Geç oldu ama içime sinen bir bölüm oldu... Keyifli okumalar :)
''Ferah Zeydan'ın- Yanlışız Senle'' Şarkısı ile dinlemenizi tavsiye ederim.
******
''Eylül bak çok tepki verme. İlk dinle çünkü Pelinin ne mal olduğu zaten ortada. Belki yalan söylemiştir'' Dedi Sıla. İçimden Sılanın haklı olması için Allah'a yalvarıyordum. Ben daha bugün Poyrazla yaşadıklarımdan sonra aldatmasına asla katlanamazdım. Hızlı adımlarla sitenin içinde ki Poyrazın evine adımladım. Yanımda Sıla ve Selin vardı. Gözlerimden hala yaşlar akıyordu ve başıma keskin bir ağrı girmişti. Zili uzun süre çalıp bekledim. Kapıyı yumruklamaya devam ederken bir anda kapı açıldı ve elim havada kaldı. Pelin Poyrazın gömleğiyle karşımda durmuş sırıtarak bana bakıyordu.
Gülerek ''Nerede Poyraz?'' dedim. Ses tonum hiç olmadığı kadar sakindi. Ama öyle bilinen sessizliklerden değil. Fırtına öncesi olan sessizlikten!
''Rahatsız etme demiştim ama'' diyen Pelini umursamadan onu ittirerek içeri girdim. Sıla ve Seline dönerek ''Siz burada kalın'' dedim ve koşar adımlarla merdivenleri çıktım. Poyrazın odasının kapısı kapalıydı. Kapı kulpunu tutup son akan gözyaşlarımı sildim ve ''Lütfen...'' diye fısıldayarak odaya girdim.
Poyraz üstsüz ve altında pantolonu ile saçlarını kuruluyordu. Beni görünce havluyu elinden düşürüp ''Eylül?'' diyerek tepki verdi. Yanına yaklaştım ve gözlerinin içine baktım. Gözlerini sürekli benden kaçırıyordu. Utanç hisside mi vardı bu çocukta? Hayret!
''Bana lütfen sadece yapmadım de ve ben konuyu hemen kapatıp evime huzurla döneyim!'' dedim. Gözyaşlarıma engel olamıyordum. Yapmış olamazdı. Beni üzecek bir şey yapmış olamazdı! Yapmamalıydı.
''Eylül bak ben...'' elimle Poyrazı susturarak engel olamadığım hıçkırığımı serbest bıraktım.
''Senden nefret etmiyorum üzülme tamam mı? Ben sadece kendimden nefret ediyorum. Sana inandığım için, sana sığındığım için, sana güvendiğim için, sana değer verdiğim için, seni sevdiğim için... Yazık bana. Benden hoşlandığını zannettiğim için. Değişeceğine inandığım için. Sakın yüzüme dahi bakma bundan sonra'' dedim ve ağlayarak odadan çıktım. Merdivenleri inerken arkamdan Poyrazın sesini duydum.
''Sana yemin ederim ki sarhoştum. Hatırlamıyorum bile Eylül! Beni bırakamazsın. Ben... Bak ben. Kahretsin! Kızım aptal mısın seviyorum seni işte! Bırakma beni lütfen.''
Merdivenleri daha hızlı indim ve karşımda bana sırıtan Peline yaklaştım. Aniden ona tokat atıp koşarak evden çıktım. Hıçkırarak sitenin içinde koşuyordum. Eve doğru gittim ve koşmaya devam edip odama çıktım. Çekmecede duran uyuşturucuları hızla elime aldım ve odamın kapısını kilitleyip yatağıma girdim. Hapları ağzıma atıp ağlamaya devam ederken etki yavaşça beni sardı ve kendimden geçip boş odayı izlemeye başladım.
---------
Gözlerimi açtığımda saat sabah 8'e geliyordu. Başımda ki ağrıya anlam veremezken aklıma dün yaşananlar geldiğinde gözyaşlarım yine akmaya başladı. Bir süre hıçkırarak ağladıktan sonra yataktan kalktım ve banyoda ki küveti doldurup elimde ki sigarayla suya girdim. Bir taraftan ağlayıp bir taraftan sigaramı içiyordum. Bütün insanlar beni üzmek ve aşağılamak için el birliğine girmişlerdi. Canımı da yakmayı başarıyorlardı. Her şey üst üste geliyordu ve ben daha fazla ayakta kalamıyordum. Ölüyorum ve bu kimsenin umurunda değil!
Banyonun kapısı açılınca sıçrayarak gelen kişiye baktım. Sıla içeri girdi ve ardından banyonun kapısını kilitleyerek bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOĞUK
Teen FictionO, kötü biri. Uyuşturucu bağımlısı, psikopat, ürkütücü, soğuk kişilikli... O bir mafya! "Ben sana, sen Rüzgara aşıksın. Ne büyük ironi değil mi?" Ama O, aynı zamanda saf bir aşık. Dışarı soğuk gözüken suratsız biri olmakla birlikte içinde her duyguy...