Huzur Part 1

198 15 26
                                    

Bu bölümün adı sevgili yeni senaristlere ithafen huzur konmuştur. 22. Bölüm denen, Destan demeye bin bir şahit isteyen o bölümün içimde açtığı yaraları ancak bu toz pembe gözlüklerimi takarak yazdığım bölümle sarabildim. Varsa sizin de yaralarınızı sarması dileğiyle...

Zaman: 22. Bölümdeki yargılama sahnesinden devam ediyor ama ufak bir değişiklikle: Alpagu Çolpan'ı taht odasında kılıçtan geçiriyor.

"Çolpan..." diye mırıldandı Saltuk korkuyla, uzanmaya çalışırken gözlerinin önünde ölümü kucaklayan kadına. Sesi çıkmıyor; bedeni donakalmış, hareket edemiyordu. Çolpan'sa dolu gözlerini Saltuk'a dikmiş, son nefesini verirken ihanetine ağlıyordu sevdiğinin.

"Buradayım sevgilim."

Aşık olduğu sese eşlik eden dudaklar boynuna değince hapsolduğu kabustan uyandı adam. Aniden doğrulurken nefesleri hızlanmış, yüreği güm güm çarpmaya başlamıştı.

"Çolpan..." Saltuk'un sesi o kadar çaresiz, o kadar acı doluydu ki, orada olduğunun farkında bile olmadığını anladı kadın.

"Sevgilim?" diye fısıldadı elini adamın omzuna yerleştirirken.

Saltuk aniden döndü sesin geldiği yöne. Kolları karanlık odada el yordamı bulduğu bedeni sardı sıkıca.

"Çolpan, yaşarsın." Derin bir nefes çekti Saltuk Çolpan'ın boynundan. "Yanımdasın."

Evdeşini böyle görmeye alışkın olmayan kadın bir an bocalasa da kolunu adamın sırtına sarıp kendiyle birlikte yatmaya zorladı adamı. Saltuk'un elleri aceleyle yokluyordu bedenini, inanamaz gibi bir hali vardı. Telaşlı nefesleri, kurumuş dudakları öpüyordu sevgilisinin yanaklarını, gözlerini, dudaklarını. Çolpan telaşsızca uzandı sevdiğinin eline, kalbine götürdü attığını hissetsin diye.

"Saltuk, buradayım. Yıllardır her gün, her gece olduğu gibi yanındayım. Çok mu kötüydü kabusun? Öldüğümü mü gördün yoksa?"

Saltuk anlam veremedi kadının dediğine. Her gün, her gece yanındaydım da ne demekti?

"Gerçek sandım Çolpan. Seni gerçekten Alpagu'ya teslim ettim, gerçekten boynuna kılıç dayamalarına izin verdim, ölümünü seyrettim sandım."

Kadın evdeşinin dediklerini anlamasa da devam etti göğsünü okşamaya. Daha uyanamamıştı anlaşılan.

"Sevgilim, Alpagu Han beni neden öldürsün? Tamam, geçen yıl vergiyi biraz geciktirmiş olabilirim ama baldızını üç gün geciken vergi yüzünden öldürmez herhalde." Kadının gülüşü de kelimeleri kadar anlamsızdı Saltuk için.

"Çolpan sen ne dersin?" Adamın sesi yükselmişti kafa karışıklığıyla.

"Şşşş..." diye azarladı kadın sevdiğini. "Zaten zor uyuttun, sabaha kadar şımarık kızının nazını çeke-"

O sırada gelen ağlama sesiyle iç çekti Çolpan. Alacağın olsun, Saltuk.

"Uyandı minik Dağ cadısı. Bak şöyle yapalım, sen biraz sakinleş, ben de Karaca'yı emzirip geleyim. Sonra da sana kabusunu unutturayım. Olmaz mı?" Çolpanın işveli sesine eşlik eden dudakları kısa bir an adamınkilere değmiş, sonrasında ise kadın hızla doğrulmuştu yataktan. Karanlık odadaki siluet sabahlığını bulmakta zorlansa da çok geçmeden odadan çıkmıştı kadın.

Ağlayan bebek? Şımarık kızın?

Yavaş yavaş sıyrılıyordu adamın zihni uykunun kollarından. Biraz zorlansa da, o yıllarca sürmüş gibi, gerçekmiş gibi hissettiği rüyanın sadece bir kabus olduğunu anlamıştı sonunda.

Destan - SalPanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin