✣İSTANBUL ✣

560 30 41
                                    

Selamm canlar.

Söz verdiğim üzere kitaba ara vermeden gelecek olan bölüm bu idi. Aleyna Solaker'in →Yalnızlık Senfonisi← şarkısı ilee dinleyinn :))

~~~~~~

Zaman; bazen yolun ortasından akan öylesine bir su gibi ilerliyordu. Nereye gittiği belirsiz, kendi halinde...

Öyle ki, bizde zamanın hızına ayak uydurmaya çalışıyorduk. Belirsizce gittiğimiz yolun sonunda ne çıkacağını bilmeden ilerliyorduk. Bu iyimiydi? Herşeyi akışına mı bırakmak gerekiyordu? Ya da kendi isteklerimiz doğrultusunda ilerlemek mi gerekti.Bu soru benim için büyük bir boşluktaydı. Cevabı verilemeyecek olan bir soru ve onun büyük bir boşluğu...

Karşımda duran denize iç çekerek baktım. İstanbul gerçekten güzel bir şehirdi.

Aradan 1 hafta geçmiş, herşey unutulmuştu. Söylenen sözler, yapılan davranışlar, kırılan kalpler...

Babamın yoğun isteği üzerine 2 günlük kafa dinlemeye İstanbul'a gelmiştim. 1 hafta boyunca anlamsız biçimde kafamda dönen sorular vardı. Hepsi de geleceğim hakkındaydı. Ne yapacaktım gelecekte? Babamın himayesinde yaşamaya devam mı edecektim? Veya kendi işimi kendim kurup paramı mı kazanacaktım? Belki de uyuşturucudan dolayı ölecektim.

İçime derin bir nefes çekip düşüncelerimi rafa kaldırdım. Oturduğum banktan kalkıp beni bekleyen babamın adamlarına doğru ilerleyip "Gidebiliriz" dedim.

Arabaya binerken aklıma Sıla geldi. Onun buraya geldiğimden haberi bile yoktu. Kızacağını bildiğim için haber verme gereksiniminde bulunmamıştım. Ama şuan onu kesinlikle aramalıydım.

Birkaç çalıştan sonra "Bebek?" Diye açtı telefonu. Yüzümü buruşturup "Keşke hiç aramayıp bu iğrenç kelimeye maruz kalmasaydım be Sıla" diye yakındım.

Sıla gülerek "Ama ne yapayım çok mutluyum şu anda" diye cıvıldadı.

Bende gülerek "Çoh hojdır ama banane" dedim. Sıla bu kelimeye kahkaha atarken babamın şoförü aynadan bana baktı sonra da hafif bi tebessüm eşliğinde arabayı kullanmaya devam etti.

"Söyle bakalım neden mutlusun?" Dedim merakla.

"Babam dün eve geldi Eylül. Bizimle oturup yaptığı yanlış için özür diledi sonra uzun sohbetler edip hep birlikte yemeğe çıktık. Hala onu affettim mi bilmiyorum. Fakat tek bildiğim şey babam pişman annem mutlu." Dedi. Sıla gerçekten iyi bir aile ortamında büyümüştü. Onun ailesine hep imrenirdim çünkü Sıla benim hayalimi yaşıyordu.

Buruk gülümseme eşliğinde "Senin adına çok sevindim Sıla. Umarım hep böyle devam eder" dedim.

"Şimdi benim kapatmam lazım sonra konuşalım. Çok öptüm" dedim. Sıla öpülmeyi sevmediği için sesini tiksindirerek "Öpme" dedi. Gülerek "Tamam görüşürüz" dedim ve birşey demesine izin vermeden telefonu kapattım.

Evin önüne gelince arabadan indim ve korumalarla dolu bahçeyi geçtikten hemen sonra benim için kurulan odaya gittim. Yatağa uzanıp elime telefonu aldım ve gelen birkaç mesajı okumadan internete girdim. Ekranda arama motoru duruyordu ve ben yazacaklarımdan endişeliydim. Bunu yapmalıydım bilmiyorum. Aslında pek çok birşeyi bilmiyorum, bunu yapmaktan neden korktuğu, neden bu kadar strese girdiğimi...

Şuan yapmazsan bir daha asla yapamazsın! Dedi iç sesim. Haklıydı. Bunu şuan yapmalıydım.

Arama motoruna "Uyuşturucu bağımlılığı tedavi süreci" diye yazıp ilk çıkan siteye girdim.

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin