Selam! Umarım beğenirsiniz :)
Elimdeki küçük poşetleri incelerken, Çağan karar vermediğimi anlayıp konuşmaya başladı.
"Yeni mallar geldi almak istermisin? Yoksa her zamankinden mi vereyim?"
"Toz var mı?"
"Olmaz olurmu hiç? Bak bunlar piyasaya yeni geldiler. Dün denedik, baya iyi."
Aceleyle saatime bakıp "Tamam. Ne kadar?" Diye sordum.
"Senin için 70 olsun Eylül"
"Ulan eroyin mi satıyorsun Çağan. Çok pahalı!"
Çağan sıkıntıyla üfleyip "Tamam. 50 ver. Hadi işim var, mal almaya gideceğim" dedi. Cebimden parayı çıkarıp verdim. Hızlı adımlarla Salih ağabeyin yanına geri döndüm.
"Nereye gidiyoruz?"
"Lunaparka götür Salih ağabey."
Paketi cebime koyup arabanın camını açtım. Hava bugün, Kasım ayında olmamıza rağmen gerçekten çok güzeldi. Uyuşturucu krizim tutunca kızlarla orada buluşmak için sözleşip bizimkilerin yanına geldim.
Kızların yanına yarım saat geç kalmıştım ve yaklaşık 15 tane küfür ve hakaret içeren mesajlar almıştım. Telefonum tekrardan titremeye başlayınca sabırsızca dudağımı ısırdım.Ekranda gördüğüm isimle şaşırıp aceleyle telefonu kulağıma yasladım.
"Baba?" Sesim, küçük bir çocuğun korkudan aciz çıkan sesine benziyordu.
"Nasılsın kızım?" Bana karşı bu kadar samimi konuşmasına mı, yada beni aramasına mı şaşırsaydım bilemedim.
"İyiyim. Sen?"
"İyi. Ankaraya geleceğim yarın. Buluşup birşeyler yapalım mı?"
Sevinçle gözlerim fal taşı gibi açılırken "Olur tabii" diye konuştum.
"Tamam, akşam konuşuruz o zaman."
"Tamam. Görüşürüz!" Telefon kapanınca sevinç çığlığı atıp radyoya uzandım. Hareketli bir şarkı açıp dans ederken bir yandanda bağırmaya devam ettim.
5 dakikalık çılgın yolculuğum bitince arabadan inip Gençlik Parkına ilerledim.
Sıla ve Selin girişteki banklarda oturmuş sigara içiyolardı. Yanlarına gidip oturduğumda bana öldürücü bakışlar atıp "Nerdesin sen?!" Diye bağırdılar.
"Bağırmak için anlaşma mı yaptınız lan? Ne bağırıyorsunuz? Geldik işte"
"1 saate yakın burda bekledik. E insaf!" Seline kötü bakışlarımı atıp "Sen sigarada mı içiyordun?" Dedim.
Selin onaylarcasına kafasını sallerken Sıla "Konuyu değiştirme çabalarına hayranım" dedi. Sinsice sırıtıp ayağa kalktım.
"Oturmaya mı geldik? Hadi gidip eğlenelim!" Cırlayan sesimle bir kaç insan bana döndü. Umursamadan oyuncakların bulunduğu alana girdim.
***
Dönme dolapta yalnız başıma otururken cebimde ki toz geldi aklıma. Arka cebime uzanıp küçük poşeti çıkardım ve elime döküp yavaşça burnuma çektim. Başım şiddetli şekilde dönerken gözlerimi kapatıp dönme dolabın durmasını bekledim.
Kolumun dürtülmesiyle gözlerimi açtığım da etrafta beni izleyen bir kaç meraklı gözlere anlamsızca baktım. Tepemde duran adam bana bir şeyler söylüyordu ve ben onun dediklerini anlayamıyordum. Bütün sesler kulağımda uğultu ve yankı yapıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
Roman pour AdolescentsO, kötü biri. Uyuşturucu bağımlısı, psikopat, ürkütücü, soğuk kişilikli... O bir mafya! "Ben sana, sen Rüzgara aşıksın. Ne büyük ironi değil mi?" Ama O, aynı zamanda saf bir aşık. Dışarı soğuk gözüken suratsız biri olmakla birlikte içinde her duyguy...