BÖLÜM 2

34.3K 1K 148
                                    

Durağa gelen otobüsle yerimden kalktım. Kartımı basıp arkaya geçtim. Her zamanki gibi boş yer yoktu.
Herhangi bir demire tutundum ve bugün başıma gelecek olanları düşündüm. Yusuf Bey'den azar işiteceğim kesindi, ama benim yapabileceğim bir şey yoktu. Bir röportaj için canımı tehlikeye atamazdım. Kolaysa kendi gitsin görüşsündü.

Otobüsten indikten sonra işyerine doğru ilerledim. Güvenlikçi Yasin abiyle selamlaştım. Yasin abi ben buraya girdiğimden beri güvenlikçiydi. Evliydi ve 5 yaşında bir kızı vardı. Eşi Gül abla da çok cana yakın bir insandı. İkisini de çok severdim.

Kapıdan girdiğimde insanların gergin bakışlarının beni karşılaması birazdan olacakların habercisiydi. Anlaşılan Yusuf Bey sandığımdan daha da sinirliydi.

Odasına girdiğimde bakışları beni buldu.
"Dün akşamki yazdıklarınızın bir şaka olduğunu umuyorum Sinem Hanım!" diye bana sesini yükselttiğinde gözlerimi yumarak sakin kalmaya çalıştım. Bu adam bana sesini yükseltemezdi.
"Aksine, gayet ciddiydim. Oraya gittim fakat röportaj yapamadım."
"NE DEMEK OLUYOR BU? BEN SİZE BOŞUNA MI MAAŞ VERİYORUM SİNEM HANIM?" diye bağırdığında artık dayanabileceğimi düşünmüyordum. Benim de bir gururum vardı ve suçsuz olduğum halde böyle birinin bana bu denli bağırmasına göz yumamazdım.

"SİZ BANA ÜNLÜLERLE RÖPORTAJ YAPMAM İÇİN MAAŞ VERİYORSUNUZ YUSUF BEY, MAFYALARLA GÖRÜŞÜP CANIMI TEHLİKEYE ATMAM İÇİN DEĞİL!"

Dediklerimle susmuştu fakat siniri pek geçmişe benzemiyordu.
"Bu görüşme bizim ajansımız için çok önemliydi-"
"Sizin ajansınız için canımı tehlikeye atamam."
Dediklerimi duymazdan gelip burun kemerini sıktı.
"Yarın tekrar gidiyorsun." dediğinde bakışlarımı ona çevirdim.
"Anlamadım?"
"Anlamayacak bir şey yok. Yarın tekrar gideceksin. Bu röportaj olacak dediysem olacak."

"Hayır. Gitmem ben bir daha oraya!"
"O zaman istifanı verirsin, Emir Bey'e." dediğinde sinirle odadan çıkıp kapıyı sertçe çarptım.

Kendini ne zannediyordu bu adam? Beni oraya zorla gönderip o adamla karşı karşıya koyması yetmiyor gibi bir de tekrar gitmemi istiyordu. O korkuyu bir kere yaşamıştım, bir daha yaşamaya hiç niyetim yoktu. Gerekirse istifamı da verirdim.

Masama geçtim ve bir a4 kağıdı çıkarıp istifa dilekçesini hazırladım. En son imzamı da atıp aşağı kata indim. Emir'in kapısını tıklatıp 'gel' komutunu duyduğumda içeriye girdim. Bilgisayarda bir şeylerle uğraşıyordu. Masasına kağıdı koyduğumda ancak beni farketti. Bir süre bir şey demeden istifa dilekçesini inceledi.

"Bu ne lan?"

"Neye benziyor Emir? İsatifa ediyorum."
"Yok deve!" dediğinde göz devirdim.
"O kel mi kovdu yoksa seni? Ben şimdi ona gösteririm benim best friendimi kovmak neymiş!"
"Sende kendi istifanı yazmak istiyorsan gidebilirsin Emir." dediğimde durdu. Yemedi tabi.
"Gitmemem için çok ısrar ettin, senin hatrına kalıyorum. Yoksa gösterirdim ben o kele gününü."
"He Emir aynen."

"Aman neyse canım, gel otur kız anlat ne oldu yine?" dediğinde olaylar aklıma tekrar geldiği için sinirlenmeye başlamıştım.
"Ay Emir düşünebiliyor musun beni bir mafyayla röportaj yapmaya gönderdi adam ya." diyerek yakındım. O ise kocaman yaptığı gözlerle bana bakıyordu.

"NE? KIZ SEN ŞİMDİ BELALI ADAMLARLA RÖPORTAJ MI YAPTIN?"
"Sessiz ol gerizekalı. Duyacak şimdi, bir de iki saat ona laf anlatmaya çalışmayalım."
"Neyse neyse, eee sonra ne oldu? Adam bir şey yaptı mı sana?"

O sırada nereden çıkardığını anlamadığım çekirdek paketini masanın üstüne koydu ve avcuna biraz çekirdek koydu.

"E yok artık Emir!"
"Kız anlat şunu çatlatma insanı meraktan."

Her şeyi anlattıktan sonra sözlerimi bitirip ona döndüğümde dedikoducu teyzeler kılığına bürünüp çekirdek çitlediğini gördüğümde kahkahama engel olamadım.

"O keli sevmiyorum. Kızını da hiç sevmezdim zaten." dediğinde bu sefer gülmekten gözlerimin yaşardığını hissetmiştim.

Yusuf Bey'in kızı çocuğa takmıştı, peşini de bırakmıyordu. O ajansa geldiğinde Emir kaçacak delik arıyordu. Cidden az çekmemişti.

Biraz daha oturduktan sonra Emir ile vedalaşıp eve geçtim. Kendimi koltuğa attığımda çok bir şey yapmasam da yorulduğumu hissettim. Ama asıl yorgunluk bundan sonra başlayacaktı. Yürek yemiş gibi işten ayrılmıştım ve şimdi yeni bir iş bulmam gerekecekti. İlk yapacağım şey çalışabileceğim şirketlere cv göndermek olacaktı. Ama şuan yapmaya aşırı üşeniyordum, yarın yapardım. Ne de olsa artık boştum.

Biraz televizyon izledikten sonra yemek yedim ve odama geçtim. O sırada annem aramıştı. Telefonum odada kaldığı için duyamamıştım demek ki.
Bir daha aramasını umarak beklemeye başladım.

Babamla küstük. Mahallede beni oğluna isteyen bir aile vardı. Beni istemeye gelip gelemeyeceklerini sorduklarında babamın kabul etmesi sonucunda akşam ellerinde bir demet çiçek bir kutu çikolatayla karşımızdalardı. İlk başta ne olduğunu kavrayamasamda içeri geçip sohbete geçtiklerinde ne olduğunu anlamıştım. Anlar anlamaz da kıyameti kopartmıştım tabi. Getirdikleri çiçek ve çikolatayı ellerine geri verip evden dövermiş gibi kovmuştum. Ardından babamla büyük bir kavga etmiştik. Bu o kadar büyük bir kavgaydı ki, babam bana tokat atacak kadar ileri gitmişti. Hatta o gece beni evden bile kovmuştu.

İstemediğim birisi benimle evlenmek istediğinde onu evden kovduğum için benim babam da beni evden kovmuştu.

Saatlerce sokaklarda gezmem Emir'in beni bulmasıyla son bulmuştu. Bir süre onun ailesinin evinde kaldım. Kendi evi olmasına rağmen rahatsız olmamam için beni ailesinin yanına yerleştirmişti. Bir kaç ay orada durduktan sonra az önce istifa ettiğim -veya kovulduğum- ajanstaki kazandığım parayla şuanki oturduğum evi kiralamıştım. Tabi bu süreçte yanımda olan tek kişi Emir'di.

Ayrıca o günden sonra babam olacak herif annemle konuşmamı da yasaklamıştı. O yüzden ben arayamıyordum, annem o olmadığında arıyordu, öyle konuşuyorduk.

Çalan telefonumla düşüncelerimi dağıtıp açtım. Arayan beklediğim gibi annemdi.

"Anne?"
"Annem, nasılsın?"

Gözlerimdem yaşlar boşalırken her arayışımda olduğu gibi anneme olan özlem duygusu kendini belli etmişti. Çok sık konuşamıyorduk zaten.

Bir süre konuştuktan sonra telefonu kapattık.
Anneme olan kırgınlığım baş gösterirken ne yapacağımı bilmiyordum. Babamın bana yaptıklarını gördüğü halde bana onu savunmaya çalışıyordu. Çünkü aşıktı, onu seviyordu.

Benim hayatımı karartan adama annem deliler gibi aşıktı.

Bir iş edindikten sonra ondan boşanmasını ve birlikte ayrı eve çıkabileceğimizi, buna yetecek paramızın olduğunu söylememe rağmen asla o adamdan vazgeçmiyordu. Her konuşmamızın sonunda neden böyle bir kadınla konuştuğum aklıma gelse bile annem olduğu için kendime engel olamıyordum. Ama bir gün bu konuyu onunla konuşacaktım.
Her konuşmamızda eve dönmemi, her şeye tekrardan başlamamızı söylüyordu. Böyle bir şeyin olamayacağını söylediğimde ise soğuk yapıp telefonu kapatmanın yollarını arıyordu ama bir dahaki konuşmamızda bana ağlayan kendisiydi.

Şuanlık bu düşüncelerimi rafa kaldırıp uyumak için hazırlandım. Geceliklerimi giyip saçlarımı taradım. Işıkları kapattım ve yatağıma yatıp kapanmamak için direnen göz kapaklarımı serbest bıraktım.

RÖPORTAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin