Oyun

364 36 2
                                    

'Sultanım hayırlı sabahlarınız olsun halanız Fatma Sultan gelmişler Av köşkünde sizi bekliyorlarmış'

'Elmas ağa ne için ben oraya gidiyorum Sultanımızı sarayda layıkı ile karşılayın'

'Fatma Sultanımızın bizzat emri böyle Sultanım'

Hanzade anlamayarak Elmas Ağayı onayladı. Hazılanıp Av köşküne gitmek için yola çıktı.

Köşke geldiğinde Fatma Sultanın kapı eşrafından kimse ile karşılaşmamıştı bu onu hayli tedirgin etmişti. Acaba Fatma Sultanın başı dertte miydi?

Yüzünde hissettiği karaltıdan sonrasına dair bir şey hatırlamıyordu.

Gözlerini araladığında bir kadırgada olduğunu farketti.

Yattığı sedirden kalkarak yukarı çıktı. Bu bir sefer gemisiydi. Ancak nereye sefer düzenleniyordu? Bunu bilmiyordu.

'Sen kimsin neler oluyor?'

'Sultanım, Sefer için tatbikatımız tamamlandı rotamızı batıya ne vakit çevirelim?'

'Ne diyorsun Reis ne seferi?'

'Sultanım fermanınız üzerine batıya bir sefer düzenlendi. Hazırlıklar ancak bitti. Bugün dindi denizin dalgaları'

Hanzade hafızasını yoklasa da aklına kathiyyen böyle bir ferman verdiği gelmiyordu.

'Payitahttan ne kadar uzaktayız?'

'Yarım gün kadar'

'Geri dönüyoruz Reis derhal!'

Hanzade sinirle Kamaraya yürüdü. Ellerini kıyılara yaslayıp uzaktan görünen İstanbula baktı.

Neler olduğunu anlamıyordu. Gemi yarım günlük mesafeyi dönene kadar babası ve annesi oldukça endişelenecekti.

Sıkıntıyla başını ovuşladı. Denizin lodusunu içine çekti.

Sultan Süleyman bütün Payitahtı ayağa kaldırmıştı. Her yerde Hanzade Sultan aranıyordu. İbrahim Paşa olumsuz sonuçlar ile geldikçe Süleyman iyice telaşlanıyordu.

Hareme gidip durumu Mahidevrana anlatmalıydı.

Hürrem Mahidevranın dairesindeydi. Mihrimah ve Cihangirin ısrarı üzerine ikisi de gergin bir ortamda oturuyorlardı.

Sultan Süleymanın geldiğini haber aldıklarında ayaklandılar.

'Hünkarım sefa getirdiniz'

'Mahidevranım, gülüm baharım sana böylesine bir haber ile gelmek istemezdim ancak bunu bilmeye hakkın var'

Sultan Süleyman cariyelere çocukları almaları için işaret ettiler.

'Hünkarım korkutmayın beni neler oluyor?'

'Hanzade yok!'

Mahidevran telaşla sendeledi. Hürrem koşup onu kolundan tuttu.

'Hünkarım işinize karışmak istemem ancak Hanzade Sam Mirzanın evinde olabilir bildiğim kadarıyla kız kardeşine talim öğretecekti.'

Süleyman Hürreme teşekkür edip derhal Saraydan ayrıldı. Sam Mirzanın yalısına doğru yola çıktı.

Sam Mirzanın annesi Sultan Süleymanı karşıladı. Kadında ayrı bir telaş vardı.

'Hünkarım korktuğum başıma mı geldi yoksa evladıma kıydılar mı?'

'Ne dersin sen Hatun?'

'Oğlum yok sabahtır ne iz ne bi haber sandım ki ona geldiniz.'

'Hanzade buraya geldi mi?'

Ev ahalisi olumsuz biçimde kafasını salladığında Süleyman yalıdan çıkıp gitti.

Yatsı vakti geçtiğinde Haremin kapıları açıldı. Hanzade tüm asaleti ile kapıdan içeri girdi. Evvela hareme uğrayıp kendine çeki düzen verdi.

Ardından Has odaya doğru yol aldı. Onu kapıda İbrahim Paşa karşıladı.

'Hanzade nerelerdesin sen Şükürler olsun rabbime iyisin'

'Sorma İbrahim başıma gelenleri bir geminin içinde uyandım güya ben sefer istemişim. Şimdi babam ile görüşmem icab ediyor mümkün müdür?'

İbrahim eli ile Hanzadeye yok gösterdi. Hanzade hızlı adımları ile Babasının odasına yürüdü. Kapıyı çaldı.

'Hünkarım'

'Hanzade! Sen neredesin evladım canımdan can kopardın'

Hanzade koşup babasına sarıldı. Başından geçenleri anlattı.

'Hünkarım dilerseniz herkesi şahit gösterebilirim'

'Lüzumu yok Hanzadem elbette mantıklı bir açıklaması vardır ordunun sen bunları düşünme git dinlen hayli yorulmuşsun belli ki validen de merak içinde dairesinde gönlünü ferahlat'

Hanzade annesinin yanına gitti. Mahidevran onu bütün şefkati ile sarıp sarmaladı. Hanzade validesinin kollarında minik bir kız çocuğuna dönmüştü.

Hanzade bütün günü Sarayda geçirmek istiyordu. Dün oldukça zor geçmişti ve bedeni yorgundu.

Kendini kitaplarına kaptırmıştı. Kız Kardeşinin gelişi ile yüzü aydınlanmıştı.

'Zarife Mihrimah ile bana ot kaynatın malum havalar soğuyor hasta olmayalım'

Zarife Sultanları için içecek hazırlamaya gittiğinde Hanzade ve Mihrimah kardeş ve iki dost gibi oturup dertleşiyorlardı.

Gül ağa Mihrimahın odada olmadığını fırsat bilerek Hürrem Sultanın yanına gitti.

'Sultanım Fatma Sultanımız akşam vakti burada olacaklardı lakin evvela Şehzade Mustafaya uğrayacaklarmış'

'İyi olmuş bu bizim de işimize gelir diğer işi hallettin mi?'

'Halloldu sultanım siz hiç merak buyurmayın'

'Elmas ağa ve adamları be yaptınız?'

'Boğazın serin sularına bırakıverdik sultanım hiç bir şahit bırakmadık'

'Güzel bu daha başlangıç Gül Ağa hakettiğimiz yere çıkana kadar pes etmeyeceğiz.'

Kuşluk vakti Süleymanın kapı ağalarından biri ona Rüstem Paşanın geldiğini ve konunun mühim olduğunu söyledi.

Rüstem Paşa huzura girip söz aldı.

'Hünkarım dün akşam vakitlerinde Hanzade Sultanımız Eminönü'nde bir gemiden inmiş. Hayli telaşlıymış doğruca da saraya gelmiş.'

Süleyman Rüstemi onaylayarak huzurdan çıkmasını emretti.

Az evvel gelen araştırmacı Sam Mirza için de aynı şeyleri söylemişti. Süleymanın kızının itikadı tamdı.

Ve Süleymanında kızına güveni tamdı ancak bunu yıkmaya çalışan birileri vardı.

TAHTİN VARİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin