Mutfaktan çıktım. Kurallar gereği Eymen şefin yanına gidip, olanlar için üzgün olduğumu söylemiştim. Lakin Eymen şef ise bu özrü reddedip, benim bir suçum olmadığını söylemişti.
Kolumdaki saate baktım. Saat on buçuğa geliyordu. Bir saate çıkardım sanırım.
Melisa hızla yanıma geldi. ''Üç numaralı özel odaya bakabilir misin?'' Diye sordu. Başımı sallayarak odaya doğru ilerledim. Derin bir nefes alıp kapıyı tıklattım ve içeri girdim.
''Az önce olanlar için özür dilerim.'' Dedim ve ayakta dikilmeye devam ettim. Ben o konudayken gri tişörtlünün gözü bileğimde olduğunu fark ettim.
Bileğime baktım, fazla belli olmayan parmak izleri vardı. O adamın sinirden tuttuğu bileğime bakıyordu.
Rahatsız olarak sol kolumu hafifçe arkama saklamaya çalıştım. Bu saniyede gri tişörtlü bunu fark edercesine yüzüme baktı.
''Haklısın..'' Dediğinde yüzüne baktım. ''Bizi rahatsız etmene hakkın yoktu.'' Dedi umursamaz bir tavırla.
Yüzüne aval aval baktım. Ne sanıyordu bu kendini? Ukâlâ herif.
''Üzgün olduğumu söyledim zaten.'' dedim kendimi tutmaya çalışarak.
Onlara saygısızlık yapma hakkımız yoktu. Ne saçma ama değil mi?
''Ne yapabilirim?'' Dedi ukâlâ tavrından ödün vermeyerek.
''Bir yerine monteley...'' Boğazımı temizleyerek kendimi düzelttim. ''Pekâlâ, bir arzunuz var mıydı?'' Diye sordum onun yüzüne bile bakmayarak.
''Sen onun kusuruna bakma o hep böyledir.'' Dedi sarı tişörtlü çocuksu bir tavırla. Ona tebessüm ederek karşılık verdiğimde bay ukâlâ ona sert bakışlarını savurdu ve o da susmak zorunda kaldı.
Suratına bir tane yapıştırsam bir şey derler miydi?
''Biz iki sade, üç orta şekerli kahve alalım.'' Dedi beyaz tişörtlü. Onlara böyle tişört isimleri takmam ne kadar uygundu bilmiyorum ama başka ne diyebilirdim ki.
''Üç kişisiniz?'' Dedim dayanamayarak.
''Ah şey, iki arkadaşı bekliyoru..'' demesine kalmadan odanın kapısı açıldı.
İçeri mavi ve yeşil tişörtlü iki kişi girdi. Sanırım ikizlerdi.
''Naber millet!'' Dedi Mavi tişörtlü hepsiyle kısaca selamlaşıp yerine oturarak.
Diğeri de aynı leyi yaptığında, ''Anladım.'' diyerek dışarı çıktım. Hızla mutfağa giderek siparişleri verdim.
Çisemi kontrol etmem gerekiyordu. Dinlenme odasının kapı kolunu tutarak aşağı yatırdım. İçeri girdiğimde etrafa bir göz gezdirdim.
Çisem yoktu..
Yutkunduğumda hızla odadan çıktım. Nereye gitmiş olabilirdi ki? Bir yere gidemezdi, korkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIRMA SAÇLIM (Düzenleniyor...)
Literatura FemininaAcıyla yere düştüğümde kalkamayacağımı anladım çünkü çok sert vurmuştu. Karnım müthiş bir sancı ile baş başa kalırken bir anda yanıma gelip art arda tekmelerini karnıma savurmaya başladı. Acıdan olsa gerek en ufak bir tepki bile veremiyordum. Daha s...