𝐒𝟏𝟐|❝ÜÇ DİLEK❞

9.1K 573 252
                                    


Ne söyleyeceğimi bilemiyorum O
yüzden hemen bölüme geçelim.

Bazen susmayanların açtığı yaralar etrafımızı kaplardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bazen susmayanların açtığı yaralar etrafımızı kaplardı. Soluksuz bırakırdı. Melodilerin içinde kaybolmayan bir insan daha tanımamıştım. Hangimiz sevmezdik ki şarkı dinlemeyi? Hangi dil olduğunun, sözlerinin bir önemi yoktu. Eğer sadece dinleyenlerden değilseniz, her melodide kendi hikayenizden bir parça bulabiliyordunuz. Ben ise dün, aynı şarkıda yüzlerce kez kendimi bulmuştum. Gözlerimi her yumduğumda akıp giden melodide onun kahveleri karşılamıştı beni. O şarkıyı dinlerkenki yüzünde oluşan çaresizliği, bilinmezliği tekrar tekrar inceledim. Her notada başka bir aleme gidişini izledim. O göremese de suratıma yerleştirmiş olduğum minnettarlıkla bir çıkış yolu arayışını izledim...

Dinlediğim şarkıda kaybolmakla meşgulken zaman mevhumunu da tamamen kaybetmiş ve havanın aydınlanmasına az kala kendimi uykunun huzursuz kollarına teslim etmiştim.

"günaydın."

Kapının korkuluğuna başımı dayamış uykusuz gözlerle kahvaltılık hazırlayan Nimet ablaya bakındım. Demlemeye başlayacağı çayı kavonuzun içinden alırken kederli gözleri beni buldu. Yüzündeki hem şaşkın hem şirin ifadeye tebessüm ederek mutfağa girdim. Tüm gece oturmuş o almanca şarkıyı internette aramıştım. Çok uzun sürmüş sayılmazdı. Nakaratını mikrofona mırıldandığımda bir kaç seçenekle beraber aradığım şarkıyı önüme sermişti.

Başa sara sara dinlediğim şarkının çevirisini tekrar tekrar okumuş düşüncelere dalmıştım. Bana hep umutla gelen, hayal dünyamı süsleyen adam tekrar tekrar dinliyordu bu şarkıyı. Hayat göründüğü gibi değil diyordu şarkıda. Küçük bir kızdan bahsediyordu. O kız bendim. Korunması gereken, düştüğünde kalkmak için tutunacak bir el arayan o küçük çocuk bendim. Ne kadar yormuştu bu hayat onu? Bazı geceler yüz tutmuştu belki umutsuzluk damarlarında. Işığı sönmüştü belkide bazı zamanlar. El fenerleri mesela, pilleri bitince ışıklarıda sönmez miydi? Ateş veya, yandığı bölgeyi ısıtmak için küçük bir kıvılcıma ihtiyaç duymuyor muydu?

Eğer bir papatya olsaydım, açmak için suya, güneşe, toprağa ihtiyaç duyardım.

Eğer bir kelebek olsaydım, uçmak için kanatlara ihtiyaç duyardım.

Ne papatyaydım ne kelebek, ihtiyacım vardı. Ona ihtiyacım vardı.

Ve İhtiyacım olanın, ihtiyacı vardı.

Düştüğüm zaman, elimden tutabilmek için ayakta olmaya...

Gözlerimi ovuşturdum. Tüm gece ekrana bakmaktan gözlerim acımaya başlamıştı. Bir kaç gündür ağzıma adam akıllı bir şeyler atamadığım için yemek yemem lazımdı. Bırak topukluyla yürümeyi düz yolda bile yürüyememeye başlamıştım.

𝐒İ𝐍𝐒İ𝐑𝐄𝐋𝐋𝐀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin