(İlk kitaptan beri bu kadar uzun bi bölüm yazmamıştım ellerim ve gözlerim ağrıdı- İyi okumalar ve afiyet olsun!~~)
Kelime sayımız: 3222
Jisung ertesi gün akşam 4te üstüne aniden binen yükle uykusundan atıldı.
''Tanrım Jeongin'' diye homurdandı yatağında zıplayıp duran çocuğa bakmaya çalışarak ''Sakin ol biraz, daha ayılmadım bile. Ebeveynlik etmem için çok erken bir saatteyiz''
Bunu kendi kendine söylediğini düşünüyordu, ama sonraki saniye duyduğu şeyden dolayı neredeyse kalp krizi geçirecek oldu.
''Aslında saat akşamın dördü, hiçbir şey için çok erken sayılmaz''
''Aman Tanrım Minho!'' diye ciyakladı Jisung aniden.
Minho omuz silkti ''Bana kapıyı çocuk açtı. Kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu ama anlamadım, sonra buraya gelip üstüne atladı zaten''
Jisung olan biteni anlamaya çalışır şekilde başını sallarken örtüsünü de üstüne doğru çekti, uzun zamandır sadece iç çamaşırlarıyla uyumaya alışmıştı.
''Kapıyı açtığın için tebrikler, sanırım'' dedi Jeongin'e bakarak.
Jeongin kucaklanmak isteyince Minho onu kollarına aldı ''Hiç öyle deme, daha az önce üstüne atladığı için çocuğu yataktan atmaya hazırdın'' diye güldü.
''Savunmam var, daha ayılmamıştım'' dedi Jisung yataktan çıkıp altına bir eşofman geçirirken ''Evde bu kadar enerjik bir çocuk varken rahatça uyumak nadir bir olay''
Üstüne bir şey giymekle uğraşmayıp büyüğüne doğru bakmadan telefonundaki bildirimleri kontrol etti ''Eee? Sen neden uğramıştın?''
''Şey, ben-'' Minho genci izlerken sunacak bir sebep bulmaya çalışıyor gibiydi ''Sadece Jeongin'le ilgili yardıma ihtiyacın olup olmadığını kontrol etmek istemiştim''
Jisung buna güldü ''Jeongin sana bağlandığı kadar sen de ona bağlandın değil mi?'' diye takıldı.
Minho buna bir cevap düşünemeden Jeongin oyuncaklarıyla oynamak için kucağından indi ve salona doğru koşmaya başladı.
''Çok tatlı bir çocuk''
''Öyle'' dedi Jisung dolabından akşam yemeğine uygun bir kıyafet çıkarırken ''Ben giyinirken onu biraz oyalasan olur mu?''
''Tabii'' dedi Minho hızlı adımlarla gencin odasından çıkıp salona giderek.
Jisung bir yandan giyinip hazırlanırken bir yandan da evin içinde yükselen gülüşme seslerini dinliyordu.
Aynaya bakıp kendini beğendiğinde odasından çıktı ve salona gittiğinde karşısında gördüğü manzaraya kahkaha atmadan edemedi.
Jeongin elinde tutabildiği bütün oyuncaklarıyla Minho'ya resmen saldırırken büyüklerini mutlulukla güldürüyordu.
''Hazır sen gelmişken sorayım o halde, kaçta orada olmamızı istiyorlar?''
''5 gibi dedi Jeff''
''Yolu biliyor musun?'' diye sordu Jisung.
Minho omuz silkti ''Bir şekilde bulurum, problem değil. Ama sen çoktan biliyorsan takip de edebilirim''
Jisung başını olumlu anlamda sallayıp Jeongin'in birkaç oyuncağını sırt çantasına doldurmaya başladı ''Hadi bakalım İnnie, gezmeye gidiyoruz''
Hep birlikte evden çıktıklarında Jeongin anında Minho tarafından yeniden kucaklanmak istemişti ''Aba!''
''Buna alışsan iyi olur'' diye güldü Jisung kapıyı kilitlerken ''Artık onu hep taşımanı isteyecek. Ayrıca siz ikiniz bir türlü ayrılamadığınıza göre sanırım sen de direkt bizimle geliyorsun, değil mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy'nin Küçük Canavarı 2 -MinSung-
Fanfiction[⚠ İkinci Kitap ⚠] -Tamamlandı- Han Jisung tüm dünyanın gözünde ölüydü. Onun yerine Yang Jeongin adında bir papaz olarak hayatına devam etmeye başlamıştı. Ama sırlar ancak kısa bir süre tutulabilirdi... ⚠Bu kitap, ağır dil ve +18 sahneler içermekte...