Helloo yine ben, 👋
Önceki bölümleri okumayı unutmayın sakın, kaçtım ben.
İyi okumalar 💜
"Jimin baksana bunlar olmuş mu?" Üstümdeki belki de ellinci denediğim kıyafetle odamdan çıktım.
"Alt tarafı bir akşam yemeği Taehyung." Dedi Jimin, artık benden tarafa bile bakmıyordu. "Jungkook'a güzel görünmeye mi çalışıyorsun sen?"
Gözlerimi devirirken ışıltılı pembe gömleğimin uçlarını kumaş pantolonumun içine tıkıştırdım. Daha fazla kıyafet deneyecek halim kalmamıştı.
"Orada sadece Jungkook olmayacak." Dedim, Jimin ile eş zamanlı olarak ayakkabılarımı ayağıma geçirirken. "Ayrıca ondan nefret nefret nefret ediyorum."
Jimin söylediğime kahkahalar atarken ayakkabısının bağcıklarını son kez düzeltti. "En büyük aşklar nefret, nefret ve nefretle başlar." Dedi. Beni sinir etmek istediği sesinden bile belli oluyordu.
"Ona aşık olma ihtimalim Bogum'a aşık olma ihtimalimden daha düşük, anladın mı?!" Evin kapısını açıp hızla dışarı çıktım. Jimin söylenerek arkamdan kapıyı kapattığında benimle birlikte yürümeye başladı. Gideceğimiz yer biraz uzak sayılırdı ama taksiye para vermek yerine yürümeyi tercih etmiştik.
Eh, Jungkook Bey lüks semtlerde oturduğu için buradan oraya giden bir otobüs bulmak çok zordu. Ama yol boyu Jimin'in söylenmelerini dinleyeceğimi bilseydim, kesinlikle taksiye para vermeyi tercih ederdim.
*****
"Hoş geldiniz." Dedi Namjoon bize delici bakışlar atıp kapının önünden çekilirken. Jimin önden içeriye girdiğinde Namjoon'a bakıp gözlerimi devirip ben de içeri girdim.
İçeride Jungkook'un saçma müzikleri duyuluyordu ve aç okulumuz çoktan eve doluşmuştu. İçeriye girmem ile hepsinin bakışları kısa süreliğine beni buldu. Jimin çoktan ortalıktan kaybolmuştu. Odanın içinde Jungkook'a bakındım. Bunu neden yaptığımı bilmiyordum ama nerede olduğunu merak etmiştim işte. Bu sabah okula da gelmemişti ve aşırı sakin bir gün geçirmiştim.
"Gençler." Jungkook'un sesini duyduğumda arkamı döndüm. Beni görünce kısa bir süre bakışlarıyla vücudumu süzdü. Daha sonra gözleri gözlerimi buldu ve orada takılı kaldı. "Bedava yemek yemeyi bu kadar çok sevdiğinizi bilsem gerçekten davet etmezdim."
Herkesten alaycı bir mırıltı çıktığında bunu kimse umursuyormuş gibi görünmüyordu. Jungkook gözlerini gözlerimden çekmezken inatçı tarafım dik dik onun gözlerinin içine bakıyordu elbette.
"Ne o?" Dedim sinir bozucu bir şekilde gülümsemeye çalışırken. "Yoksa çok yedikleri için onları geri mi yollayacaksın?"
Jungkook ne söyleyeceğini düşünürken gülümsedi ve kollarını göğsünde birleştirdi. Bu hareketiyle kol ve göğüs kasları belirginleşmişti ama bakmadım tabi ki.
"Baş başa mı kalmak istiyorsun?" Dedi yanındaki koltuğun kolluk kısmına otururken. "İstersen herkesi kovarım."
Salondaki herkes bizi izlerken dişlerimi sıktım. Bu çocuk cidden iflah olmaz türdendi. Sinir bozucu bir bal porsuğuydu işte. Yüzsüz!
Bir şey söylemeden ondan uzaklaşıp boş olan bir sandalyeye oturdum. Masadaki bira bardaklarından birini alıp içmeye başladım. Jungkook çalan kapıyı açmaya gittiğinde hazır söylediği yemekleri getirmişlerdi. Önüme konulan pizzayla oynarken iştahım olmadığı için kutuyu kapatıp önümden ittim. Biramı içmeye devam ederken yanıma birinin oturduğunu hissettim ama dönüp bakmadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
High School | Taekook
Fanfiction"Eğer başkanlıkta kazanamıyorsanız, yatakta kazanın."