0𝐒|❝TANITIM❞

86.8K 2.6K 1.9K
                                    

Merhaba kelebeklerim!

Öncelikle hepiniz hoş geldiniz sefalar getirdiniz ay umarım iyisinizdir ben şahsen heycandan titriyorum.

Dürüst olacağım...
Yazım yanlışlarına, noktalama işaretlerine
Çok dikkat eden birisi değildim bu kitap sayesinde öğrendim diyebiliriz. Muhtemelen tanıtımdan pek bir şey anlamazsınız ama 2.Bölümde her şey daha anlaşılır olucaktır eminim.

Acemi bir yazarım hatalarım elbette var sonuçta hatasız kul olmaz bildiğiniz üzere. Eğer herhangibi bir yanlışım olursa beni güzel bir dille uyarmanız, hatalarımı dile getirmeniz sizden ricamdır. Bu kitabı güzelleştiricek, düzeltmeme yarıdmıcı olcak kişilerde yine sizlersiniz.

Yıllardır üzerinde durduğum bir kurgu. Hep aklında olan ama hiç kaleme alamadığım. Bundan 1 buçuk yıl önce yazmaya başladığım bu kurguyu nihayet sizlerin huzuruna sunuyorumm

Hikayenin başları belki size sıkıcı gelebilir veya hoşlanmayabilirsiniz ama lütfen ilk bölümden hemen bir kanıya varmayın. Eminim ilerki bölümlerde daha çok seveceksinizdir.

Kitaptan bahsetmek gerekirse, kurgu olarak çok güvendiğim bir kitap. Eğer bu hikayede benimle olursanız sizin verdiğiniz moralle çok güzel şeyler başarıcağımıza inanıyorum. Şu an yazmak istediğim çok şey var ama yazıcak hiçbir şeyim yok ıcmnxödnd ay neyse umarım beğenirsiniz bol yorumlu bir kitap olması dileğiyle hadi bismillah.

Başlangıç tarihlerinizi alabilir miyim?

Teşekkürler.

Sağ ayakla girin sağ ayakla

Kelebeğin ömrü 3 gündü.
Birinde güldü,
Birinde söndü,
Birinde öldü.
O gün, kelebeğin özgür olduğu son gündü.

Gökten düştü,
Yerde öldü.
üçünü de gördü...

Narin bir el hareketiyle geriye doğru savurdum yeni yaptırdığım saçlarımı, peşinden delip geçici bir tebessüm yolladım karşımdaki takım elbiseli adama.

"Anlatsana biraz daha." dedim, elimle devam ettmesini göstererek. Yüzüme yerleştirdiğim keyifli ifade bulunduğumuz durumdan gayet memnun olduğumun göstergesiydi.

"iki kişiliklisin Lara." dedi ismimi kısaltarak. Zaten ne zaman ismimi tam söylemişti ki? Yaslandığı duvara daha çok yerleşip yapılı kollarını göğüsünde birleştirdi. Buz mavisi gözleri, gözlerime kenetlenmişti; bakışları suratımda bir duygu kırıntısı arıyordu sanki. Üç parmağını havaya kaldırdı gözüme sokmak ister gibi, "Daha doğrusu üç," dedi. Bu sefer, kemikli ellerine kaydı odağım istemsizce.

"herkesin çok sevdiği, çok imrendiği efendi bir aile kızı."

Başımı dikleştirip otomatikman kalkmış olan kaşlarımla baştan aşağı süzdüm onu. Üstündeki siyah takım elbise üzerine dikilmiş gibiydi. Bir ayağını açık renkli duvara bedeniyle beraber yaslamış, göğüsünde birleştirmiş olduğu elleriyle gayet rahat görünüyordu. Böyle bir davette, böyle bir duruş ne kadar doğruydu tartışılırdı. Fakat o, bu görünüşüyle bu pozisyonu gayet iyi taşıyordu. Yeşilliklerim yüzünde durduğunda dikkatimi çeken ilk şey, belirgin çenesi ve keskin yüz hatları olmuştu. Ardından düz dudakları, düz burnu görüş açıma girdiğinde odağımı daha fazla dudaklarında tutmadan taranmış siyah saçlarına çevirmiştim. Ve en sonunda, ruhumu üşüten, mideme arsız bir ağrı sokan mavilikleriyle göz göze geldiğimizde içimde bir şeyler hareketlenmeye başlamıştı bile. Her seferinde neden bunu yapıyordu? O ruhsuz, buz gibi bakışları her beni bulduğunda neden alev alıyor gibiydi?

𝐒İ𝐍𝐒İ𝐑𝐄𝐋𝐋𝐀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin