Kelime sayımız: 818
----------
'Jeongin' ufak oturma odasına girdiğinde ev arkadaşının şişme yatakta uyuyor olduğunu gördü. Kaldıkları daire küçük olabilirdi ama 2 adam bir şekilde rahat edebiliyordu.
Yoongi sesli bir şekilde horlarken telefonu da hemen yanında duran sehpanın üzerindeydi. 'Jeongin' büyüğün cihazına dikkatlice uzanıp ona rahatsızlık vermeden odanın diğer tarafına gitti ve mesajlara girdi.
İkisinin de telefonlarında şifre yoktu ve bu birbirilerine olan hayati güvenin bir kanıtı haline gelmişti. 'Jeongin' Chan'la olan mesajlara girince milyon tane cümleyi görüp göz devirdi. Yoongi korumaya her dakika her şeyin raporunu veriyordu. Her daim.
Kilise festival zamanında bağış toplamak için bir yarış düzenleyecek ve baş papaz olarak benim de katılmam şart. Sizinkileri yarış pistinden uzak tutabilir misin o süre boyunca lütfen?
'Jeongin' bu ricasından memnundu çünkü gerçekten bu yarışa katılması gerekiyordu, kilise kazanılan parayla ihtiyaç sahibi çocukların okul masraflarını karşılayacaktı.
Chan
Yarış süresince herkesi oradan uzak tutarım, ama bittiğinde ortadan kaybolmalısın.
Bu telefonu kullanırken dikkatli ol Jisung, belirli bir yazma şeklin var ve mesajı senin attığın çok belliydi.
Umarım iyisindir evlat.'Jeongin' telefonu bırakıp oturma odasından ayrılırken bir iç çekti. Bu gerçekten de.... zordu, herkesi ve her şeyi aniden arkasında bırakmak. En azından Yoongi sayesinde ara sıra Chan'la konuşup diğerlerinin de nasıl olduğunu ve neler yaptıklarını öğrenebiliyordu.
En zor şey ise kesinlikle 'Jeongin'in' özgürlüğünün kısıtlanmış olmasıydı. Hatta bazen şehir dışına çıkıp hayatına başka bir yerde devam etmenin daha iyi olup olmayacağını düşünüyordu. O şekilde en azından yanında Yoongi olmadan dışarı çıkabilirdi.
Bunu isteme sebebi Yoongi'yi sevmemesi değildi tabii, sadece onu artık her gün görüyordu ve korumasıymış gibi her yere onunla gitmesi gerekiyordu. İnsanlar bazen sıkıcılaşabiliyordu ve bu bazı insanların başkalarından sıkılması kadar normal bir şeydi.
'Jeongin' birilerinin onu bulabileceği riskinden dolayı bisiklet süremiyordu, koşuya veya yürüyüşe bile çıkamıyordu. Yoongi bu konuda fazla sıkı değildi aslında ve gencin buna minneti sonsuzdu, ama dikkatli olmak zorundalardı işte.
Daldığını fark etmeyen 'Jeongin'i' düşüncelerinden koparan şey kapının çalması oldu, gözlerini kırpıştırıp gerçekliğe dönünce de uyuyan adamın omzunu dürtüp ona seslenmeye başladı.
''Yoongi''
Kapılarında kimin geldiğini görebilecekleri bir delik yoktu, bu yüzden de her çalışında ona her zaman Yoongi'nin bakması şarttı.
''Hmm.. ne?'' dedi Yoongi gözlerini ovuşturarak.
''K-kapı''
Yenice uyanan adam homurdanarak doğruldu ve üstüne tişörtünü geçirip kapıya doğru gitti.
''Kim o?'' diye sordu bir elini kapıya dayayıp diğeriyle de duvarı tutarak.
Sonrasında arkasına doğru sessiz bir işaret yaptı ve 'Jeongin' çamaşır odasına girip arkasından kapıyı yumuşakça kapattı.
Yoongi diğer korumalarla hala arkadaştı ve eve gelip 'Jeongin'i' görecek olurlarsa kesinlikle kafayı yerlerdi. Dolayısıyla Minho da gencin yerini bulmuş olurdu ve şimdiye kadar olan bütün çabaların hepsi çöpe giderdi.
'Jeongin' sessizce çamaşır makinesinin üstüne oturdu ve koridorda olanları dinlemeye başladı. Yoongi'ninki dışında en az 2 ses daha vardı.
Gencin duyduğu kadarıyla seslerden biri Changbin'inkiydi ve diğeri neredeyse bizzat Minho gibiydi. Ama Yoongi ikiliyi mutfağa doğru götürürken 'Jeongin' de seslerin aslında Changbin ve John'a ait olduğunu anladı. Boş günlerinde arkadaşlarını ziyarete gelmiş olmalılardı.
Birileri Yoongi'yi görmek için geldiğinde 'Jeongin' çamaşır odasında takılmaktan rahatsız olmuyordu. Oyun oynayabilmek için telefonu vardı ve 1 hafta sonra koşacağı yarışı düşünebilirdi.
Bu daha önce katıldığı yarış gibi olacaktı ama parkur daha uzundu ve sahil boyunca uzanıp köprüde bitecekti. Bu da gencin işine gelecekti çünkü işi bittikten sonra kimselere görünmeden direk eve gelebilirdi.
Bildiği kadarıyla ailesinin 'ölümünden' haberi vardı. Chan Minho'ya gencin memleketine götürülüp gömüldüğünü söylemişken ailesine de onu yaktıklarını ve küllerini denize saçtıklarını söylemişti.
Jisung ileride bütün bunların nasıl bir hal alacağını çok merak ediyordu, ama şu anlık her şey yolunda gidiyor gibiydi. Büyük ihtimalle bir önemi de olmayacaktı gerçi.
O biçim bir hayata sahip olabileceğini düşündüğü için kendini tam bir salak gibi görüyordu. Şu anda, başına gelenlerden neredeyse 1 sene sonra bile hala kendine en büyüğünden isim yapmış bir mafya olarak hayatını devam ettirebileceğini düşündüğü için kendini salak gibi görüyordu.
Ama gerçekliğe bakınca, aslında sadece kendinden büyük hırslara sahip çenesi düşük bir daddy's boy olup, sonra da ölüp gitmişti.
''Bütün bunların sebebi benim Jisung, buna inanmak istesen de istemesen de.. her yolun sonunda ben varım''
Evet, şu anda buna inanıyordu, ama zamanında inanmış olsaydı bütün bu işkencelere maruz kalmamış olacaktı. O zamanlarda ona gereksiz gelen uyarıları, eşyalarını toparlayıp siktir olup gitmesini söyleyen insanları dinleseydi şu anda çok daha iyi bir yerde olabilirdi.
Öyle olsa şu anda bu cehennemde, pervasız bir kilisede pervasız bir baş papaz olarak çalışıyor olmazdı, çünkü 'kendisiyle aynı cinsten birine aşık olmak çok yanlıştı ve bu ahlaki kurallara aykırıydı'.
Dışarda onu birilerinin bulma korkusu olmadan yürüyebiliyor olurdu. Bu ufacık evde Yoongi'yle sıkışıp kalmamış olurdu, hala kulüpte -bir zamanlar Jisung'un resmen yaşadığı yerde- çalıştığı için akşam ona yaşanan olayları anlatan adamla birlikte yaşamıyor olurdu.
Ama Jisung artık 'Jeongin'di'. Bu şehrin en büyük kilisesinde baş papaz olarak çalışan 'Jeongin'di' çünkü Jisung artık ölmüştü.
Jisung geri gelemezdi. Dünya'nın gözünde ölmüştü ve 'Jeongin' olarak yalnızca ateşlenen silahın ardında bıraktığı duman gibi olan anılarına tutunacak kadar bir şansı kalmıştı.
Çünkü o silah ateşlendikten sonra elinizde kalan tek şey geride bıraktığı dumandı. Sonrasında geriye dönmeyi ne kadar isteseniz de işin ucunda sadece yıkıma sebebiyet vermiş olurdunuz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Daddy'nin Küçük Canavarı 2 -MinSung-
Fiksi Penggemar[⚠ İkinci Kitap ⚠] -Tamamlandı- Han Jisung tüm dünyanın gözünde ölüydü. Onun yerine Yang Jeongin adında bir papaz olarak hayatına devam etmeye başlamıştı. Ama sırlar ancak kısa bir süre tutulabilirdi... ⚠Bu kitap, ağır dil ve +18 sahneler içermekte...