Sonsuz Veda

417 47 0
                                    

Dün akşamki güzel yemekten sonra her bir kardeş yorgun gelmiş hemen uyumuşlardı. Mustafa yarın Manisa'ya dönecekti ancak içinde bir huzursuzluk vardı.

Seher vaktinde uyanmış namazını kılıp has bahçeye inmişti. Saray eşrafından aşina olmadığı yüzler vardı.

'Şehzadem?'

'Gülfem Hatun hayırlı sabahlar nedir bu kalabalığın sebebi?'

'Valide Sultanımızın vakfından geliyorlar şehzadem'

Mustafa kadını selamlayıp yanından ayrıldı. İçindeki tuhaf his geçmiyordu. Başını sağa çevirdi babası ve annesi birlikte Has odada konuşuyordu.

Gülümsedi Mustafa babasının annesinin aşkına duyduğu bir sadakat vardı.

Seyis Rüstem ağanın sarayın ücra yanından geldiğini gördü. Ardından ise kardeşi Selim geliyordu ve hayli telaşlıydı.

'Selim'

'Abi'

'Hayrola kardeşim düşünde atları mı gördün yoksa?'

'Yok abi ben at binmeyi öğreniyorum'

'Selim senin mektep derslerin bitmedi ki vakti değildir henüz kim müsaade etti buna?'

'Validem tembihledi Abi'

Mustafa kardeşinin başını okşadı. Elbette annesinin işiydi bu Şehzade Selim içeri girerken hiçte kulağına yabancı gelmeyen bir sesten çığlıklar işitti.

Harem haznedarı Daye Hatunun sesiydi.

Endişe içinde hızla sesin geldiği yöne doğru koştu. Sesler Valide Hafsa Sultanın odasından geliyordu.

İçeriden şimdide babasının sesleri geliyordu.

Koşarak içeri atladı Babaannesi Hafsa Sultan yatağında öylece yatıyordu.

Kardeşi Hanzadeyle göz göze geldiler Hanzade hıçkırıklar ile abisine sarıldı.

Sanki Dünyada bir mevsim eksilmişti.

Asaletten gölgesi silinmişti.

Valide Sultanın kızlarına haber çoktan gönderilmek için yola çıkmıştı. Payitahttaki iki kızı ise Saraya girmişlerdi.

Hatice ve Şah Sultan şaşaalı takıları gösterişli taçlarını takmamışlar siyahlara bürünmüşlerdi.

Koca Sarayın duvarlarından gözyaşı akıyordu.

Sultan Süleyman annesine keder içinde veda ediyordu. Bugüne kadar onun ışığıyla atmıştı her adımını Koca Devletin Yedi İklimin padişahı Sultan Süleyman bugün çaresiz ve acizdi.

Validesinin üzerine atılan her toprak kalbine bir ok gibi saplanıyordu. Sağ tarafında İbrahim Paşa sol tarafında Şehzade Mustafa vardı.

Usulca ellerini onlara doladı. Onlara güç veren adamın bugün onların vereceği güce ihtiyacı vardı.

Şeyhülislam efendinin duaları ardından Validenin başucundan ayrıldılar. Şimdi bu Saraya girmek acıydı.



Hanzade adeta perişan olmuştu. Hayatında gördüğü en güçlü en saygın kadındı Hafsa Sultan onun duasını almadan kimse bir adım dahi atmazdı.

Şimdi kim bu Sarayda duasız nasıl yürüyecekti.

Sultan Süleyman Saraya dönmek istememişti. Haliçte öylece dalgaları izliyordu.

TAHTİN VARİSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin