İnstagram- carmenella.13Kadere inanır mıydınız? Ben bazen inanırdım bazense hiç inanmazdım. Zaten tesadüfler kaderimizi yaratmaz mıydı?
Tam şu an elimde kek dolu bir tabakla onun kapısının önündeyken kadere inanıyordum. Benim en güzel tesadüfüm. Cidden ona kek getirmiştim,sanırım Aden'i dinlememeliydim. Buluşmanın üzerinden iki koca gün geçmişti ve karşılaşmamıştık bile. Ablam çoktan işe gitmişti. Onda da garip haller vardı ama Alaz'a o kadar odaklanmıştım ki başka bir şeyle ilgilenemiyordum. Kapının açılma sesiyle sol tarafa baktım. Aden evden çıktı Çınar gelmiş olmalıydı. Beni görünce duraksadı.
"Cidden mi? Kapıyı hala çalmadığına inanamıyorum." Haklıydı neredeyse yarım saattir dikiliyordum.
"Bu çok saçma bir fikirdi,vazgeçtim." Şimdi kaşlarını çatmış dik dik bana bakıyordu. Ona yaptığım itiraftan beri peşimi bırakmamıştı.
"Bana daha sonra teşekkür edersin." Ben daha ağzımı açamadan Alaz'ın ziline basıp koşarak aşağıya inmişti.
Önce piyanonun sesi kesildi,adım seslerini duymaya başladığımda hala aklımda koşarak kaçma fikri vardı. Kapının açılmasıyla öylece ona bakakaldım.
"Tusem?"
Neden buradasın der gibi söylemişti.Sahiden neden buradaydım? Elimde ki tabağı biraz havaya kaldırıp "Kek." diyebilmiştim sadece.
Bir tabağa bir bana bakıp tek kaşını havaya kaldırdı. "Kek?" diye sorduğunda ciddi ifadesi dağılmıştı.
"Portakallı." Tam şu an aptal gibi gözüktüğüme emindim. Garip bir ses çıkarıp boğazını temizledi. Ellerini ellerimin üzerine koydu artık tabağı beraber tutuyorduk.
"Kahvaltı ettin mi?" Etmemiştim. Yaklaşık iki saat sonra dersim vardı.
"Etmedim.Derse yetişmeliyim." Ellerimi tam geri çekecekken tutuşunu sıkılaştırdı.
"Yetiştiririm.Senin yaptığın kekleri tek başıma yemem büyük kabalık olurdu." Bunu dedikten sonra tabağı almış ve geri çekilmişti. "Gel."
Sadece kafamı onaylar şekilde sallayıp içeriye adım attım. Koridora geçtiğimde kapıyı kapatmıştı. Botlarımı ve montumu çıkarıp astım. Dikkatimi ilk çeken duvarların rengiydi bizimkinin aksine griye boyanmıştı. Bizim buna hiç vaktimiz olmamıştı. Odaların düzeni aynıydı. Bir adım sonra solda salon vardı, tam karşısında sağda mutfak. Soldaki ikinci kapı lavaboydu ama diğer iki kapı kapalıydı nasıl kullandığını bilmiyordum.
Boğazını temizlemesiyle ona döndüm. "Salona geç." Kek tabağını elime verip mutfağa girmişti. Arkasından bakmayı bırakıp salona girdim. Bütün eşyalar siyahtı duvarlarda ki tablolar ve çerçevelere kadar. Solda küçük bir yemek masası vardı ve üzerinde bir kupa duruyordu. Kokusundan içerisindekinin kahve olduğunu anlamıştım. Televizyonu yoktu,izlemediğini tahmin ediyordum. Sağda koltuklar vardı ve ortada küçük bir sehpa yerleştirmişti. Üzerinde kapalı bir şekilde laptop duruyordu.
"Ayakta dikilmeyi seviyorsun." Kendimi rezil etmeyi bırakmalıydım. Sol tarafta ki masaya doğru gidip tabağı üzerine koydum. Sandalyeye yerleştiğimde o da arkamdan gelmiş ve karşıma oturmuştu.Elinde ki mor kupayı önüme bıraktığında bana kahve hazırladığını anlamıştım.
"Teşekkür ederim." Kekten bir dilim alırken cevap vermişti.
"Nasıl sevdiğini bilmediğim için süt tozu ekledim.İstersen şeker de getirebilirim." Sen gibi seviyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Piyanist-XIII-
Mystery / ThrillerHer şey ölümle başladı, aşkla varoldu. Kardan kalbini kordan bir adama teslim etti. Adam sadece intikam istedi. Kadın aşk istedi. Adam sadece ölüm istedi. Kadın yaşamak istedi. Adam sadece hissetmek istedi. Kadın her zaman hissediyordu. Bu hikayen...