Hanzade bir kaç saat evvel abisinin geçeceği yola ulaşmıştı. Ancak ne gelen ne giden vardı. Şehzadenin alayı ya hayli yavaş ya da rüzgar kadar hızlı idi.
Hanzade öylece atının yanına çökmüştü. Kafasının içinde bin bir türlü hadise geziniyordu.
Korku ve üzüntü tüm bedenini esir almış onu boğuyordu.
Bir tıkırtı duymuştu. Sessizce ağacın arkasına gizlendi. Bu adam oldukça iri yapılı biriydi belli ki. Ancak bu yolda ne işi olabilirdi. Atının yavaşlaması ile irkildi.
Adam atından inip sağına soluna bakındı. Hanzadenin atının izlerini farketmişti. Artık gizlenmenin bir manası olmadığı için Hanzade yerinden çıktı.
'Sen kimsin Hatun burada ne işin olur?'
Hanzade cevap vermeden adama doğru yaklaştı.
Mahidevran Sultan telaş içindeydi. Sultan Süleyman Şehzade Mustafayı karşılamaya gitmişti. Tüm Saray ahalisi her yerde Hanzadeyi arıyordu. Gül ağa olanları işitmiş derhal sultanının yanına koşmuştu.
Şehzade Süleyman artık yürüyordu. Elinde ki tahta kılıç ile validesi Güleda sultanın kucağından inip Sultan Süleymana doğru koşmaya başladı.
Güleda haseki yetişmeye çalıştı ancak Sultan Süleyman onu eli ile durdurup torununa kucağını açtı.
'Benim Aslan Şehzadem hoş geldin sefa geldin'
Şehzade Mustafa babasının elini öptükten sonra birlikte saraya doğru yola çıktılar.
'Hünkarım sizlere Aydın Beylerbeyi Ramazan Paşa ile sancakbeylerinin duaları ve selamları ile geldim.
'Ve Aleyküm Selam eksik olmasınlar, Aydın seyehatiniz nasıldı?'
'Ziyadesiyle iyi geçti hünkarım Süleymanım Deryayı pek sevdi.'
'Benim aslanım belli ki derya ile pek alakalı bir komutan olacak.'
Sultan Süleyman Sarayburnu'ndan kalkan araba ile saraya dönüyordu. Sarayın girişinde onu İbrahim Paşa bekliyordu. Şehzade Mustafa İbrahim Paşayı gördüğünde pek sevinmişti. Ailesinden bir parça ve babasın her daim yanında olan bir devlet adamından ziyade İbrahim onun için babasının kardeşiydi.
Sultan Süleyman arabadan indiğinde ardından Şehzade Mustafa inmişti. İbrahim Paşanın ona selam vermesine müsaade etmeden ona sarılmış hasret gidermişlerdi.
'Şehzadem, Mustafam sefalar getirdin'
'Seni görmek güzel İbrahim her vakit güzel'
Güleda Sultanı karşılamaya harem kahyası Fidan Hatundu.
'Sultanım sefa geldiniz, rahat gelebildiniz mi?'
'Çok şükür Fidan, eksik olma validemiz ve sultanlarımız neredeler onları görmek isterim.'
Fidan Hatun bir şey söylemeden ona yol gösterdi. Yüzündeki tuhaflık her halinden belli oluyordu. Güleda Sultan haremde bir tersliğin olduğunu anlamıştı derhal validesinin yanına gitmeliydi.
Mahidevran Sultan Hanzadenin henüz ortaya çıkmadığından ötürü hayli telaşlıydı. Gülşah kalfa onu rahatlatmaya çalışsa da nafile işe yaramıyordu.
Güleda Sultan validesinin dairesine gelmişti. Onu durgun görünce telaşla hızlandı.
'Validem hayırlar olsun nedir bu haliniz?'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAHTİN VARİSİ
Historical FictionBen Hanzade... Güllerin açtığı mevsimde Saruhan Sarayında Dünya'ya gözlerimi açtım babam Şehzade Süleyman ve dedem Sultan Selim uğrumda yemekler altınlar dağıtmış hanedana bir hanım sultan daha katılmıştı. Lakin öyle olmadı Ben Hanzade Sultan diye s...