Hello bebeklerim, nasılsınız?Beşinci bölümü atıyor ve kaçıyorum. Gün içinde bir iki bölüm daha yayınlayacağım.
Umarım severek okuyorsunuzdur.
Sizi çooookk seviyorum 💜💜💜
Dün geceden sonra okula gelip gelmemekte biraz tereddüt etmiştim. Ama Jungkook'un bozulmuş suratını görmek her şeye değerdi. Yavaşça okul dolabına yürürken herkesin beni göstererek bir şeyler fısıldamasını umursamadım. Ne de olsa eşittik. Ben rezil olmuşsam o benim iki katım rezil olmuştu.
Eh, kimse emo saç modeli, zincirli pantolon ve elinde kırmızı gül olan bir fotoğrafının yayılmasını istemezdi değil mi? Hele ki okulda yakışıklılığıyla ün salmış biri hiç istemezdi.
Dolabımın yanına yaklaştığımda birkaç zorlamayla kapağını açtım. İçinden kitaplarımı alacağım sırada bir el kolumdan tutarak buna engel oldu -Jungkook'dan başkası değildi- ve beni dolaplara doğru yasladı.
"Dün attığın fotoğraflar da ne sikim öyle?!" Dedi dişlerini sıkarak. Bağırmamaya çalışıyordu ama kendini tuttuğu her halinden belliydi. Etrafımızdaki herkesin pür dikkat bize bakmasını umursamadan küçük bir kahkaha attım.
"Yaptığının bir cezası olmalıydı." Dedim gömleğinin yakalarını yüzümdeki sinir bozucu gülümsememle düzeltirken. "Öyle değil mi Jungkook?"
Jungkook etrafımızda toplanan kalabalığı fark ettiğinde koyulaşan irisleri ve çattığı kaşlarıyla son kez bana baktı.
"Bunu ödeteceğim sana!"
Benim konuşmama fırsat vermeden uzaklaştığında arkasından dilimi çıkarttım.
"Hah, ödetecekmiş!" Kendi kendime söylenirken yarım kalan işimi hallederek kitaplarımı dolaptan aldım. Dolabın kapağını kapatmam ile sinir bozucu bir yüzle daha karşılaştım. Bir sabahımın berbat başlaması için gereken her şey olmuştu gerçekten.
"Dün grupta çok havalıydın gerçekten." Dedi Bogum koridorda benimle yürümeye başlarken. "Hem biliyor musun orada rezil olan tek kişi Jungkook'tu."
"Nasıl yani?" Dedim sınıfa girip sırama otururken. Bogum'un yanıma oturmasını umursamadım.
"Jungkook'un attığı fotoğraflarda fazla güzeldin." Dedi yavşak yavşak gülümserken. Söylediğine gözlerimi devirerek sırıttım. Zaten tam o sırada Jimin içeri girdi. Bogum son kez bana bakıp göz kırptı ve kalkıp yerine geçti.
"Ne istiyor bu yavşak yine senden?" Dedi Jimin. Gözlerini kısıp sinirli görünmeye çalışarak Bogum'a baktı.
"Tanrım! Jimin kes şunu sevimli görünüyorsun." Onun yüz gülmeye başlarken bu kez aynı bakışları bana yolladı. Ama bu sadece daha çok gülmeme sebep olmuştu. Sınıfı birden kaplayan sessizlikle eski ciddiyetime döndüğümde kapıdan giren Jungkook'a baktım. Herkes telefonunda dün benim attığım fotoğraflara bir de Jungkook'a bakarak fısır fısır konuşuyordu. Bu duruma kahkaha atmamak için dudaklarımı ısırdım. Jungkook öğretmenin gelmeyişini fırsat bilerek elini masaya vurduğunda fısıldaşmalar durdu.
"Çabuk o fotoğrafları telefonunuzdan silin, yoksa ben sizi hayattan silerim!" Diye kükredi. Ama kimse bir şey yapmadı elbette. Kaosu fırsata çevirmek için sıramın üzerime çıktığımda bu kez bakışlar benim üzerimdeydi.
"Görüyorsunuz değil mi?" Dedim Jungkook'u işaret ederek. "Sizi tehdit ediyor ve siz böyle bir adaya oy mu vereceksiniz?"
Herkes başıyla beni onayladığında Jungkook iyice sinirlenmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School | Taekook
Fanfiction"Eğer başkanlıkta kazanamıyorsanız, yatakta kazanın."