BÖLÜM 19

11.4K 455 89
                                    

Sinem AKTAŞ

"Ya Pusat ne demek şirkete gitmek? Şu haline bak."

"Ne varmış benim halimde?"

"Yaralısın sen yaralı!"

 Ben hayatımda Pusat kadar işkolik bir insan görmemiştim. Adam yaralı halde şirkete gideceğim diye tutturmuştu. Kararından da vazgeçiremiyordum. Daha dikişleri bile alınmamıştı. Ama yapabileceğim pek bir şeyde yoktu. Kaç dakikadır ikna etmeye çalışsam da asla dinlemiyordu.

"O dikişlerin bir patlasın sorarım ama ben sana."

"Sorarsın sevgilim, sorarsın." dedi alaycıl bir şekilde. Aklı sıra dün akşamı ima ediyordu.

'''

"Kimmiş bakayım senin adamın?"

"Kim olacak, sensin." dediğimde yüzündeki gülümseme daha da genişledi.

 Artık ona açıklamak istiyordum. Bir kaç gün öncesine kadar içimdeki bu tuhaf duygulara pek bir anlam verememiştim ama en sonunda bu duyguların sevgi olduğunu farketmiştim.

Ben Pusat'ı seviyordum.

Pusat'ta kaç gündür bunu ağzımdan almaya çalışıyordu ama bir türlü nasip olmuyordu. Aslında o yoğun bakımdayken ona her söylediğimi duymuştu fakat anladığım kadarıyla canlı bir şekilde ona söylememi istiyordu. Bende her defasında cesaretlenip söyleyecekken bir engel çıkıyor, söyleyemiyordum. Ama şimdi söyleyebileceğimi umuyordum.

"Demek benim?"

"Sensin."

"Benim bildiğim senin adamın olmam için ilk önce bana sevdalanman gerekir." diyerek tek kaşını kaldırdığında ağzımdan laf almaya çalıştığını farkettim.

"Sevdalı olmadığımı kim söyledi?" dediğimde gözlerinin parladığına şahit oldum. 

Ve artık derin bir nefes verme vakti gelişti. Rahatlamış hissediyordum. Sonunda ona onu sevdiğimi itiraf etmiştim ve ve beni köşeye sıkıştırmalarından kurtulmuştum.

Pusat'ın birden sarılmasıyla ilk başta şaşırsam da bende kollarımı ona sarmıştım.

"Teşekkür ederim." diye adeta fısıldadı.

"Ne için?"

"Beni sevdiğin için."

'''

 Ya sabır çekip dolaptan çıkardığım yumurtayı kaseye kırdım. Kahvaltıda omlet hazırlamaya karar verdim.

"İçine kaşar da koyalım mı?" diyen Pusat'ı başımla onayladım. Kaşarlı yumurtayı ilk defa ondan duymuştum ama tadı güzeldi. Pusat'ta oldukça seviyordu.

 Buzdolabından çıkarttığı kaşarı tezgaha koyarken elinde başka bir şey daha vardı.

Habibe'nin Kayseri'den Pusat için getirdiği pastırma!

"Pastırma ne alaka?" diyerek tek kaşını kaldıran Pusat'a döndüm.

"Habibe senin için getirmişti." deyip alayla güldüm. O kadar emek etmişti ama yediremeden evden kovulmuştu. Hoş, kovulmasa  bile yiyemezdi. Çünkü Pusat'ın pastırmaya alerjisi vardı. O ne kadar sevmese de ben de bir o kadar severdim.

"Ya sabır." diyerek pastırmayı yerine koydu. Onu sonra tırtıklardım ben.

Çıkarttığı kaşarları rendeleyerek yumurtanın içine koydum ve baharatta ekleyip çırptım. Tavada eriyen tereyağının içine koyup pişirdim ve Pusat'ın hazırladığı masaya koydum. Kahvaltı yapmaya başladığımızda hala ona söyleniyordum.

RÖPORTAJHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin