18I"Arkadaş Olarak Bir Isırmaydı"

4.9K 356 73
                                    


Merhaba bebeklerim, napıyorsunuz?

Size güzel bir bölümle geldim.

Musmutlu okumalar,

Seviliyorsunuz *muck* <3 <3





Jungkook'un annesinin karşısında kurbanlık koyun gibi oturuyorduk. Evet, tam olarak kurbanlık koyun gibiydik. Salona geçtiğimizden beri kimsenin ağzından tek kelime çıkmamıştı. Ben Jungkook'un annesiyle göz göze gelmemek için sürekli halının desenlerini ilgi çekici bir şeymiş gibi inceliyordum. Jungkook'un ne yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu. 

"Açıklama bekliyorum." Jungkook'un annesi nihayet bir konuşma başlattığında halının desenlerini incelemeyi bıraktım. Jungkook'a baktığımda bir açıklama yapacak gibi görünmüyordu. Buradaki tek kurbanlık ve kesilmeyi bekleyen koyun bendim sanki. 

"Şey efendim." Mecburen lafa atladığımda annesinin bakışları yüzünden rahatsızca kıpırdandım. "Ben oğlunuzu ısırıyordum." 

Jungkook annesine belli etmeden eliyle sırtımı dürttü. Bu durum daha iyi ne şekilde açıklanabilirdi gerçekten. Çok biliyorsa kendisi konuşsaydı. 

"Yani arkadaş olarak bir ısırmaydı." dedim toparlamaya çalışırken ama kendimi kurtaracağım derken iyice batıyordum. 

"Anne yeter." Jungkook arkamdaki koluyla belimi kavradı ve koltukta biraz öne kaydı. Benim gergin halimin aksine oldukça rahattı. Annesi nihayet gözlerini devirerek sustuğunda rahat bir nefes verdim. Elim istemsizce Jungkook'un belimi saran eline giderken sıkıca tuttum. Kötü bir şey söyleyecek diye çok gerilmiştim, ne yapabilirim yani? 

"Jungkook sizden çok bahsetti." Ortamdaki gerginliği almak için gülerek ortaya atılmıştım yine. Çünkü ciddi ortamlardan nefret ederdim. Sadece Jungkook gülüşüme kartşılık verdi ve tuttuğum eliyle elimi sıktı güven vermek ister gibi. "Özellikle sarı saçlarınızla ne kadar güzel göründüğünüzü söyleyip duruyor." 

Jungkook boğazını temizleyerek kulağıma eğildi. "Annemi en son gördüğümde saçları kızıldı, hayatım." diye fısıldadı. Ben kırdığım pota mı, yoksa Jungkook'un bana hayatım demesine mi şaşırsam bilemedim. Ama o an hayatım demesine şaşırmak daha cazip gelmişti. 

"Yani sarı saçlarla ne kadar güzel görüneceğinizi söyleyip duruyordu." diye lafı kıvırdığımda ortamda büyük bir sessizlik oluştu. Jungkook'un annesinin rahatsız edici bakışlarını üstümde hissediyordum. 

"Evet!" Ellerimi birbirine vurarak ayağa fırladığımda sessizliğin içinde büyük bir gürültüye sebep olmuştum. "Siz muhabbet ederken ben size kahve yapayım o zaman?" Annesinin yüzüne bile bakmadan mutfağa koştum. Titreyen ellerimle tezgahın üstündeki su dolu bardaktan birkaç yudum aldım. Ah, durduk yere niye bu kadar çok gerilmiştim şimdi ben? Jungkook ailesiyle bile yaşamıyordu ve annesinin bizi o saçma pozisyonda yakalaması hiç hoş olmamıştı. 

Birazcık kendime gelebildiğimde bütün dolapları karıştırıp kahve makinasını ve kahveyi bulup çıkarttım. Ama büyük bir sorun vardı. Ben kahve yapmayı kesinlikle bilmiyordum. 

"Önce ne katıyorduk?" Kahve makinasının kapağını açıp içine biraz süt doldurdum. Üstüne birkaç kaşık kahve attım ve rafta duran karamel sosundan da biraz sıktım. En son şeker mi tuz mu emin olmadığım şeyden de birkaç kaşık döktüğümde makinenin kapağını kapatıp çalıştırdım. Güzel bir şeye benzemesini umuyordum çünkü zaten ilk günden Jungkook'un annesine yeterince rezil olmuştum. Kahvenin makinanın içinde kaynamasını izlerken bir anda belime dolanan kollarla yerimden sıçrarken küfür etmemek için kendimi zor tutmuştum. 

High School | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin