Sam mirza askerlerden kurtulmaya çalışıyordu. Sultan Süleyman ona doğru hışımla yürüdü.
'Ne olur ataların gibi hainlik etmiş olma bana Sam Mirza'
'Hünkarım yemin ederim ben hain değilim bu tacı sultanımızın başında daha evvel gördüğüm için kendisinin buralarda ava çıkmış olduğunu düşündüm ancak bir iz göremediğim için bende Saraya doğru yola çıkmıştım.'
Sultan Süleyman askerlerine işaret edip Sam Mirzayı bırakmalarını istedi. Sam Mirza kollarını ovarak ağacın dibindeki Şehzade Mustafa'nın yanına ilerledi.
'Şehzadem ben bir acemim soyum size oldukça hainlik etmiştir lakin siz bana aileme sahip çıktınız yolunuzda canım feda benden şüpheniz olmasın kardeşinizi hanedanızın kıymetli sultanını elbette bulacağız'
Şehzadeyi elinden tutup kaldırdı.
Hanzade gözlerini açtığında boynundaki derin acıyı hissetti. Ayağa kalkıp yürüdü ayağındaki ağırlığı ona engel olması için koymuş olmalılardı lakin onlar Hanzadeyi tanımıyolardı.
Hanzade ağırlığı kucağına alıp seslerin olduğu yöne doğru ilerledi. Konuşan bir kadın ve bir adam vardı ve dikkatlice dinlemeye başladı.
Duydukları karşısında hayretler içerisinde kalmıştı. Konuşma bittikten sonra yerine geçip hiç uyanmamış gibi davrandı.
Yanına iki kadın girmişti. Bir tanesi saray mensubuydu zira Hanzade sesleri aklında iyi tutardı.
Akşama doğru kapının önündeki hareketlilik azalmıştı. Hanzade ayağındaki ağırlıktan bir şekilde kurtulmalıydı.
İbrahim paşanın ona öğrettiği taktikleri düşündü bu ağırlıktan kolayca kurtulmuştu.
Ufak pencereden başını uzattı. İki kişi vardı bir ara eşkıyalara bekçilik yapan adamlara benziyorlardı para ile her şeyi yaparlardı.
Hanzade derin bir nefes çekip dışarı çıktı adamlar üzerine gelmeye yeltendiğinde onlara elindeki altınları gösterdi.
'Ben buradan çıkıp gideceğim ve sizin canınızı bağışlayacağım sizi de bir daha payitahtta görmeyeceğim anlaşıldı mı?'
Adamlar keseleri alıp hızla uzaklaştılar. Hanzade bir an evvel geri dönmeliydi belki abisine yetişememişti ama kardeşine yetişebilirdi.
Şehzade Selim İstanbula henüz girmişti. Sarayburnuna gitmek için Üsküdarda onu bekleyen geminin limana yanaşmasını izliyordu.
'Selim'
Şehzade gürleyen ses ile arkasına baktı. Ablası Hanzadeydi.
'Abla'
'Buldum seni şükürler olsun rabbime sağ salim geldin'
'Abla ne oluyor zaten binlerce asker ile geldim'
Hanzade kardeşine olanları anlattı birlikte gemiye bindiler. Ve evlerine doğru yola çıktılar.
Sarayda askerler dört bir yana dağılmış Hanzadeyi arıyordu.
Mahidevran Sultanı artık sarayda kimse tutamamıştı. Atına atlayıp kızını aramaya koyulmuştu.
'Sultanım artık saraya dönelim bu vakitte karşıya geçemeyiz bir gemi dahi geçmez'
'Yanılıyorsun Gülşah bir gemi geliyor ve ben o gemi ile Üsküdara geçeceğim'
Gemi limana yanaşınca içinden askerler indi ve Mahidevrana selam verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAHTİN VARİSİ
Fiction HistoriqueBen Hanzade... Güllerin açtığı mevsimde Saruhan Sarayında Dünya'ya gözlerimi açtım babam Şehzade Süleyman ve dedem Sultan Selim uğrumda yemekler altınlar dağıtmış hanedana bir hanım sultan daha katılmıştı. Lakin öyle olmadı Ben Hanzade Sultan diye s...