Burası çok dar olduğu kadar havasızdı da yaşamak için buradan çıkmam şarttı. Artık kimseye güvenim kalmamıştı. Buradan kurtulmak için bir çıkış yolu aradım. Tam o sırada gözüme kapının kenarında parıldayan bir şey takıldı. Bu bir yangın alarmıydı. Gerçi alarm parlamazdı ama bana öyle gelmişti. Aklıma bir fikir geldi ve aşağıya atladım biraz ses çıksa da bu sorun değildi. Hemen kapının yanındaki yangın alarmına bastım. Bir anda alarm devreye girdi ve ötmeye başladı. Şimdi kaçmam gerekiyordu. İçeriye doğru görünmeden girdim. Koridorun karanlık kısmına gizlenip etrafımı izlemeye başladım. Birkaç bağrışma duydum. Yangın çok korkunç bir şeydi ne de olsa. Yüzümde hafif bir gülümseme belirdi istemsizce. Az önce beni arayan üç adam belirdi kapının önünde "yangın nerde?" diye bağırırlarken "Hasan girdi devreye yangın falan yok biri yanlışlıkla basmış." dedi. Nerden anlamıştı ki?" Hasan "susturun şunu Rıfat baba birazdan gelir." dedi. Plan işe yaramamıştı. Bir an önce kaçmam gerekiyordu. Rıfat gelmeden kaçsam çok iyi olurdu. Hasan ve adamlar alarmı susturmuş içeri girerlerken beni görmemeleri için büyük çaba sarf ettim. Neyse ki görmemişlerdi. Şimdi güvenli bir yer bulmalıydım. Koridorun arka tarafına doğru ilerledim. Burası ne kadarda gizemli bir yerdi. Koridorun sonunda bir oda vardı ve odanın aralanmış kapısından yanıp sönen bir ışık gözüküyordu. Çok gerici bir atmosferdi. Adımlarımı odaya doğru yönlendirdim. Adımlarım geri geri gitse de bütün irademle ileriye doğru yürüyordum. Odaya vardım ve kapıyı açmak için yavaşça ittirdim. Kapının gerici gıcırdamasıyla kendimi içeride bulmam bir oldu. Bu oda diğer odaların aksine çok güzel kokuyordu. Kokunun kaynağını anlayamasam da etrafı incelemeye başladım odanın tam ortasında bir sandalye vardı ve başka bir şey yoktu. Dökülen duvarlar ve yanıp sönen bir ampulle tam bir korku filmi sahnesi gibiydi. Sanırım burada beni kimse bulamazdı. Şimdilik... odayı yakından incelemeye başladım. Duvara dokundum. Belki bir iz bir şey bulurum diye dokunduğum duvar bir an da bir odaya açıldı. Gözlerime inanamıyordum. Burası gizli bir mühimmat deposuydu. Envai çeşit silah vardı. Mafyanın gizli deposunu bulmuştum. Kendimi korumak için bir silah seçtim ve belime yerleştirdim. Sonra da gizli kapıyı kapattım. Artık güvendeydim. Yalnızca bir telefon lazımdı. Telefon bulmak neredeyse imkansız da olsa pes etmeden arayacaktım. Bu odadan çıkıp koridorda yürümeye başladım. Koridorda dolaşırken bir anda bir ses duydum. "polis nerde dedim size." Bu yüksek sesli bağırmadan sonra bir anlık ne yapacağımı şaşırsam da artık beni kimse korkutamazdı. Onların olduğu tarafa doğru yavaşça yaklaştım Rıfat adamları ve özellikle Hasan'ı azarlarken. Bir kız sesi duydum "babacığım sakin ol." O an Rıfat'ın bir kızı olduğunu öğrendiğimde tüm bildiklerimi sorguladım. Bildiklerime göre bu adamın bir ailesi yoktu ve tabii kızı da. Önce çok şaşırsam da pis işlerle uğraşan bir adamın kızını tehlikeye atmamak için bir kızı olduğunu saklaması çok normaldi. Kafamı duvardan dışarıya doğru uzattığımda onları gördüm. Kalp atışım bir anda çok hızlanmıştı. Ne olmuştu bana böyle. Karşımda duran gümrah saçlı, fındık burunlu, beyaz tenli, kumral kızı görünce neden kalp atışım hızlanmıştı. Hayır hayır olamaz benim tek derdim bu adamları yakalatmak. Başka bir şey değil. Onların karşısına çıkıp belimden silahı çıkarttım ve" artık özgür olan benim." dedim
![](https://img.wattpad.com/cover/310590187-288-k672876.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Amiyane Zevahir
AçãoEğer bir polis mafya tarafından kaçırılırsa ne olur? Ya polisin artık bu mafyadan kurtulması mümkün değilse? Peki bu mafya bu polis için sandığından daha da önemliyse? Bazı şeyler bazen sebepsiz ve çok basit görünse de altından hiç de basit şeyler...