Kısa bir not:
Bu bölüm özellikle yorgun savaşçı Mervem, depresyonlu kekim Yarenkuş, ve hasta bebiş Mirom için.
Bu bölümü Dedikodu bölümünün alternatif evreni gibi düşünebilirsiniz. Ama burada çok daha gençler :))
İyi okumalar.
******
Çolpan Bike peşinde Aksak Tegin ve Saltuk Alp'le otaktan çıktığında kısa ve beklenti dolu bir sessizlik oluşmuştu. Herkes önce kim cesaret edip konuşacak diye birbirine bakardı, saatlerdir su gibi içtikleri kımızlar keyiflerini yerine getirmiş, önemsiz konulara olan meraklarını arttırmıştı.
Çolpan Bike'nin az önceki gösterisi gibi konulara...
Masadaki çoğu kişi Tılsım Bike'nin nişan toyundan beri farkındaydı aslında Çolpan Bike'yle Saltuk Alp'in arasındaki bu henüz adlandırılamayan çekimin. Hatta arada imalarda da bulunurlardı ikiliye denk geldikçe. Ancak üç yıldır ne Çolpan Bike gururundan ödün vermiş ne de Saltuk Alp cesaret edip bir adım atabilmişti. Şimdi üç yıl önce olduğu gibi yine bir toyda denk gelmişti bike ve teginler. Ve Çolpan öğlenki tavrıyla belirlemişti grubun yeni eğlencesini...
Alçin Bike her fırsatta olduğu gibi yapışmıştı yine Saltuk Alp'e. Adam her ne kadar henüz ikinci baharına yeni girmiş aksak tegine bakması gerektiğini bahane edip kadından kaçmak, bir de iki dolunaydır görmediği güzeli yeğeniyle ilgilenirken gönlünce izlemek istese de Alçin salmamıştı bir türlü.
Karşıdan gelen hırçın Dağ perisini görünce anlamıştı Saltuk aslında ortalığın karışacağını. Zorlasa belki kurtulurdu Alçin'den Çolpan yanlarına varmadan ama dürüst olmak gerekirse görmek istemişti işin gideceği yeri. Her ne kadar Saltuk haddini ve Dağ'ın Bike'siyle bir şansı olmadığını bilse de Çolpan'ın onu garip bir şekilde sahiplendiğinin de farkındaydı. Yalnız kaldıklarında duvar gibiydi kadının gözleri, görmezdi aşkından eriyip biten eri ama yanına bir kadın yaklaşmaya dursun, o vakit alev alırdı kahveleri. Şımarık bir ilgi açlığıydı muhtemelen bikenin bu kıskançlıkları ama memnundu halinden Gök Alpı. Aşığı olarak kabul görmeyecekse askeri olarak... Çolpan'a yakın olduğu sürece her türlüsü kabulüydü Saltuk'un.
"Ne o, Alçin Bike, yapışmışsın yine Saltuk Alp'a? Bir dirlik ver de adam nefes alsın."
Çolpan'ın buz gibi sesi az ötede kendi aralarında kılıç dövüştüren teginlerle bikelere kadar ulaşmıştı. Herkes gözlerini kocaman açmış, kaçamak gülüşlerle birbirlerine az ötede kopacak olan fırtınayı işaret etmeye başlamıştı.
"Ağzının dediğini kulağın duysun Çolpan Bike. Ama tabii bu halimizin sana garip gelmesi normal," demişti Alçin yüzünde küçümseyen bir gülüşle Çolpan'a bakarak kolunu Saltuk'unkine dolarken.
Saltuk anında gerilse de bikeyi itemeyeceğinden ne yapacağını şaşırmış, sıkıntıdan boğulurcasına öksürmeye başlamıştı. Çolpan'sa Alçin'i umursamayı bırakmış Saltuk'a bakışlarıyla 'beter ol' demekle meşguldü.
"...inanmayacaksın ama hepimiz senin gibi burnu dağ tepelerinde gezmiyoruz, kara kemiklilerle birlikteyken de gayet güzel eğlenebiliyoruz."
Alçin'in sözleri Saltuk'un daha da beter öksürmesine sebep olurken sarsılma sayesinde kadından kendini kurtarmasını da sağlamıştı. Çolpan'ın bakışlarını gören alp, ateş hattından çekilmenin en iyisi olduğuna karar verip çaktırmadan görüş açısından çıkmaya başlamıştı Dağ Bikesi'nin.
"İki kemik kırar diyorum." demişti ikili sözlü savaşına devam ederken Kutay Tegin yanındakilere.
"Biri kesin kaburga."