Zaman akıyordu. Süsen ve Ömer'in son konuşmalarının üzerinden geçen birkaç günde hiçbir şey değişmedi. Ömer olduğu yerde donup kalmış gibiydi. Kıza yaklaşmaya cesareti yoktu, korkuyordu. Ama uzaklaşamayacak kadar çok seviyordu. Bekle, diyordu kendine. Bekle. Zamanı gelince adım atacak gücü kendinde bulacaksın. Böylece uzaktan Süsen'i izleyerek geçirdi son birkaç günü.
Yeni bir okul gününde Ömer ve Oğulcan en arka sırada yerlerini almışlarken, sınıfa Süsen girdi. Peşi sıra da Emir. Emir'in elinde kafeteryadan aldığı kahve vardı. Süsen sırasına geçince Emir de yanına ilerledi ve kahveyi sıranın üzerine bıraktı. "Sana." dedi sadece. Süsen anlamaz gözlerle bakıyordu çocuğa.
—Anlamadım? Ne bu şimdi?
—Sabah kahven. Fark ettim de, sabahları çok sık kahve içiyorsun. Senin için.
—Böyle bir şey istemedim ama senden.
—Kırma beni. Sadece bir kahve. Hem benimle iç de demiyorum ki.Kız onaylamak için kafasını salladı ve kahveyi kabul etti. "Teşekkür ederim." diye de ekledi. Emir gülümseyerek yerine geçecekken Harika'yla göz göze geldi. Kızın yüzü asıktı. Ama bu Emir'in pek de umurunda değildi aslında. Sadece kız konuşalım diyerek onu dışarı çağırınca ofladı. Yine ne söyleyecekti acaba? Sınıftan çıktıklarında Harika hızla konuya girdi.
—Neydi az önceki haller?
Emir sessiz kaldı.
—Emir. Eğer birlikteysek başka birine bu tarz şeyler yapmanı kabul edemem ben. Hem de Süsen'e.
—Bir dakika bir dakika. Nesi varmış ki Süsen'in?
—Konu bu değil. Biz neyiz tam olarak?Çocuk alayla güldü ve baktı Harika'ya.
—Gerçekten bu soruyu sorduğuna inanamıyorum. Harika belli ki bazı şeyleri yanlış anladın. Evet seninle vakit geçiriyorum, doğru. Ama hepsi bu. Eğlencelisin, para harcamayı seviyorsun. Tamamı bu ama. Takıldık sadece. Sana seninle ilgilendiğimi düşündürecek hiçbir şey de yapmadım. O yüzden biz neyiz saçmalıklarını geç bence.
Harika duyduklarına inanamıyordu. Evet, Emirle sevgili değillerdi ama yine de bunları duymayı beklememişti.
—Ne yani? Süsen'den mi hoşlanıyorsun?
Çocuk kendinden emin kafa salladı.
—Çok büyük şeyler hissediyorum diyemem. Tanımıyorum pek. Ama ilgimi çekiyor. Merak ediyorum. Peşinden koşmaktan çekinmem anlayacağın.
—Süsen'den öyle mi? Süsenden hoşlanıyorsun?Kız bunu birkaç kere tekrarladı. Söylerken de zihninde çok gerilere doğru bir yolculuğa çıkmıştı. Süsen'e, kimsenin onu sevmediğini haykırdığı zamana. Hiçbir erkeğin. Hatta başka birini bırak, ailesinin bile. Sevilmeye layık değilsin demeye çalışmıştı. Aptal demişti kıza. Aptalsın. O kadar aptalsın ki hiçkimse yüzüne bakmıyor senin. Ama şimdi geldikleri yerde Süsenden hoşlandığını söyleyen birinin peşinden koşturuyordu. İnanamıyordu buna. Birkaç kez daha mırıldandı. "Süsenden demek." Sonra boş bakan gözlerini öfkeyle Emir'e çevirdi.
—Senden nefret ediyorum. Beni kullandın sen. Üstelik Oğulcanla da adama girdin.
Çocuk kızın sözünü kesti hemen.
—Hey hey! Yavaşla biraz. Sana hiçbir zaman senden hoşlandığımı söylemedim. Aksine benimle vakit geçirmek için can atan da sendin. Ayrıca hesapsız kitapsız sevgilinden ayrılan da sendin. Bana bak Harika! Belli ki bu güne kadar kimse sana ağzının payını vermemiş. Herkes pohpohlamış seni. Ama ben etrafındaki diğer tiplerden değilim. Anladın mı? Kendi aptallıklarının suçunu da bana yükleyemezsin. Şimdi kes sesini ve yaptığın hatalarla yüzleş! Bunu kendine sen yaptın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAKICI SIR
Novela JuvenilSüsen; Ömer'den hoşlanmaya başladığı sırada kendisini olmaması gereken bir yerde, bir kazanın içinde bulur. Üstelik bu kaza Melisa, Akif, Kaan ve kendisi arasında bir sırdır. Bir ucu Ömer'e uzanan bu yakıcı sırrı Süsen ne kadar süre içinde tutabilec...