Hanzade gelen akıncıya doğru yürümeye başladı. Akıncı atından iner inmez sultanın önüne eğildi.
'Sultanım Komutan Giomar askerleri ile birlikte bu tarafa doğru geliyor'
Hanzade yarına kadar dinleneceğini sanan askerlerine derhal toparlanmaları ve mevziilenmeleri gerektiğini emretti.
Kendini toparlayıp Komutan Giomar'ı atının üzerinde kılıcı ile karşılayacaktı.
Askerler heyecan içinde Hanzadenin ardına dizilip sıralandılar.
Ufuktan görünen küçük ordu onları gevşetse de Hanzadenin uyarısı ile kendilerine geldiler.
'Askerlerim unutmayın ki bunlar henüz karşılaşacaklarımızın bir parçasıdır'
Ancak Giomar Hanzade kadar temkinli değildi.
Karşısında bi kadın komutanın olduğunu işitince geceden şaraplarını için kutlamalarını erken yapmışlardı.
Hanzade ve Giomar karşı karşıya idi.
Komutan Giomar karşısındaki kadının onu anlamadığını düşündüğü için lakayıt cümleler kuruyor kendi kendine gülüyordu.
Hanzadenin ona onun dilinde cevap vermesi ile şaşkınlıkla gözlerini açtı.
Dostca bir anlaşma yapmak isteyen Hanzade elbette kendine uygun bir cevap alamamış ve derhal kılıcını kuşanmıştı.
*2 Ay sonra*
Payitahtta bugün Divan Toplantısı vardı. Dün akşam saatlerinde saraya gelen haberci
İtalyan topraklarına yapılan seferin detaylarını vermiş ordunun durumunu anlatmıştı.
Sultan Süleyman Divan Toplantısından önce sabah namazını kılmış seccadesinde tesbihini çekerken bir yandan yataklarında aylardır kısa uykular uyuyan Mahidevrana daldı.
Her gece sabahlara kadar kızı için hatimler ediyor dualar okuyordu.
Kirazı andıran dudakları mora dönmüş göz altları kızarmıştı, süt beyazı teni adeta solgun bir çiçek gibiydi.
Hekiminin talimatı ile melisa şurubu ile zorla uyutmuşlardı.
En az Mahidevran kadar o da elbette kızını düşünüyordu.
Hanzade evelallah bunun altından kalkardı amma bir daha Süleyman böyle bir ağrıya dayanabilir miydi? Muamma
Usulca yerinden kalktı. Mahidevranın alnını öpüp odadan çıktı.
Kapıda onu paşalarından Lütfi Paşa karşılamıştı.
'Hünkarım sabahınız hayrolsun bu mektup size geldi. Leodan yazmakta lakin bir malumatımız yoktur'
Sultan Süleyman telaşla mektubu aldı. Leo dedikleri İbrahim Paşaydı.
Sultan Süleymana Paşası olarak değil bir arkadaşı olarak yazdığı mektuptu.
"Ey Süleyman,
Ben Leo sana yâren olan bir çoban evlatlarına arkadaş olan bir kemancı bil ki evladın bana emanettir. Ocağımızda Hanzadeye emanettir.
Bilirim şimdi seninde Gülbahar Hatununda içi içini yer amma telaş etmeyin Kızınız öyle cengaver ki ocağımızda ondan güç almakta Allahın izniyle pirinçlerimizle döneceğiz Sarayımıza..."Süleyman yüzündeki gülümseme ile mektubu kapattı.
'Ala'
Lütfi Paşayıda ardına alarak Divan-I Hümayuna ulaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAHTİN VARİSİ
Historical FictionBen Hanzade... Güllerin açtığı mevsimde Saruhan Sarayında Dünya'ya gözlerimi açtım babam Şehzade Süleyman ve dedem Sultan Selim uğrumda yemekler altınlar dağıtmış hanedana bir hanım sultan daha katılmıştı. Lakin öyle olmadı Ben Hanzade Sultan diye s...