Not: Bu hikayede Çolpan ve Saltuk yirmilerinin başında, Temur'da onlardan birkaç yaş küçük sadece. Dizinin dramından sonra biraz komediye ihtiyacımız var sanki. İyi okumalar.
************************
"Çolpan, uyan aydı, gideriz."
Toygar Han uykusu ağır bir adamdı ama başında ısrarla konuşmaya devam eden alpın sesi bölmüştü sonunda uykusunu.
"Çolpan'ım sana derim, duymaz mısın? Kalk aydı, kaçarız buralardan."
Toygar aniden uzandı yanındaki yastığın altıdaki bıçağa. Saltuk daha ne olduğunu anlayamadan Dağ Hanı delikanlıya diz çöktürmüş, bıçağını boynuna dayamıştı.
"Eh be hatun, yetti ama! Her gece ziyaretimde boynuma hançer dayamaktan yorulmadın mı artık?"
Uykusu çoktan açılan Toygar karanlıkta yüzünü göremese de tanımıştı sarhoş sesin sahibini.
"Saltuk Alp?" diye sordu şaşkınlıkla. Lafına devam edip de az önce söylediklerinin hesabını soramadan yere çöktürdüğü adam şahlanmış, ellerini hanın boynuna dolamıştı.
"Sen de kimsin! Ne ararsın benim hatunum otağında ırz düşmanı!"
Toygar soluğunun kesildiğini hissederken karşısındaki alık herifin boynunu kesme fikri çok cazip gelmişti. Elinde bıçak da vardı hem.
Arada kızı olmasa...
Sarhoşluğun etkisinde sallanan adamı üstünden atması zor olmamıştı hanın. Kapıdaki alplar neredeydi bunca gürültüye?
"Ben babasıyım alık herif! Otağı karıştırmışsın, senin aradığın yandakidir."
Saltuk duraksadı bir an. Anlaması uzun sürmüştü denileni ama sonunda "Heee..." diye mırıldanmıştı beynindeki ışıkların bir kısmı yanarken.
"Kusura bakmayasın, Toygar Han. Kapıda alpları görünce karıştırdım demek ki. Sen devam et uykuna, ben bulurum yolumu." dedi Saltuk sarhoşluğuna rağmen korumayı başardığı bir ciddiyetle.
Toygar ciddi ciddi kızına gitmek için otağından çıkan alpın arkasında sabır çekti sinirle. Ne kadar içmişti bu gerizekalı?
Hızla çıktı otağından adam. Saltuk'u daha bulamadan kapısının önünde yere serili üç adama kaydı gözleri. Kapısında dikilen iki Dağban üst üste yığılmış, Temur Tegin de sırtını onlara vermiş, elinde kımız şişesiyle horlardı.
"Çekilin dedim!" Saltuk'un bağırışıyla döndü Toygar sağ tarafa. Az ötede, seçmekte zorlansa da, kızının kapısının önündeki Dağban'ları aşmaya çalışan alpa ilerledi hızla. Toygar gelene kadar Dağban'lar Saltuk'u zapt etmiş, iki kolundan tutup adama diz çöktürtmüşlerdi çoktan.
"Bırakın beni albızlar! ÇOLPAAAN! ÇOLPAAAN!"
"Tutun şu akılsızın ağzını!" diye azarladı Toygar Dağban'larını. Bütün obayı başlarına dikecekti adam bu gidişle.
"Ne olur burada! Saltuk?" Çolpan'ın telaşlı sesi karşıladı kapısındaki kalabalığı. Dağ Bikesi ince geceliğinin üstüne karanlıkta bulduğu ilk pelerini geçirmiş, elinde kılıcıyla atmıştı kendini dışarı. Bağlamaya vakti olmadığı pelerini dökülürdü omuzlarından.
"Nolur orada! YETTİM CANDAŞIM!" Temur borazan gibi sesiyle bağırarak koşmaya başlamıştı yanlarına ama saatlerdir su gibi içtiği kımızın etkisiyle düz yolda takılıp yığılmıştı yere çok geçmeden. Gök Tegini'nin yerde debelenişlerini izleyen Toygar'ın şakağındaki damar patlamak üzereydi. Bunca sesten sonra örtemezlerdi bu olayın üstünü, etraftaki otaklardan bir bir dökülmeye başlamıştı halkı.