*Kuşaktan Kuşağa Geçen Hastalık*

1.1K 84 103
                                    

Ve bölüm sonunda geldiii... Ya öldüm öldüm dirildim. Nerelerde yazdığımı bu dram dolu bölümü bilseniz halime gülerdiniz...

Bölüm başındaki tiradi dikkatli okuyunuz. Bir yerlerinizi inciltebilir, veya bir hastalığa yakalandığınızı öğrenebilirsiniz. Şimdiden iyi okumalar, bol yorumlar.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Küçükken amansız bir hastalığa yakalanmıştım, ben küçük bedenimle bu hastalığın farkına varamasam da büyüdükçe işin ciddiyetini anlayacak kadar hayatıma etki etmesi ile farkına vardım. Bir sürü bununla ilgili kitap okumuş haberler görmüş, filmler izlemiştim. Romantik komedi olmadığı sürece gerçekçi olması gerekirse bu hastalık insanlara kayıplar ölümler getiriyordu. İnsanlık ortaya çıktığından beri bu hastalıkla mücadele ediliyordu. İlk başta önemsenmese de sonraki nesillere etkisi fark edildi. Bu hastalık yüzünden bir sürü savaş olmuş binlerce insan ölmüştü. İnsanların hepsi sessizce bu hastalığı ile sürüyordu. Herkes bu hastalığın çaresi için birilerinden medet umuyor, daha ağır hastalıklı insanlarla karşılaşıyorlardı.

Annemden geçmişti bu hastalık. Ona da anlattıklarına bakılırsa annesinden geçmişti. Annem hala ümitliydi tedavi edilebileceğine, bende deniyordu çarelerini. Halbuki anneannemde bunun etkileri yüzünden ölmüş, daha bir çok tanıdığı bu rahatsızlık yüzünden gözünün feri sönmüştü. Annem tedaviye tepki vermediğimi gördüğü her an üzülse de çabalamaya devam ediyordu. Babamın sevgisini verebileceğini sanıyor, daha da üstüme titriyordu. İlk başlarda her aile de var sansam da öyle bir illetti ki bu insan seçiyordu.

Küçükken babamı herkesin babası gibi sanan ben büyük bir şok geçirmiştim. Bir okul bahçesinde fark etmiştim bu hastalığa belirli kişilerin yakalandığını. Babalarda çocukların elini tutup onlarla dans edebiliyordu, yanaklarından öpüyor, ona sarılıyordu. Sonra yaşımı aldıkça bu hastalığa yakalananları seçebildim. Oldukça yaygındı ülkemizde de. Çevremde o kadar fazla insan da vardı ki kimse kendi derdinden başkasınınkini umursamıyordu. İnsanlar bu sebepten eli ayağa tutmaz vaziyete geliyordu. 

Tıp kaç yüzyıl ilerlerse ilerlesin buna tedavi bulamayacağını bilen kişiler vardı. Onlar bizlerdik. Yaş almaya başladıkça bu hastalığın annemin belini nasıl büktüğünü izlemiş, gözlerinden akan zehirin içindeki hastalıktan dolayı olduğunu anlamıştım. Ona göre bu hastalık insanı öldürmüyor süründürüyordu. Haklıydı da. Bir de bu hastalığın üstüne annemin kalbine vurmuştu, o zaman ilaç verdiklerinde küçük aklımla hastalığın tedavisinin bulunduğunu sanmıştım. Annemin içtiği ilaçların babama etki edeceği düşüncesi, onun o günden sonra gözlerine ışıltı ile bakmam babamın bile en ufak bir kıpırtı göstermemesi benim de iyileşemeyeceğimin kanıtıydı.

Yıl geçtikçe sizi daha da yoran bu hastalık saçlarınızın her bil teline ak düşürüyor, gözlerinizin altında göz yaşına yeni bir yol çiziyordu. Ak teninizin ışığı sönerken dudaklarınızı da hastalığınız yüzünden bir kırıklık oluşuyordu. Bazı insanlarda nefret kusturuyor, bazılarının da vücudu yorgunluğa teslim oluyordu.

Örümcek İpi +18 ( DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin