🫶🏻
Hızla gelen arabanın bana bir, iki adım kala ani fren etmesiyle arkama bir bakış attığımda çok az bir mesafenin kaldığını görmemle ne olacağını düşünmeden hızla arabanın yolcu kapısına koştum ve açarak bindim.
Tek başına oturan adama döndüğümde şaşkın bakışları üzerimdeydi. "Ne olur sür gidelim. Yoksa yakalayacaklar beni."
Kaşlarını çatarak önce bana, sonrada birkaç adımla arabaya varacak olan amcam ve Hikmet'e baktığında hızla arabayı çalıştırdı ve gaza bastı.
Sessizlikle araba beş, altı dakika kadar ilerlerken ellerimle uğraşmış başımı hiç kaldırıp adama bakmamıştım.
"Beni böyle müsait bir yerde bırakırsanız eğer," dediğimde bakışlarım yüzünü bulmuştu.
Kumral saçları; kumral, hafif kirli sakalı kahverengi gözleriyle gerçekten yakışıklıydı.
Bana kısa bir bakış attı. "Kimden kaçıyorsun?"
Kaşlarımı çattım. "Bunu size söyleyeceğimi düşünmediniz herhalde?"
Alaylı bir gülüş çıktı dudaklarından. "Hem arabama biniyorsun hem de sorularıma cevap vermiyorsun."
"Sizi ilgilendirmiyor çünkü. Ve arabanıza beni aldığınız için teşekkür ederim."
"Arabama seni almadım ki sen bindin," diye ağzının içinde homurdanmasını duysam da cevap vermedim.
Ne yani binmeyip o adamla evlenmek için gelinlik seçmeye mi gitseydim?!
"Nereye gideceksin?" diye sorusunu değiştiren adamla kaşlarımı kaldırdım. "Eğer beni müsait bir yerde durup indirirseniz gerisini ben hallederim."
"Nereye gideceksin?" diye tekrarlayan sesiyle peki dedim içimden. Hem yürümemiş olurdum bu ağır çantayla o kadar yolu.
"Ben yolu tarif edeyim size," diye mırıldandım. "Az ilerden sağa döneceksiniz."
Başını hafifçe sallamış ve dediğimi yapmıştı. Uzun yolda benim tarifimle sürmeye devam ederken gideceğim yerde birkaç günde olsa rahat olacağımı düşündüm.
Sonrasında ise başımın çaresine bakmalıydım.
Tarif ettiğim ev, beni terk edip giden annemin en yakın arkadaşının eviydi. Annem, bizi terk ettikten sonra elini, emeğini üstümden çekmemiş hatta daha çok destek olup bir teyze, kızı Özge abla ise bir abla olmuştu bana.
Araba tarif ettiğim yerde durduğunda şaşkınca önce olduğumuz yere sonra bana baktıktan sonra bakışlarını düzeltti.
"Teşekkür ederim," dedim kapıyı açmadan önce. "Belki aniden ve sana sormadan arabana binmiş olabilirim kusura bakma. Ama eğer bu arabaya binmiş olmasaydım hiç istemediğim şeyler olacaktı."
Cevap vermediğinde arabadan indim. "Tekrardan teşekkür ederim."
Kapıyı kapattım. Arkama bir kez daha bakmadan ilerideki binaya yürümeye başladım.
Normalde gitmesi gerekirken sanırım binaya girmemi bekliyordu. Ona neyse bu saatten sonra?!
Binaya girip asansörü es geçtim ve beşinci kata kadar merdivenleri çıkmaya başladım. Ara katlarda bir yerde arabanın sesini duymuştum. Sanırım gitmişti.
Sonunda beşinci kata geldiğimde bir, iki dakika kadar nefesimin düzenlenmesini bekledikten sonra kapıya tıklattım.
Kapı birkaç saniye içinde açılırken Ayşe teyze, bana baktı. Önce şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı sonra ise yüzüme bakıp kaşlarımı çattı. "Kızım bu ne hâl, ne oldu sana?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMBAK ÇİÇEĞİ
RomanceZambak Çiçeği, yeniden doğuşu temsil ediyor. Keder, sevgi, yeniden doğuş.. - "Çok güzelmiş baba," diyen ses kulaklarıma dolduğunda hafifçe kaşlarımı çattım. Kim vardı odada? "Evet oğlum," dedi...