Sabahleyin uzun zaman sonra ilk defa -dün sabahı saymazsak- huzurla uyanmıştım. Evimdeydim ve başıma bela olan babamla Kerem'den kurtulmuştum.
Yeni bir düzen kuracak olmanın verdiği heyecanla yatağımdan kalkıp banyoya ilerledim ve elimi yüzümü yıkadım. Evin tüm perdelerini açıp güneşin eve girmesine izin verdim. Daha sonra kendi odamın ve salonun penceresini açıp havasız kalmış odaları havalandırdım.
Saate baktığımda 11'i geçiyordu. Sabah 7'de ayağa kalkan bir insan olarak bu benim için bir sorundu fakat kaç günün yorgunluğunun üzerimde olduğunu varsayarsak bu normal bir şeydi.Televizyondan açtığım magazin eşliğinde kahvaltımı yaptım. Çıkan bulaşıkları yıkadıktan sonra evdeki ufak dağınıklığı topladım. Ve şimdi gün geri kalanını kendime ayırabilirdim.
Ama önce ayaklarıma pansuman yapıp sarmam gerekiyordu. Dün akşam duş aldıktan sonra hiç pansuman yapmamıştım. Gerçi neredeyse geçmişti, eskisi gibi kanamıyordu fakat yaralar tam olarak iyileşmediği için hafiften sızlıyordu.
Pansuman işi de bittikten sonra kendimi koltuğa attım ve günlerdir elime bile doğru düzgün almadığım telefonumla ilgilenmeye başladım. Whatsapp'tan bir mesajın geldiğini görmemle Pusat'ın dün mesaj atacağını söylemesi aklıma geldi. Aksi taktirde kimse bana mesaj atmazdı. Sohbetler kısmında bile sadece Emir, Zeynep ve annemle olan konuşmalarım vardı. Şimdi arasına Pusat eklenmişti.
Annem yazısını görür görmez burukça gülümsedim. Profil fotoğrafına tıkladığımda babamla şık bir yerde çekindikleri bir fotoğrafı koymuşlardı. Yemi olduğu belliydi çünkü önceden profil fotoğrafı yoktu. Herhalde benden kurtulmanın, beni sırtımdan bıçaklamanın şerefine lüks bir restorantta yemeğe çıkmışlardı. Bir de sanki nispet yaparmışcasına profil fotoğrafı yapmıştı annem. Şu resime beni çok görmüşlerdi. Bu biraz beni üzse de artık bunları düşünmemem gerektiğini farkettim. Madem onlar beni tamamen hayatlarından çıkartmışlardı, bende onları çıkartacaktım.
Annemle olan sohbeti sildikten sonra Pusat'ın mesajına baktım.
0547*******: Bir sorun var mı güzelim?
Yazdığı mesajla gülümsedim.
Siz: Yok, her şey yolunda.
O yeni bir mesaj atana kadar uygulamadan çıktım ve numarasını kaydettim.
Pusat: Pansumanını yaptın değil mi?
Siz: Evet, yaptım. Geçmek üzere zaten.
Pusat: Olsun, sen geçene kadar yapmaya devam et.Son mesajı attığında bir kaç dakika bekledik. Anlaşılan onun da aklına yazacak bir şey gelmiyordu. İlk o yazmıştı, bende konuşmayı devam ettirirdim o zaman.
Siz: Ne yapıyorsun?
Pusat: Şirketteyim. Biraz geç çıkacağım bugün. Emir ailesinin yanına gidecekmiş. Bende zaman geçirmek için senin yanına gelmeyi düşünüyorum, tabi sen de istersen. Uygun mudur senin için?Bana bu şekilde uzun uzun anlatması ne yalan söyleyeyim hoşuma gitmişti.
Siz: Olabilir aslında. Benim için sorun yok.
Yazıp gönderdim içimde heyecan duygusu filizlenmeye başlarken dizimi sallamaya başlamıştım.
Pusat: Bir kaç saate oradayım o zaman.
Siz: Tamam.Sohbetten çıkıp telefonu bir kenara bıraktım. Ayağa kalktım ve odama geçtim. Şuan pijamalarımla duruyordum ve bu şekilde onu karşılamak istemiyordum. Dolabımı açtım ve içindekilere göz gezdirdim. Eşofman altı olmazdı. Fazla rahat gözükürdü. Elbise hiç olmazdı. Bu sefer sanki çok özenmişim gibi duracaktı. En iyi kot giymekti. Buz mavisi bir kot giyip üstüne beyaz tişörtümü geçirdim. Dağınık topuzumu çözüp saçlarımı taradım ve salık bıraktım. Kirpiklerime sadece rimel sürüp aynaya baktığımda ne çok rahat gözüküyordum ne de çok abartılıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÖPORTAJ
Chick-LitSinem, çalıştığı ajanstaki patronunun yoğun ısrarları üzerine bir mafya ile röportaj yapmaya gider. Ancak adamın röportaj yapmayı istememesi üzerine geldiği yere geri dönerken böyle büyük bir görüşmeyi kaçırdığı için işinden de olmuştur. Sinem böy...