Günün ikinci bölümü de geldi. Onuncu bölümü de iftardan sonra atarım güzellerim.
Beni özleyin sjsjsksks
Keyifli okumalar
Seviliyorsunuzzz 💜💜Ben büyük bir aptaldım. Çünkü hafta sonu burada olmamın başka bir açıklaması olamazdı.
Şu an Bulut sitesinin otuz bitinci katında, Jungkook'un dairesinin önünde bekliyordum. Bekliyordum çünkü hala zile basıp basmamak konusunda kararsızdım. Aslında en başından buraya gelmemeliydim. Ama dün beni o çocuktan saklamıştı ve bunu bir teşekkür olarak düşünebilirdik değil mi? Hem kendisi davet etmiş sayılırdı beni. Geleceğimi düşünmemiş olması benim suçum değildi.
Derin bir nefes alıp gözlerimi sıkıca yumarak zile bastım. Yaptığıma anında pişman olurken zile bastığım elimi yumruk yapıp kafama bir tane geçirdim.
"Salak Taehyung." diye söylendim kendi kendime. Uzun süren bekleyişimin ardından kapı açılmadı. Evda olmamasını umdum o an. Çünkü buraya gelmem gerçekten hataydı. Kapının önünden yavaşça ayrılırken son kez açılacak mı diye baktım. Kimse açmadı. Merdivenden inip köşeyi döneceğim sırada kapının açılma sesi boş koridorda yankılandı.
"Kim o?" Jungkook'un hırıltılı sesini duyduğumda ne yapacağımı bilemedim. Şimdi yanına gitsem benimle dalga geçer miydi? Elbette geçerdi. Sessizce merdivenin köşesinde saklanmaya başladım. İçeriye geri girmesini bekleyecektim.
"Böö!"
Yüksek ses ve yanımda bir anda beliren bedenle ruhumu teslim etme noktasına gelmiştim. Kalp atışlarım hızlanırken merdivenin korkuluklarına tutundum. Nefes almayı akıl edemediğim o saniyelerde, üstsüz bir şekilde karşımda sırıtan Jungkook'u ayırt edebilmiştim.
"Senin ağzını sikeyim!" dedim nefesimi yutarken. Ben o nefesi bir türlü veremeyecektim nasıl olsa.
"Düşünürüz." dedi ve belinden düşen gri eşofmanını yukarı çekti. Ama hala kasıklarının göründüğünden habersizdi. Ben de neden onun kasıklarına baktığımı bilmiyordum tabi. Gözlerimi yavaş yavaş yukarıya çıkarırken kaslı göğsünü es geçip yüzüne baktım. Saçları dağınıktı ve gözleri fazla uyumaktan olsa gerek şişmişti. Tamam, o herkesin hayallerini süsleyen bir erkek olabilirdi. Bunu kabul ediyordum. Maalesef.
"Hadi içeriye girelim." dedi ve beni kolumdan tuttu. İndiğim basamakları tekrardan çıkarken az önce yaşadığım korkudan dolayı bacaklarım titriyordu. Jungkook kolumdan destek olmasa düşeceğime emindim. Evine girdiğimiz gibi onun kokusu burnuma doldu. Koridorda ilerlerken salona gireceğimizi düşündüm ama öyle yapmadık. Jungkook sarhoş olduğum günün sabahı uyandığım odasının önüne getirdi beni. Durdum.
"Bekle." dedim geldiğimiz odanın kapısını açmasına engel olurken. "Neden içeride oturmuyoruz?"
"Çünkü uykum var." dedi ve beni dinlemeden kapıyı açtı. Odaya girdiğimiz gibi kolumu bıraktı ve dağınık olan yatağa attı kendisini.
"Şaka mısın ya?" Gözlerini çoktan kapatmış bir şekilde, siyah nevresimlerin üzerinde uzanmış olan Jungkook'a baktım. "Her gelen misafiri odana getirip uyuyor musun?!"
Gözlerini açması için sesimi yükselttim. Aslında biraz da çirkef olduğum için olabilirdi bu. Ama konumuz bu değil, konumuz; uyumaya çalışan ve gözlerini hala açmamaya devam eden Bal Porsuğu Jungkook!
"Kalk yoksa gideceğim ben." Gözlerini araladı ve bana baktı. Söylenerek ince yorganını üstünden çekti. Yatakta oturur pozisyona geldiğinde ayılmak için birkaç kez boynunu kütletti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School | Taekook
Fanfiction"Eğer başkanlıkta kazanamıyorsanız, yatakta kazanın."