✣ROTA KOLEJİ✣

3.1K 80 12
                                    

Umarım beğenirsiniz... :) Multimedyada Eylül ve Poyraz var.

''Kızım yetmedi mi? Bu kaçıncı olayın böyle? Okulumuzun adını kirletemezsin. Nerede kötü bir olay olsa altından sen çıkıyorsun''

Her zamanki zırvalıkları dinlemekten sıkılmıştım. Ayakta yorulduğum için utanmaz şekilde müdürün masasının karşısında duran deri koltuğa yayılıp müdürün söyleyeceklerini bekledim.

Odadaki soğuk sessizlik sürerken gözlerimi tablolardan çevirip müdürün yüzüne baktım.

''Ha siz benim konuşmamı bekliyorsunuz?'' Dedim alayla.

Başını olumlu anlamda salladı. Birkaç saniye ne tür bir yalan uyduracağımı düşündükten sonra ağlamaya başladım.

''Bakın gerçekten ben bir şey yapmadım. O kız arkamdan sürtük diyormuş, bunu duyunca çok sinirlendim ve dayanamayıp onunla konuşmaya gittim. Fakat o bana saldırınca bende karşılık verdim. Gerçekten bir suçum yok. Lütfen affedin beni öğretmenim, söz bir daha olmayacak'' dedim.

Islak ve kızarmış gözlerimi büyütüp masumca hocaya baktım. Ağladığımda gözlerim hemen kızarıyordu ve ben bundan nefret ediyordum. Bazen avantajları da olurdu tabii. Mesela şuan ki gibi...

''Aslı'yı bıçaklamışsın farkında mısın? Sence bu affedilecek bir şey mi? Polisler geldiğinde ne diyeceğim ben bunu hiç düşündün mü?'' dedi.

Umurumda değildi aslında. O sürtük bunu çoktan hak etmişti. Arkamdan atıp tutmasının karşılığını ödemesi gerekti ve ödedi. Ayrıca alt tarafı bir sıyırmaydı. Neden bu kadar büyüttüler ki?

''Hocam üç cümle kurdunuz ve hepsinin sonu soru işareti ile bitiyor. Kafam karıştı. İlk defa bir cümlede bu kadar soru işaretini fazla gördüm. Kusuruma bakmayın cevaplayamam.'' Dedim.

Gözlerini devirip bana baktı ve otoriter sesini kullanmaya çalışarak devam etti.

''Eylül, babanı arayacağım kızım. Artık senin kusurlarını görmezden gelmek beni çok yordu.''

Hocanın dediklerini düşünüyormuş gibi yaparken, kot pantolonumun cebinden bıçağımı çıkartıp kolumu yavaşça çizdim.

''Çok haklısınız hocam. Ama biliyorsunuz babamın iş seyahatleri bitmek bilmiyor. O yüzden bence bu olay kapansın. Hem Aslı arkadaşımdan da özür dileyeceğim. O suçlu ama yinede büyüklük yapıp özür dileyeceğim. Şimdi gördüğünüz gibi kanamam arttı. Revire uğramam lazım.'' Dedim.

Onun suçlu olmasını söylemem yalandı tabiki de. Evet, suçlu bendim fakat kaşınan oydu.

Hoca şaşkınlıkla koluma bakarken koltuğundan kalkıp bana doğru yürüdü. O kalkınca bende ayağa kalktım ve bir süre kel kafasına bakıp yanıma gelmesini bekledim. Odası gerçekten çok büyüktü. Hocanın aramızdaki mesafeyi kapatmasını beklerken aklıma bütün müdürlerin kel olması geldi. Neden her müdür kel olmak zorundaydı ki?

''Bunu şimdi yaptın değil mi Eylül?'' dedi.

Kendince bana nasihatler verirken kafasını yakından incelemeye başladım. Boyu benden kısaydı ve çok yakınımdaydı. Acaba genetik mi diye düşünürken okulumuzun zil sesini duyunca irkildim. Hoca zili aldırış etmeden hala konuşuyordu.

''Arkadaşın ile en kısa zamanda barışmanı istiyorum duydun mu beni Eylül?''

Yoksa müdürlerin hepsi aynı soydan mı geliyorlardı? Gerçekten yarısından çoğu kel. Kesin bütün müdürlerin babaları aynı adam. Ee babaları aynı ise anneleri yedi kocalı hürmüz herhalde. Ya da kevaşe(!)

SOĞUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin