"Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da göze alsın. Çünkü karanlığa uzun süre bakarsanız, karanlık da sizin içinize bakmaya başlar."
– Friedrich Nietzsche🥀
Alaz'dan
Onu ilk gördüğüm anı hatırlıyordum. Dayanamamış fotoğraflarını çekmiştim. Sonrada yaptığımın yanlış olduğunu düşünüp o fotoğrafları silmeye karar vermiştim ama tek bir fotoğrafa saatlerce bakmıştım.
Yüzü kadraja dönüktü, gördüğüm en güzel gözlere sahipti. Mavisinde cennet vardı. Duru bir su gibi huzurluydu.
Kokusunu merak etmiştim, ses tonunu, gülüşünü.Sanki bana bakıp bir kere gülse her şey düzelirdi.
Onu ikinci gördüğüm anı hatırlıyorum. İçimden demiştim ki keşke gözlerine yakından bakabilsem.
Sanki bana bakıp her şey düzelecek dese her şey düzelirdi.
Onu üçüncü gördüğüm anıda hatırlıyorum. Bu seferki tesadüf değildi. Bile isteye onun hep geldiği o kitapçıdaydım. Biliyordum birazdan şu kapıdan girecek ve yeni bir kitap alacaktı.
Beni hiç farketmeden, çekip gidecekti.Sanki beni bir kere farketse her şey düzelirdi.
Sonra bir gün beni farketti, bana güldü ve her şey düzelecek dedi.
Düzelmedi.
Hayatımda ilk kez normal bir hayat dilemiştim. Hayatımda ilk kez birinin elinden tutup bu cehennemden kaçmak istemiştim.
Ona aşık mıydım? Hayır bu kadar basit değildi. Ben ona vurgundum. Ben ona yanıyordum, sonunda onuda kendimle yakmıştım.
Şimdi onun başında öylece uyanmasını bekliyordum. Yaralıydı benim kar çiçeğim. Onu koruyamamıştım, diğerleri gibi.
Onu oradan çıkarmaya giderken çok korkmuştum. Ben bir sürü ceset taşımıştım, ben bir sürü cesedin başında beni affetmesi için yalvarmıştım. Hepsinin kamburu sırtımdaydı.Eğer onu oradan çıkaramasaydım, eğer onunda cesedini taşısaydım.
Düşüncelerimi susturmak için onun güzel yüzünü inceledim. Daha fazla düşünürsem boğulacaktım.
Dudağının kenarında ki yaraya baktım. Boğazındaki morluklara."Ölseydin, yetişemedeydim. Ölürdüm kar çiçeği. Belki inanmazsın ama sen bu canavarın nefes alma sebebisin," diyip yaslandığım duvardan sırtımı ayırdım.
Onu uyandırmak istemiyordum, yavaşça yatağın köşesine oturdum.
"Çok küçüktüm Ayza. Bana seçme şansı sunmadılar keşke sunsalardı. Babam istedi yaptım. Çünkü korkağın tekiydim. Babam dediki yaparsan annen gelir," susup histerik bir şekilde güldüm.
"Aptaldım, küçüktüm inandım. Oysa annem gözlerimin önünde ölmüştü." Sağ elimi kaldırıp saçlarına dokundum."Her şeyi anlamaya başladığımda çok geçti. Ben sandım ki o bir psikopat evet öyleydi ama bunu yapma sebebi sadece bu değildi. Başka adamlar vardı her şeyin başında Ayza. Çok başka işler," diyip sustum. Derin bir nefes aldım.
"Sonra bırakamadım çünkü onları bitirmem gerekiyordu. Onları içerden öyle bir bitirmeliydim ki bir daha kimsenin kılına zarar veremesinler. Ben çok özür dilerim senden. Belki beni hiç affetmezsin ama en azından sana olan sevgime inan." Ayağa kalktım, odadan çıkma vaktim gelmişti.
Uyandığında beni umarım dinlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyanist-XIII-
Mystery / ThrillerHer şey ölümle başladı, aşkla varoldu. Kardan kalbini kordan bir adama teslim etti. Adam sadece intikam istedi. Kadın aşk istedi. Adam sadece ölüm istedi. Kadın yaşamak istedi. Adam sadece hissetmek istedi. Kadın her zaman hissediyordu. Bu hikayen...