HelloOn ikinci bölüm de geldiiii
Keyifli okumalar 💜
Yalnız hissediyordum. Şu koca okulda sanki sadece Jimin koşulsuz şartsız yanımdaydı. Sanki değil, kesinlikle öyleydi. Çünkü şu an arkadaşım olarak gördüğüm kişiler bile durmuş, Jungkook'un konuşmasını dinliyordu. Bu adil değildi. Onun sadece parası var diye arkadaşlarımı bile kendi tarafına çekebilmesi hiç adil değildi.
"Seçime günler kala güzel bir tatili hepimiz isteriz değil mi?" Jungkook'un sesi yine bütün bahçede yankılandı. Son fırsatları değerlendirerek herkesin aklına giriyordu. "Ağaç evimizde huzurla uyuyacak ve sahil kenarında ateşimizi yakıp oturacağız."
Şanslıydı. Zengin bir aileden gelmiş olması onun en büyük şansıydı. Kimseden beş kuruş almadan yaptığı tatil rezervasyonlarıyla müdürü bile etkiliyordu. Gerçi bu doğaldı. Çünkü Bay Jung, bütün gün odasında para sayma makinesiyle, çok kıymetli paralarını sayıyordu. Okulun itibarını arttıran gezilerin paraları kendi cebinden çıkmadığı için şu an odasında halay çekiyor olmalıydı.
"Gelmek isteyenler Namjoon'a ismini yazdırabilir." dedi ve gözleri beni buldu. Sabahtan beri yüzüme bile bakmayan çocuk, şimdi kalabalığın içinde hiç zorlanmadan beni bulmuştu. "Taehyung hariç."
Kalabalığa büyük bir sessizlik hakim olduğunda bütün meraklı bakışlar bana döndü. Sinirlendim. O kadar çok sinirlendim ki ne yapacağımı bile bilmeden Jungkook'un konuşma yaptığı kürsüye çıktım. Boşta duran mikrofonu elime aldım. O yapıyorsa ben de yapacaktım.
"Bana bak Jungkook!" İşaret parmağımı ona doğru birkaç kez salladım.
"Eee sana baktım Taehyung, söyle." Gülümsedi. Bu gülümseme o kadar sinir bozucuydu ki üstüne atlayıp saçını başını yolmamak için kendimi zor tuttum.
"Ben..." Bakışlarım merakla bizi dinleye kalabalığa kaydığında biraz daha düşündüm. Eğer bunu yaparsam rezil olacaktım. Ama başka şansım yoktu. Burada öylece beni ezmesine göz yumamazdım. "Ben de yarın için bir gezi düzenliyorum."
Kalabalıktan şaşırdıklarını belli eden bir ses yükseldi. Jungkook'un mikrofona doğru güldüğünü işittim.
"Ben size ağaç evler vadetmiyorum." dedim. Çünkü bu masraftan başka türlü kaçamazdım. Sadece gidip gelmek için servis ayarlayabilirdim, o kadar. "Hep birlikte alacaksınız çayınızı, kahvenizi, kekinizi; bahçelerde yuvarlanacaksınız. Top oynayıp bolca eğleneceksiniz."
Herkes güldü. Jungkook şerefsizi de dahil herkes katıla katıla güldü. En azından Jungkook gülmeseydi belki bu kadar kötü hissetmeyecektim. Her şeye rağmen güçlü durmaya çalıştım.
"Benimle gelmek isteyenler de Jimin'e adını yazdırabilir." Sesim öncekilere göre daha kısık çıkmıştı. Şu an Jimin'in bir yerlerde benim olmayan aklıma küfürler yağdırdığına emindim.
"Boşuna uğraşma." dedi Jungkook. Yaıma yaklaşmıştı ve elinde mikrofon yoktu. Sadece benimle konuşuyordu. "Herkes benimle gelecek, görürsün."
Omuz silktim. Ben kendime güveniyordum. Sadece Jimin bile benimle gelse yine de o geziye gidecektim. Gerekirse tek başıma yuvarlanırdım.
"Göreceğiz."
******
Son dersten önceki son tenefüsteydik. Cuma günlerinin en sevdiğim saatleri bu saatlerdi. Ama bugün değil, bugün resmen yarın ne yapacağımı düşünmekten beynim yanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School | Taekook
Fanfiction"Eğer başkanlıkta kazanamıyorsanız, yatakta kazanın."