. Mehmet Akıncı!! Masayı görebildiğim kadar inceledim. Kahvaltı ediyordu. Duvardaki saate baktım. Sekize geliyordu.

Hızlı adımlarla masaya doğru yürüdüm. Ayak sesimi duyması ile arkaya döndü.

“Uyanmışsın Ferah! Günaydın!” dedi. Sert ses tonu ve yüzüne yakışmayan gülümsemesiyle.

Karşısına geçip yüzüne baktım.

“Uyanmadım! Ayıldım!” dedim sinirli olduğum ses tonumdan okunuyordu.

Elindeki çay bardağını masaya bıraktı.

“Dün bir problem olmuş. Birileri seni almaya çalışmış fakat...”

Kahkaha attım. “Gerçekten mi?”

Sinirlendi.

“Sözümün kesilmesinden hoşlanmam!” gerçekten sinirlendi.

Ellerimi masaya dayayıp öne doğru eğildim.

“Ordan bakınca aptala benziyorsam eğer bir göz yada psikiyatri uzmanına görünün! Benim tavsiyem psikiyatriden yana!” dedim sırıtarak.

“Silahları götürmek için koyduğunuz araca da saldırı oldu. Atay ‘ın yani senin adamların da öldü. Hadi seni ben kaçırdım diyelim, oğlumun otuz adamını öldürecek kadar delirdiğimi düşünüyorsan birlikte gidelim psikiyatriste!”

“Tam da bunu düşünüyorum ve benimle birlikte birşeyler yapma isteğinizi de anlıyorum fakat şunu bilin ben sizinle su içmeye dahi gitmem!” alaylı gülümsedim.

FEDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin