BÖLÜM 11

1.9K 282 269
                                    


Merhaba! :)

Yeni bölüm geldi!

Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur.

Bölüm ile ilgili fikir ve düşüncelerinizi benimle paylaşırsanız çok sevinirim. <3

Keyifli okumalar <3



Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Nefes nefese otoparka geldiğimde belki üç belki de beş saniye soluklandım ve hemen içeri girdim. Koşarak üçüncü kata çıktığımda Ferhat'ın arabasının yerini hatırlamaya çalıştım. Sonra hatırlamama gerek olmadığını kanıtlayan bir şey oldu.

Artık nefesimi kontrol edemediğim noktada kendimi iyice zorladım ve yanına ulaştım. Kanlar içinde, gözleri kapalı bir şekilde zeminde yatıyordu...



Hemen yanına çöktüm. "Ferhat!" diye bağırdım. Elimi bileğine attım. Nabzını hissetmek istemedim. Yapamadım...

Hissedemedim...

Elimi çektim. Derin bir nefes aldım ve titreyen ellerimi durdurdum. Tekrar bileğini tuttuğumda nabzı atıyordu. "Yardım edin!" Çığlık attım. "Biri yardım etsin!" Bir yandan da ceplerini karıştırıyordum. Ama telefonunu bulamadım. Sonra hemen yanında duran kırılmış telefonunu gördüm.

Yerimden kalktım ve girişteki görevliye haber vermek için her katta bulunan telefonu aradım. Katın sonunda buldum ve hemen açtım. Ahize elimde kaldı. Kablosunu kesmişler!

Bağırarak koşmaya başladım. Sesimi duymuş olan adamla yolda karşılaştık. "Üçüncü katta! Başkomiser Ferhat Yalın! Yaralı! Hemen ambulans çağırın!" dedim ve tekrar yukarı koştum.

Ferhat'ın yanına ulaşınca hızla montunun önünü açtım. Üzerindeki kazağı ve altındaki t-shirtünü yukarı sıyırdım. Loş olması nedeniyle yarasının boyutunu çok net göremesem de karnından kötü bir şekilde yaralandığı belliydi. Hemen kabanımı ve kazağımı çıkardım. Kazağımı yarasına bastırırken kabanımı giydim bir yandan. Kabanımı tamamen giyince tüm gücümle yarasına çöktüm.

Canı acıdığı için sesler çıkardı. "Ferhat!" dedim. Gözlerini açamadı. Ama mırıldandı. Ne dediğini anlayamıyordum. Dudaklarına doğru eğildim ve kulağımı yaklaştırdım.

"Buz..." dedi. Kan kaybettiği için üşüyor olmalı. Kazağını ve montunu kapatıp kabanımı tekrar çıkarıp üzerine örttüm.

"Isınacaksın! Merak etme!" Yarasına baskı uygulamaya devam ederken gözünü çok ama çok az araladı.

SAKLI ELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin