Bölüm 12 - Başka dünya

944 181 202
                                    

Kelime sayımız: 658

-----------

Minho şu anda kendiyle savaş içindeydi.

Hazel'ın yanında oturmuş Mang'in geri gelip gelmeyeceğini merak ediyordu. Onun kaçıp gitmesine izin verdiği için kendinden nefret ediyordu, çünkü Mang çok da zeki bir hayvan değildi ve tek başına kalırsa başı derde girebilirdi.

''Bebeğim'' diye ona seslenildiğini duyunca Hazel'a doğru döndü.

Hazel parmağındaki yüzüğü çevirirken Minho'ya baktı ''Neden her zaman bu kadar mesafelisin? Seninle tanıştığımdan beri en ufak bir şeyde uzaklara dalıp gidiyorsun''

Minho omuz silkip pijamasının bağlarıyla oynamaya başlayınca Hazel devam etti ''Bunca zaman sonra bugün en kötü halindesin gibi''

''Hiç bir konuyu geri dönülemez şekilde mahvettiğin oldu mu?'' diye sordu Minho artık düzeltmeye çalıştığı konuşmasıyla ''Yani hiç düzeltilemeyecek bir hata yaptın mı?''

''Herkes yapar'' dedi Hazel neredeyse salakça.

''Hiç birinin ölümüne sebep oldun mu?''

''Şaka yapıyorsun değil mi? Kimin kızı olduğumu hatırlıyorsundur herhalde''

Minho başını olumlu anlamda salladı. Nasıl unutabilirdi ki? Şu anda bu kadınla nişanlı olmasının tek sebebi babasının ilişkilerini öğrenmiş olmasıydı.

Kendini yeniden yirmili yaşlarında hissetmişti, yatakta bir başkasının kadınıyla basılmıştı ama bu kez o adam, birlikte basıldığı kadının babası olmuştu. Ve bu adam Minho 1 numara olmasına rağmen korkutucu sayılırdı.

''Han Jisung ismini hiç duydun mu?'' diye sordu Minho artık tamamen Hazel'a dönerek.

''Evet, duyduğuma göre paranın satın alabileceği en iyi dansçıymış. Biri için çalışıyormuş, Park Jinyoung'u öldürüp 1 gün içinde dansçıdan patronluğa yükselmiş. Ama birkaç yıl önce öldü değil mi?''

Minho başını olumlu anlamda salladı ''Benim için çalışıyordu. Başta barmenim olarak, sonra dansçım olarak, sonra da.... ne olduğumuzu tam olarak bilemiyorum. Zamanla büyük güç ona geçmişti ve işin sonunda beni bırakıp gitti. Geri geldiğinde benim de patronum oldu. Zırh kuşanmış bir şeker gibi görünmesine rağmen çok güçlüydü. Ama bir gece, arkadaşlarından biriyle sohbet ediyordu, o gün sabahtan beri kavgalıydık. Konuştuğu arkadaşının beni indirmeyi amaçlayan bir FBI ajanı olduğu ortaya çıktı, o anda Jisung'un asıl patron olduğunu anlamıştı ve onu barın arkasından çıkarıp silahını ele geçirdi. O anda... korumam bana Jisung'un oracıkta öldüğünü söyledi ve benim ona veda edecek hiçbir fırsatım olmadı. Son konuşmamızda kavga etmiştik ve bana son söylediği şey neden bir tek oyuncağın bana yetmediğiydi, ona fazla takmamasını söyleyip geçmiştim. Bir oyuncak olduğunu düşünerek öldü ve bunun tek sebebi benim onca uyarıya rağmen onu içinde olduğum dünyanın içine sürüklemiş olmamdı''

Hazel başını yavaşça sallarken bütün düşüncelerini oturtmaya çalışıyor gibiydi ''Evet ben... bunu duymuştum. Sadece kimin için çalıştığını bilmiyordum. Babam onun hakkında çok konuşurdu ve sık sık bana onunla hiç tanışıp tanışmadığımı sorardı. Başka hiç kimse sahnede onun gibi hareket edemezmiş. Başka kimsenin de arkasında bu kadar güzel hikayeler bırakabileceğini sanmıyorum''

''Kesinlikle doğru'' dedi Minho bir iç çekip televizyona dönerek.

Bu konu hakkında konuşmuş olmak bir şekilde ortamdaki gerginliği azaltmıştı. Başka birinin olayı biliyor olması Minho'nun kolayına gelecek bir şeydi. Ve dinleyen kişi onu yargılamamıştı. Tanıdığı en muazzam çocuğun ölümüne sebep olduğu için yargılanmamıştı.

Gerçi Hazel büyük ihtimalle hikayenin bir kısmını dinlememişti, genelde çoğu şeyi pek dikkate almazdı.

Zaten kimse Jisung gibi değildi ve asla da olamazlardı.

Bu sorumluluğun bir kısmı şimdiye kadar uçup gitmişti, ama 3 buçuk yıl sonra bile gencin gidişinin etkisi hala ortadaydı.

Bunun sebebi belki de Minho'nun ona veda edememiş olmasından kaynaklıydı. Belki de son konuşmalarının iğrenç şeyler üstüne olmasından dolayıydı.

Sonuçta kendini affettirmek için hiçbir şansı yoktu, ve Minho bunun farkındaydı.

*-*-*

''Seni sevdiğimi biliyosun dimi?'' diye sordu Minho yanında oturan figüre bakmadan.

''Evet'' dedi yumuşak bir ses.

''Sen beni seviyor musun?''

''Her daim''

''Üzgün olduğumu da biliyosun dimi?''

''Sürekli özür dileyip durma, aslında böyle düşünmediğini ikimiz de biliyoruz. O yüzden çeneni kapat ve sadece seni sevdiğimi bil''

Minho aniden uyandığında etrafına bir göz attı ve yanındaki boş alanı görünce homurdandı.

Hazel Minho'yu uyandırmak veya Minho yalnız uyanmaktan nefret ettiği için yerde falan uyumazdı, zaten adam için neredeyse hiçbir şey yapmıyordu.

Minho bir iç çekerek televizyonu kapattı ve yerdeki örtüyü alıp ona sarıldı. Koltuğun iç tarafına doğru döndü ve dizlerini de mümkün olduğunca kendine çekti.

En azından başka bir dünyada gence düşündüğü asıl şeyleri söyleyebilmişti.

------------

Sonraki 2 bölümde bombaları patlatıyorum sevgili havariler, peçeteleri hazır edin derim 👀🤭

Daddy'nin Küçük Canavarı 2 -MinSung-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin