7

3.4K 145 10
                                    



Evime gidip üzerimdeki ıslak ve topraklı kıyafetleri çıkardım. Ülkeyi bir pislikten kurtarmış olmanın sevinci ve gururu vardı üzerimde.. Fakat Mehmet Akıncı gibiler için maşa bitmezdi. Yeniden başka biriyle anlaşıp işlerini sürdürmeye devam edecektir.. Onun da çaresine o zaman bakarız!

Ethem ‘in laptopunu alıp odanın altındaki gizli yerime geçtim. Laptopun şifresi ve tüm dosyaların şifresini kırmak zor olmamıştı. Yaşasın truva atlarım! Bilgisayarın tamamının imajını alıp kopyaladım ve bilgi havuzuna aktardım. Buraya yüklediğim veriler sadece operasyon detaylarını bilen operasyon şefim tarafından parçalanıp, alanında uzman bilişim ekibiyle incelenecekti.. Öldürmeden önce telefonuma kaydettiğim ses dosyasını da havuza yükledikten sonra laptopu işlemlere başlamadan önceki haline getirdim. Kapattım ve üzerindeki parmak izlerini temizledim.

İletişim kısmına bir kişiye ihtiyacım olduğunu yazdım ve yanıt bekledim. Hemen akabinde adres bilgisi girmemi belirten yanıt geldi. Ethem ‘in aslında çok sık uğramadığı bir ofisinin 4 sokak ön tarafında bir konum bilgisi atıp ellerime eldiven giyip laptopu alarak yola çıktım.

Konum attığım yerde bir kişi iki binanın arasına kamufle olmuş bekliyordu. Dörtlülerimi iki kez çalıştırdım ve arabamı adama doğru sürdüm. Cadde saat itibariyle boştu. Adam verdiğim işaretle arabama doğru iki adım attı. Camı açıp eldiven verdim önce giymesi için. Eldivenleri eline giydi. Ofisin yerini söyledim. Binada güvenlik görevlisi yoktu, çok önemli işlerini yürüttüğü bir yer değildi. Basit bir emlak ofisi! Ofise girip, laptopu çok ortalarda olmayacak bir yere bırakmasını ve sonrasında bu sokaktaki ve emlak ofisinin olduğu sokaktaki trafik kamerası kayıtlarını yok etmesini söyledim.

“Emir anlaşıldı!!” dedi.

Malikaneye giderken saat 2 yi geçiyordu. Bizimkiler yatmıştır diye düşündüm. Okan ‘ın da hevesi kursağında kalmıştır. Telefonumu uçak modundan çıkarmadığım aklıma geldi. Sinyal takibinde görünmemek için uçak modunu Ethem ‘in evine gitmeden önce açmıştım. Muhtemelen beni aramıştır ama ulaşmamıştır. Çokta önemli değil!!

Telefonumu uçak modundan çıkarır çıkarmaz bildirim mesajları gelmeye başladı. Yan koltuğa fırlattım gözlerimi devirerek..

Eve vardığımda ortalıkta kimse görünmüyordu. Arabadan indim. Etrafa daha iyi bakındım. Okan bahçenin uç tarafına bir sandalyeye oturmuştu ve sanırım içki içiyordu. Tebessüm ettim. Yanına doğru yürüdüm. Yanına yaklaştığımı hissettiğinde başını yan çevirdi. Beni görünce tekrar önüne baktı. Kırılmış!!

Önüne geçip ayakta dikilerek yüzüne baktım. Gözlerinde kırgınlık, kızgınlık ve öfke vardı! Başını kaldırıp bana baktı.

“Neredeydin?” dedi. Tek kaşımı kaldırıp yüzüne imalı baktım.

“Arabama takip sistemi koydurduğunu biliyorum. Nerde olduğumu bilgisayardan görmüş olmalısın..” dedim arkadaki masada açık olan laptopu elimle işaret ederek.. Cümlemi bitirmeden konuştu..

“Ormanda ne işin vardı Ferah!” kocammış gibi hesap sorması sinirimi iyice bozmaya başlamıştı.

“Bugün aldığım orman havası bana yeterli gelmemiş. Gideyim biraz daha ciğerlerime doldurayım dedim..”

“3 saat boyunca mı?”

Gülümsedim.

“Belki arabada seks fantezimi gerçekleştirmişimdir. Malum senden istedim vermedin!” dedim alaylı biçimde.

Gözleri yine alev alev yandı.. Hızlı bir hareketle yerinden kalktı ve bileğimi tutup eve doğru çekiştirdi beni!!

“Lan ne yapıyorsun bıraksana beni!!” diyerek sessizce tısladım.

“Yetti senin şu saçma sapan imaların Ferah!”

“İma etmiyorum ki açık söylüyorum..” dedim gülerek..

Eve girip merdivenlerden yukarı çıkarken bir yandan mengene gibi sıkıştırdığı bileğimi çekiştiriyordu. Elimi birkaç kez çekmeye çalıştım vermedi.

“Ya bıraksana be hayvan herif! İsteyince vermiyorsun şimdi mi aklına geliyor!” odanın kapısına kadar çıkmıştık.

“Niye olmadığının açıklamasını yapmıştım. Vermeyi senin götün yemediğinden böyle şeyler yapıyor olmayasın!” dedi bana. Adamı delirttim vallahi de billahi de delirttim.

“Kimin götünün neyi yemediği tartışalım mı gerçekten?” dedim.

“Tartışalım, dinliyorum!” odasının kapısının önünde kollarını göğsüne bağladı.

“Senin arkadaşının müstakbel karısına dokunabilecek cesaretin yok!” Şaşkın gözlerle baktı.

“Normalde zaten bu kabul edilebilir bir davranış mı? Arkadaşlarımızın müstakbel eşlerine zaten dokunulmaz, o gözle bakılmaz! Ama senin Atay ile öyle bir münasebetin var mı da pardon ben neden bundan çekineyim?”

“Benim kiminle nasıl ve ne seviyede münasebetim olduğu beni ilgilendirir. Sen eğer bana kur yapıyorsan bunun devamını getirmemek dönekliktir!”

Ellerini göğsünden çözüp iki yana sinirle açtı.

“Şimdi bütün bu olayı arabada seni sikmedim diye mi yapıyorsun? Gerisini getirmek istediğim yer uygun olmadığı için mi dönek oldum ben!”

“Seksin yeri ve zamanı olmaz. İki insan ister, gözden uzak uygun olan bir yerde yapar. Birde sana vermek için mekan mı beğendireceğim!” dedim bağırarak.

Odasından dışarı gözlerini yarı açmış ve tam aralamaya çalışarak Atay çıktı. Gürültümüzden uyuyan adam uyandı! Zaten odaları karşı karşıyaydı.. İkimizde başımızı ona çevirip sonra tekrar birbirimize döndük..

“Seks yapmaktan bahsetmiyorum. Sevişmekten bahsediyorum. Ben seni sadece ihtiyacımı gidermek adına seks yapabileceğim basit bir kadın olarak görmüyorum. Bu hayvani duygulara kapılıp arabada sevişmeyi bundan reddettim. Ama sen sana hissettiklerimi basit bir ihtiyaç karşılama olayına düşürecek kadar karaktersizsin!” dedi Okan.

Konu Atay ‘ın ilgisini çekmişti. Gözlerini sonunda tam açmayı başardı..

“Ben mi karaktersizim!! Bana bak seni gebertirim! Arabanın içinde beni baştan çıkarıp vermeyen sensin! Karaktersiz kimmiş?”

Atay ‘ın kafası aramızda bir ona bir bana dönüyordu ama sessizce dinliyordu.

“Sen erkekte nasıl bir karakter arıyorsun ben seni anlamıyorum Ferah! Alkollü şekilde odama kadar geldin. Alkollü bir kadından faydalanmam dedim sana ve seninle yaşayacağım hiç bir şeyin alkolün etkisiyle kafanda silik bir anı olarak kalmasını istemiyorum. Beni yaşamanı ve hissetmeni istiyorum. Bugün de aynı şekilde arabada sevişmek istemeni reddettim çünkü öyle biri değilsin benim için! Bu kadar duygularını hislerini düşündüğüm için mi hatalıyım!” dedi isyan ederek..

“Duygularıma ve hislerime bu kadar önem verseydin yarım bırakmazdın!” dedim.

“Ferah başlamamıştık bile ne yarımı!”

Atay hala aramızda dinliyordu ve yarım ağız gülüyordu.

“Başlamamıştık dediğin yerde kucağında oturuyordum. Senin için başlangıç aşaması çırılçıplak kalmış olduğun yer miydi acaba?” sesim iyice yükselmişti.

Atay şaşkın şaşkın bakarken duyduklarıyla eliyle ağzını kapattı.

“Fazla tepki veriyorsun ve bu tepkinin nedenini anlayamıyorum. İzah ettim ve akşam görüşelim dedim. Sen ne yaptın! 3 saattir yoksun!” artık onun da sesi yükselmişti.

“Planlarımı, senin sevişme içgüdülerinin biyolojik saatine göre ayarlayamadığım için üzgünüm. Ve evet iyi hatırlattın! Alkollü olduğumda da odandan kovmuştun. İkidir beni reddediyorsun birde bunun üzerine olay çıkarıyorum diye olay çıkarıyorsun!”

“Yahu reddetmiyorum. Uygun zaman ve yer konusunda uyuşamadık sadece!”

“Senin uygun zaman ve yer takıntını aşmakla uğraşamam ben! İsteklerim var, ihtiyaçlarım var benim!”

“Sanki benim yok amına koyayım! Robotum ben!” dedi.

“Aynen robotsun! Bir boktan anlamayan, benim isteklerimi sürekli geri çeviren bir robot!”

“Hasbinallah....”

“Yahu bir sakin olun önce! Kim kime vermiyor ben anlamadım!” dedi Atay gülerek..

İkimiz aynı anda birbirimizi göstererek “Bu!!!” dedik.

“Ben vermiyorum mu dedim Ferah!”

“Onu diyecek göt var mı sende! Ancak kaçarsın böyle!” dedim.

“Yahu kaçmadım! Akşam yaparız dedim..”

“Şimdi de benim canım istemiyor ne olacak!” dedim ellerimi göğsümde birleştirdim.

Elini yine sertçe bileklerime doladı.

“Sen gel iki dakika ben istetirim sana!!”

“Gel deyince gelecek git deyince gidecek kadın mıyım ben be!! Bırak şu elimi kolumu çekiştirmeyi, buraya gömerim seni!” dedim.

“Lan yeter be!! Kim veriyorsa versin, vermeyen siktirsin gitsin! Gecenin şu saatinde tartıştıkları konuya bak!” dedi Atay..

“Sana ne, girip yatsana sen odana!” dedi Okan.

“Girip yatmıştım ama evin bir tarafını kavga ederken çöktürdüğünüz için kalkmak zorunda kaldım!”

“Evin kadar konuş be!! Yürü Kazanova bana gidiyoruz!” dedim.

“Ferah gidene kadar fikrin değişir bak gel şurda yapalım!” dedi Okan.

Gözlerini devirdi Atay.

“Lan gidin nerde yapıyorsanız yapın! Mekan beğenmiyorlar ya yok böyle birşey!” diye bağırdı Atay.

Kolumdan tuttu ve odasının kapısını açtığında onu durdurdum.

“Burda olmaz Okan!” Bıkkınlıkla derin bir nefes verdi.

“Ferah...”

Elimi kolumdaki elinin üzerine koydum. Başımla Atay’ı gösterdim. Atay ‘a başını çevirip baktı.

“Git yat lan!!” dedi.

Atay sinirle gülerek odasına girip kapıyı kapattı.

“Hadi yavrum gel!”

“Okan o içerdeyken olmaz. Ben biraz fazla gürültü yaparım.. Gel benim eve gidelim..” sırıttım.

“Tamam lan tamam! Gidene kadar fikrin değişirse haberin olsun dinlemem bu kez!”

“Kıvama geldin sen! Yordun ama oldun yani aferim..” dedim..

“Hala laf sokma derdindesin.. Yürü hadi..”

Yeniden bileğimi ele geçirip hızla merdivenlerden aşağı inmeye başladı.

“Canım biraz yavaş mı olsan, kaçmıyorum bak burdayım. Seninle geliyorum..” alaylı güldüm.

“Belli olmaz senin işin!”

Evden çıktık ve evin biraz arka tarafında olan benim eve doğru süratle yürümeye devam ettik.

“Seks yapmak için bu kadar acele ettiğim bir zaman hatırlamıyorum ben!” dedim kıkırdayarak.

“Daha çok ilkler yaşatacağım sana!”

“Anca laf amına koyayım..” dedim.

“Görürsün birazdan laf mı icraat mı?” Gülümsedim.

Eve birkaç adım kaldığında aniden durduğunda ona çarptım. Düşmemek için tutunmakla kalmayıp kollarım bedenine istekle dolanmıştı.

Birşey diyecekti ama belinden ön tarafa doğru hareketlenen ellerimle gülümsedi..

“Senin de bu beni elleme huyun yok mu?” başka ne zaman ellediğimi düşündüm ama bozuntuya vermedim.

“Anahtarını çıkar!” dedi.

Bir elimle cebimden anahtarı çıkarıp diğeriyle pantolonun düğmesini açmaya başladım.

“Kızım ne yapıyorsun dur az bekle!”

“Aç kapıyı sen hadi!”

Kapıyı açması ile birlikte onu içeriye ittim ve ayağımla kapıyı kapatıp dudaklarına yapıştım. Büyük elleri belimi sıkıca kavradı. Öpüşürken yaşadığımız açlığı algılamakta zorluk yaşıyordum. Veya aramızdaki bu çekimi! Sadece onu istiyordum. Ona dokunmak, öpmek.. Tenim ona temas etmek için deliriyordu. Uzun zamandır cinsel bir birliktelik yaşamadığım için miydi bu?

Belimde dolaşan elleri, düğmesini açtığım pantolonumu kalçalarımdan aşağıya sıyırdı ve kalçalarımı hareket ettirerek aşağıya düşürdüm. Boynuna kollarımı dolarken aletine kasıklarımı bastırdım. Ayaklarımı pantolondan kurtardıktan sonra beni kucağına aldığında bacaklarım beline sımsıkı sarıldı..

Dudaklarımdan ayrılıp çeneme ve ordan boynuma inmesiyle kasıklarım hareketlendi sanki. Boğazımdan küçük bir inleme çıktı. Yukarıya yatak odasına çıkmak için merdivene doğru hareketlenmişti fakat mesafe uzak göründü sanırım gözüne, yönünü salondaki koltuğa çevirdi ve halen kucağındayken koltuğa oturdu. Kendimi daha çok bastırdım ona ve inleme sırası ona geçmişti.

Boynumu emmeye devam ederken bu hissi daha önce yaşamadığımı hissettim. Parmaklarım gömleğinin düğmelerini açmaya başladı. Dudaklarını öperken gömleğinin düğmelerini açmaya devam ettiğimde nefes nefese kalmıştık..

İstemeden dudaklarından ayrıldım ve nefesimizi düzenlemek için beklemek istedim. Ayak uydurdu çünkü o da nefes nefeseydi. Elleriyle kalçalarımı okşarken alnını alnıma dayadı .


“Şimdiye kadar içimde var olduğunu bile bilmediğim hisleri körükleyen ilk kadınsın!” dedi fısıltıyla..

Gülümsedim.. Tişörtümün eteklerinden tutup tek hareketle üzerimden sıyırıp attım. Gözleri gözlerimden ayrılmamak için ısrar etse de erkeklik hormonları onu göğüslerime yönlendirdi. Bakışlarındaki hayranlığı görmüştüm. Onları öpmeye başladığında artık beklemeye tahammülüm kalmamıştı.

Kucağında dizlerimin üzerine kalkarak pantolonunu indirmesi için alan açtım. Dudaklarını göğüslerimden ayırmadan elleri pantolonuna indi. Aşağıya indirdiğinde tekrar kucağındaki yerime altımdaki aletini daha iyi hissederek yerleştim..

İç çamaşırımı kenara kaydırmak için elimi aşağıya indirecekken telefonum çaldı. Neredeydi benim telefonum? Pantolonumun cebinde miydi?

“Siktir et!!” dedi sadece.. Şuan yapmak için daha iyi bir fikir gelmedi aklıma.

İç çamaşırımı kenara çekip aletine sürtünmeye başladığımda ikimizde alev alev olmuştuk. İnlemelerimiz birbirine karıştı. Kıvrak bel hareketlerim ile kendimi daha fazla bastırdım. Aniden kapı tıklanma sesiyle ikimizde irkildik.. Okan ‘a baktım kaşlarımı çatarak.

“Amına koyayım ama ben böyle işin!!” dedi.

Çalan kimse gitmesi için bekledik biraz. Kapı tekrar çaldı. Sinirle nefes verip kucağından indim.

Okan haliyle çok fazla sinirlenmişti. Pantolonunu yukarı çekip düğmelerini iliklemeye başladı söylene söylene.. Üzerime tişörtümü giydim ve kapının arkasına geçip yerdeki pantolonumu giymeye başladım. Okan hazırlanmıştı ama pantolonu giymemi bekledi kapıyı açmak için. Hazır olduğumda kapıyı açtı.

Gelen Atay ‘dı!

“Ne var?” dedi Okan tersler bir şekilde.

“Sizi rahatsız etmenin meraklısı değilim! Telefonun odanda kalmış, Ferah açmadı mecbur geldim. Babam geliyor yolda, eve gel!”

“Saat gecenin 3 ü oğlum! Bu saatte babanın burda ne işi var?”

“Ethem evinde ölü bulunmuş. Bilgisayarı falan kayıpmış! Bilgisayarı kim aldıysa bizim kapımıza dayanması an meselesi! Ferah’a söyle o da gelsin!”

Okan kapıyı kapattı. Saçlarımı elimle düzeltirken gözlerini bana dikti. Şüpheli gözlerle baktı..

“Ne!!?” dedim sinirle.

“Ethem ‘i sen mi öldürdün?” dedi gözlerini kısarak.

“Öldüreceğimi söylemiştim zaten!”

Eliyle duvara yumruk attı.

“Ferah!!!”

“Kusura bakmayın ben sizler gibi dün çatıştığım adamlarla bugün dost olmam! Bana silah doğrultan bedelini öder.!”

“Bilgisayarı neden aldın?”

“Ben bilgisayar görmedim. Evden herhangi birşey de almadım. Banyodaydı zaten. Öldürdüm ve çıktım!”

Kısa bir süre sorguya çekti beni gözleriyle. Neyse ki bu konularda uzmandım. İkna oldu.. Zaten Ethem ile saçma bir sidik yarışında olduğuma inandırmıştım onları. Sadece intikam için öldürdüğümü düşünmeleri normaldi.

Gömleğinin düğmelerini iliklerken sessizdi. Kapıya doğru yöneldiğimizde konuştu.

“Ferah senin ilgin yok bu olayla! Sen öldürmedin! Ethem ‘in ölümünü Atay ‘a belki izah edebiliriz ama babası bunun altında farklı şeyler arayacaktır. Onların dünyasında güç ve para hakimdir. Böyle intikam hırsları yoktur. Ve anlamazlar! Bu nedenle dün kavga ederler bugün aynı adamla iş yaparlar. Para önemlidir onlar için sadece. Bu konuda dürüst olursan zarar görürsün. Senin haberin bile yok! Anlaştık mı?” Onların dünyası derken???????

“Eve geç geldiğimi Atay biliyor. İster istemez şüphelenecektir. Saatlerdir ortada yoktum?”

“Arabadaki takip cihazını biliyor ve Ethem ‘in evinin yakınlarında bile değildin! Söylemezsen sadece şüphelenir, o da belki!”

“Ben böyle şeyleri gizleme konusunda pek başarılı değilimdir yalnız..”

“Dediklerimi yap sadece...”

“Peki...” deyip sırıttım..

Gülümseyip yanağımı okşadı.

“Çok tehlikelisin!” Gözleri öpüşürken kızaran dudağıma kaydı. Baş parmağını dudağımda gezdirdi hafifçe.

“Neyse ki tehlike seviyorsun..” dedim göğsüne ellerimi koyarak ona yaklaştım.

“Hastasıyım!!!” dedi. Dudağıma kısa bir öpücük bırakıp kapıyı açıp çıktı..

Evden birlikte çıktık. Atay dışarıdaki masaya oturmuş bekliyordu. Yanına geçip karşılıklı oturduk. Sırayla bize baktı.

“Bende rahatsız etmek istememiştim ama acil durum!” dedi.

“Sorun yok!” dedim.

“Kim yapmış belli mi?” diye sordu Okan gözlerini bana değdirmeden Atay ‘a baktı.

“Yok! Su testisi su yolunda kırılır. Vardır bir hesabı kitabı olduğu insanlar.. Derdim onun ölmesi değil, bir daha onunla yaptığımız gibi iş yapabileceğimiz birilerini bulmak zor olacak ve de kayıp laptopu şuan ikinci büyük mesele!”

“Ben öldürdüm!!” dedim güçlü bir ses tonuyla.

Okan gözleriyle beni yiyecek sandım bir an! Benim onlar gibi birilerinin eline ipimi verebilecek kadar salak olmadığımı anlamamış olmasına üzüldüm..

Hemen yanımdaki Atay’ın burnundan solumasını duyuyordum.

“Neden!!” diye tısladı..

“Yapacağımı söylemiştim..”

“Bende sana yapmayacaksın demiştim!”

“Sizin kadar geniş değilim Atay! Ben yanlışı affetmem!”

Elini sertçe masaya vurdu.

“Sen kimsin ya!!”

Gözlerine öfkeyle baktım.

“Ethem ‘in evinden çıkarken seni yakalayıp ne yapacaklardı sanıyorsun! Hiç olur vermeyeceğiniz bir anlaşma için babana koz olarak kullanacaktı seni. Adam o konseye girebilmek için 7 sene tesisinizin içinde adamını bekletti. Ne için! Sizin onunla yapmaya hiç bir zaman razı olmayacağınız bir anlaşmayı size dayatmak için!!” Başımı dikleştirip devam ettim. Atay ile gözlerimizden öfke taşıyordu.

“Ben kim miyim? Senin o boktan tesisini kül yığını olmaktan kurtaran kişiyim! Sizinle farklı anlaşmalar yapmak için üstüne yüz tane adamını saldığı halde, siz bu anlaşmaya uymak zorunda kalmayın diye seni o adamın elinden alan kişiyim! Ve bugün de herşeye rağmen hiç birşey olmamış gibi anlaştığınız adamın canını alan kişiyim! Sizi bilmem, ama ne benim çalıştığım insanlara ne de bana karşılığı ne olursa olsun kimse meydan okuyamaz. Okutmam! Bana kim olduğumu sorana kadar önce kendine sor, bütün bunlar olurken sen götünün üstüne oturmaktan başka ne yaptın!” dişlerinin gıcırtısını duyuyordum..

“Benim onun yaptığı işe ihtiyacım vardı! Yine sana onu verecektim fakat şimdi değil!!!”

“Benimle böyle dişlerini sıka sıka konuşma! Hesap dediğin, ilk zaman bulduğunda kesilir! Bekleyecek vaktim yok. Öldürdüm bitti! Herkes bundan sonra ayağını denk alır en azından! Kime yamuk yapmayacaklarını iyi anlamış olurlar!!” dedim.. Manipülasyon benim işim dostum!!!

Yanıt vermedi.. Yüzüne baktım. Halen sinirliydi.. Ani hareketle masadan kalktım.

“Sizinle işleyiş konusunda anlaşamayacağımı en baştan biliyordum. Ben bedelini ödettim. Siz kaldığınız yerden daha sağlam insanlar ile devam edersiniz!!” Eve doğru giderken tekrar masaya vurdu.

“Her kavgada böyle arkanı dönüp gitmenden hoşlanmıyorum.. Otur!!”  Arkam onlara dönükken dudaklarım yukarı kıvrıldı. Tekrar sert yüz ifademi takınıp geri döndüm ve masaya oturdum. Atay yine sinirliydi. Okan ondan daha beter bakıyordu.. İkisini de takmadım.

“Ferah biz riskli bir işin içindeyiz! Bu işin içine bu kadar girdikten sonra kavga ediyoruz anlaşamıyoruz deyip bırakıp gidemezsin.. Hatalar olur. Senin yaptığın hata değil gerçi bile bile yaptın ama bu işte birlikteyiz. Ne olursa olsun!!” sandalyede arkasına yaslandı. Çok kısa bir süre düşündü..

“Babam bilmeyecek!” dedi Atay. Okan alaylı bir gülüşle bana baktı. Atay bilmesin demişti ama pat diye söylemiştim. Yine aynısını yapacağımı düşündü herhalde!

“Bana fark etmez! Bilse de olur bilmese de!” dedim.

“Bana fark eder! Bilirse eğer seni öldürür ve bu konuda seni son kez ikaz ediyorum Ferah! Gözünü kırpmadan öldürür!!”

“Sana da fark etmez. Çünkü zaten suçu üstlenecek birini ayarladım bile. Şuan poliste ifade veriyor olmalı!” İkisi de şaşkın halde bana bakıyorlardı.

“Kim?” dedi Atay.

“Ethem ‘in kaçırıp bazı işlerine göz yuman bürokratlara sattığı kızlardan birinin abisi!”

Birbirlerine baktılar.

“Bundan haberimiz yoktu demeyin şurda öldürürüm ikinizi de!” dedim.

İkisi aynı anda “Yoktu!” dedi. İnanmayan gözlerle baktım onlara.

“Ferah gözüne ordan bakınca ne olarak görünüyoruz bilmiyorum ama bizler sadece ürettiğimiz ilaçları kullanmak için denek arıyoruz. Birilerine pazarlamak için kız alıp satmıyoruz. Zaten denek olarak kullandıklarımız da haklı olarak başımızın derde girmemesi için kimi kimsesi olmayan insanlar. Bizim dışımızda neyi alıp kime satar, hangi işini nasıl yapar biz bunu bilmeyiz!”


“Ben bile biliyorsam eğer sizin bilmemeniz bence hayal ürünü! Neyse ne!! Adam öldü. Birisi de suçu üstlendi. Sizlik yada benlik bir konu yok! Bilginiz olsun!”

“Laptopu neden aldın!?” dedi Atay.

“Ben laptop almadım. Görmedim öyle birşey odasında!”

“Laptop kayıp diyorlar?”

“Bilmiyorum..”

Kısa bir süre sessizlik oldu.

“İlaç deneylerine epey bir süre ara vermek zorunda kalacağız!” dedi Okan.

“Öyle görünüyor..!!”

Araç sesleriyle başımı giriş kapısına çevirdim. Mehmet Akıncı yıkılmaz kudretiyle bize doğru sinirli adımlarla geliyordu..

Yanımıza kadar geldiğinde ayağa kalktık. Atay ‘ın karşısına oturdu. Bizde geri yerlerimize oturduk. Bir süre masada sessizlik hakim oldu.

“Kontrol etmek! Herşeyi! Herkesi!” dedi Akıncı.. Derin bir nefes aldı. “Senin yapamadığın tek şey!” dedi parmağıyla Atay ‘ı gösterdi..

“Adamın milyon tane düşmanı vardı. Nerden bileyim kiminle ne alıp veremediği vardı da öldürdüler! Herşey de beni suçlama artık! Onu koruyun deseydin korurduk. Nerden bileyim evinde güvenlik zafiyeti olduğunu!!”

“Zafiyetten ziyade planlı bir iş! Adam elini kolunu sallayarak eve girmiş, banyoda boğmuş, çıkmış gitmiş!”

“Temiz iş!” dedi Atay gözlerini bana çevirmemek için büyük çaba sarf ediyordu..

“Evet. Teslim olmuş emniyete!”

Dudağımın kenarı yukarı kıvrıldı. Geri düzelttim hemen. İçerde beni koruyacaklarını biliyordum ama dışarıda beni korumak için sırlarımı saklamaya bu kadar hevesli iki kişi olduğunu bilmiyordum. Öğrendiğim iyi oldu!!

“Kayıp bilgisayar?” dedi Atay.

“Bilgisayar ortada yok! Öldüren kişinin haberi bile yok! Ve evlat o bilgisayarı bul!” emri Atay ‘a verdi ama gözleri bana döndü söylerken.. Bilgisayarı inceleme fırsatım olmadı ama bunlar bu kadar tutuştuğuna göre içinde emniyetin işine yarayacak harika şeyler olmalıydı..

“Hemen ilgilenirim efendim!” dedim.

Masadan kalkarken Atay ‘ın telefonu çaldı. Ekrana bakıp eliyle otur işareti yaptı bana.. Geri oturdum.

“Söyle Serhat!!!” Aaaaa kankim Serhat galiba bu!!

Kısa süre sadece dinledi Atay.

“Tamam. Yarın bana getir!” dedi ve telefonu kapattı. Babasına döndü.

“Bilgisayar emlak ofisindeymiş. Bugün oraya uğradıklarında orda kalmış muhtemelen. Yeni bulmuşlar..”

Derin bir nefes verdi Mehmet Akıncı..

“Yarın o bilgisayarı yok et!” dedi Atay ‘a. Atay başıyla onayladı. Bakışları tekrar bana döndü.

“Köstebeği bulabildin mi?” hangi çakallarının peşinde koşacağımı şaşırdım artık!

“Hayır. Ama bizden değil!”

Kaşlarını çattı. Arkaya sandalyesine yaslandı.

“Nasıl yani?”

“Ürünü getiren adamlar ile ilgili bilgi gerek. Onları takip etmem lazım.. Bilgi bizden çıkmadı. Bu net! Bizden değilse onlardan biri yaptı!”

“Yıllardır bu adamlarla çalışıyoruz biz!”

“Yıllardır ne çıkar çatışmaları yaşanmıştır aranızda kim bilir?”

Biraz düşündü..

“Yarın şirketteki ofisime gel! Gerekli bilgileri veririm. Başka bir konu daha var konuşmamız gereken!”

“Gelirim efendim!” dedim. Masadan kalkıp aracına gitmek için uzaklaştı ..

Arabasına binip giderken Atay konuştu.

“Başka ne konuşacak ki seninle?”

“Ne bileyim düğünde takı ne istiyorsun diyecek herhalde!” dedim gülerek..

“Ben senin kadar gamsızını görmedim ya..” dedi Okan..

“Sesin çıktı sonunda..” dedim.

“Sana diyecek söz bulamadığımdandır!!” bu niye kızdı ki şimdi bana diye düşündüm.

“Beyler ben gidip yatmak istiyorum artık, uzun bir gün oldu.. Herkese iyi geceler..”

“İyi geceler..” dedi Atay ve masadan kalkıp eve doğru yürüdü.

Ben ayağa kalktığımda Okan da kalkmıştı.. Yüzüne baktım.

“Çok yorgunum.! Sen kendi evine geç istersen... ” dedim yorgun gözlerle bakarak.

“Biliyorum yorgunsun. Birlikte uyumakta güzeldir Ferah..” tebessüm etti. Evet sadece sekse dayalı olmayan normal ilişkilerde insanlar birlikte uyuyabilir.. Ben daha önce böyle birşey yaşadım mı? Hayır!

“Gidip yatalım o zaman!”

Eve doğru yürürken belime kolunu sardı. Ben pek temas seven biri olmadım hatta biraz fazlasından rahatsız bile olurdum. Ama onun dokunuşları rahatsız etmek şöyle dursun, tenimi yakıyordu! Daha fazla dokunmasını istiyordum.

Yatak odasına çıkınca hemen giyinme odasından kıyafet alıp kendimi duşa attım.. Yorgun olduğum dışardan çok belli oluyordu demek ki banyonun kapısını açık bırakmama rağmen gelmemişti yanıma.. Söylediği gibi sadece uyuyacaktık.

Giyinip çıktığımda yatakta uzanmıştı. Beni gördü gülümsedi. Gözleri üzerime giydiğim siyah askılı gecelikte takıldı.. Kolunu yan tarafa açtı. Hemen hızlı adımlarla gidip kollarının arasına yerleştim. Hiç yadırgamamış olmama şaşırdım.

Sanki yıllardır tanıdığım, bildiğim, tattığım bir tenmiş gibi usulca sokuldum içine.. Sımsıkı sardı beni. O da beni hiç yadırgamadı. Yabancı bir tene bu kadar sıcak sarılmanın nedenini düşünürken zihnimi uykuya teslim ettim..


FEDA +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin